© Yeni Arayış

Negatif Barıştan Pozitif Barışa geçişin tarihi kavşağındayız

Hakan Tahmaz, pozitif barış aşamasına geçişin teminatı olan yasal düzenlemelerin zeminin demokratik siyasal irade ve demokratik yol haritasının geniş siyasal, toplumsal mutabakat ile belirlenmesini ve güvenlikçi politikalar yerine eşitlik, özgürlük ve hak temelli bir siyasi gereklilik olduğunu yazdı

Yeni çözüm süreci, negatif barıştan pozitif barışa geçiş aşamasına doğru  ilerliyor. Bu evrede TBMM Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu da kuruluş amacına uygun şekilde tarihi bir görevini tamamlamak üzere.

İktidar partisi geçmiş tecrübeleri ve partisinin geleceğine dair kaygıları nedeniyle oldukça temkinli, çekinceli tutumunu ve yaklaşımını değiştirmiş değil. Bu sürecin ilerleyiş hızını yavaşlatıyor. Ortağı MHP ise sanki AK Parti’yi peşi sıra sürüklüyor.

MHP, sürecin nihai başarıya ulaşması ve bu tarihi kavşağın sorunsuz aşılması konusunda istekli ve ısrarcı görünüyor. Kuşkusuz bu ısrarın arkasında ABD-İsrail ekseninden gelebilecek müdahalelere duyulan kaygı bulunuyor. Bu nedenle çözüm süreci ve tarihi eşiğin aşılması konusunda beklenmedik açıklamalar MHP lideri Devlet Bahçeli’den ya da yardımcısı Fethi Yıldız’dan geliyor.

Son olarak Fethi Yıldız, “İçeride inşa edilen barış iklimi dış şoklara karşı korunmalıdır. Nihai olarak bu tarihi fırsat, ancak ve ancak toplumsal rıza, tesis edilmiş bir adalet duygusu ve ortak bir gelecek vizyonuyla tam başarıya ulaşacaktır” dedi. Ardından infaz mevzuatı, Ceza Muhakemesi Kanunu, Türk Ceza Kanunu ve Terörle Mücadele Kanunu’nda düzenlemelere acil ihtiyaç olduğunu belirterek “Adalet sadece cezalandırıcı değil, aynı zamanda onarıcıdır” açıklaması yaptı.

Salı günü 12’nci toplantısını yapan Komisyon’da, Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş, Ekim ayında TBMM Genel Kurulu’na gerekli yasal düzenleme teklifleri ve çalışma raporlarını sunacaklarını açıkladı. Her iki açıklama da, çözüm sürecinde tarihi bir kavşakta olduğumuzu vurgulayan ve aynı istikamete işaret eden gelişmeler niteliğinde.

Bugün içinde bulunduğumuz moment, kısa süreli fakat kritik bir geçiş dönemidir. Bu aşamadan sonraki süreçte Komisyon’un izleyeceği yol, sürecin geleceği açısından belirleyici olacaktır.

Komisyon, geçiş döneminin gerektirdiği yasal ve idari düzenlemelerin hazırlığına başlamanın ilk adımı olarak, siyasal sürecin normalleşmesi için yürütmeye çağrı yapmalıdır. Yargı eliyle siyasal iktidarın CHP’ye yönelik çok yönlü siyasi operasyonları durdurulmalı; siyasal tansiyon düşürülmeli ve siyasal rekabet, anayasanın ve yasaların amir hükümleri çerçevesinde sürdürülmelidir. Bunun için yürütme başta olmak üzere tüm siyasi aktörler sorumluluğa davet edilmelidir.

Nihayetinde infaz mevzuatında, Ceza Muhakemesi Kanunu’nda, Türk Ceza Kanunu’nda ve Terörle Mücadele Kanunu’nda yapılması gereken düzenlemeler, ancak olağanüstü siyasal dönemden çıkışla anlam kazanabilir. Sürecin siyasal, sosyal ve toplumsal dinamikleri de bunu dayatmaktadır. Bugüne kadar iktidar–örgüt, MİT–İmralı ve Kandil–Ankara arasında yavaş da olsa sürdürülen diyalog ve müzakere, süreci kıymetli bir noktaya taşımıştır. Silahların devre dışı kaldığı bu noktadan pozitif barış aşamasına ilerleyebilmek için bazı olmazsa olmazlar vardır.

Bunların başında Geçiş Süreci Yasası gelmektedir. Bu yasa; silah bırakan, örgütü fesheden PKK’lilerin demokratik toplumsal yaşama ve siyasal hayata hiçbir ayrımcılık olmadan katılımlarını güvence altına almalıdır. Düzenleme, BM’nin geliştirdiği “silahsızlanma, terhis, yeniden entegrasyon” programlarına uygun hazırlanmalı. PKK üyelerinin topluma entegrasyonu için gerekli reformlar öncelik yapılmalıdır.

Terörle Mücadele Kanunu çerçevesinde tutuklanmış, cezalandırılmış ya da soruşturmaya uğramış kişilerin mağduriyetleri giderilmelidir. Yasalarımız, Avrupa İnsan Hakları Konseyi kriterleriyle uyumlu hale getirilmelidir.

Ayrıca, siyasi baskılar ve soruşturmalar nedeniyle yurtdışına göç etmek zorunda kalan, siyasi sığınma hakkı almış sürgünlerin dönüşleri de güvence altına alınmalıdır. Ceza infaz ve Ceza Muhakemesi Kanunu’nda yer alan ayrımcı, keyfi uygulamalara izin veren hükümler kaldırılmalı; temel hak ve özgürlükler ekseninde yeniden düzenlenmeli, yargıda ve infazda eşitlik sağlanmalıdır.

Bütün bu yasal düzenlemeler, hukuk kurumları, uzman şahsiyetler ve bu alanda çalışmış sivil toplum örgütleriyle işbirliği içinde hazırlanmalıdır. Bu yaklaşım, çözüm sürecinin toplumsallaşmasını, sahiplenilmesini ve toplumsal meşruiyetini güçlendirecektir.

Sonuç olarak, pozitif barış aşamasına geçiş bütün bu adımların hakkaniyetle hayata geçirilmesine bağlıdır. Türkiye, bu eşiği aşmak ve Kürt barışının yolunu açmak zorundadır. Bu ise demokratik siyasal irade ve demokratik yol haritasının geniş siyasal, toplumsal mutabakat ile belirlenmesini ve güvenlikçi politikalar yerine eşitlik, özgürlük ve hak temelli bir siyasi gerektirir.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER