Irak işgalinden sonra benzer oyun
SİYASET50 yıllık rejim öyle kolay gitmez. İran Suriye değil. Ne kadar iç desteğini yitirmiş olursa olsun, bütün bölgeyi ateşe atacak kapasiteye sahip olduğu göz ardı ediliyor.
PKK’nin kendini feshetme kararı alması sonrasında hiçbir somut gelişme yaşanmaması, silahların bırakılmasını istemeyenlerin veya taraflar arasında fesih kararı konusunda gönülsüz olanların iştahını kabartan bir sürece geçiliyor. Daha açıkçası silahlı çatışma durumunu canlı ve diri tutan bir dönemden geçiyoruz. Dönemsel küçük hesaplarlar “Kürt sorununda tarihsel bir fırsatı kaçırmanın çok ağır faturası olacağa benziyor.
İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, Gazze’de soykırımı ve Filistin halkına karşı işlediği savaş suçları nedeniyle Lahey’de Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde hesap vermesi gerekirken, İran’a saldırıyı başlattı.
Bütün dünyayı felakete sürükleyebilecek bir eşiği geçti. İran ile arasında uzun süredir tırmanan gerilim, 7 Ekim 2023 Hamas’ın İsrail’e saldırısıyla başlatılan emperyalistlerin Orta Doğu ülkelerini yeniden dizaynı, bu kez çok açık ki, öncekilerden çok daha ağır siyasal, sosyal, jeopolitik ve ekonomik sonuçları olacak.
Orta Doğu, tarih boyunca çoğu zaman jeopolitik çekişmelerin, silahlı, silahsız çatışmaların her daim merkezi olmuştur.
20 Mart 2003 tarihinde küresel haydut ABD ve müttefiklerinin kimyasal, biyolojik ve nükleer silah geliştiriyor gerekçesiyle Irak’ı işgal etmesinin sonuçlarından çok daha derin ve ağır sonuçlar üretebilecek.
Irak’ın işgalinden kısa bir süre sonra, bu iddiaların doğru olmadığını CIA yetkilileri itiraf ettiler.
Bu kez bütün Orta Doğu’yu haritadan silebilecek kadar çok atom bombasına sahip İsrail, İran’ın nükleer silah geliştirme çabalarını, kendisi için varoluşsal bir tehdit olarak tanımlayarak saldırdı. Bütün emperyalist ülkelerin desteğiyle İsrail bu şımarıklığı yapabiliyor.
Hiçbir ülke ve uluslararası kurum, İsrail’e ilk önce sen denetime gir, atom bombası yapmaktan vazgeç demiyor. Neden?
İsrail, neden Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Antlaşması’na taraf değil sorusu, neden hiç sorulmaz.
ABD istihbarat raporları ve çeşitli araştırma merkezlerine göre İsrail’in günümüzde yaklaşık 80 ila 200 arasında nükleer bombası olduğu tahmin ediliyor. Bu neden hiç gündeme gelmez acaba?
Son iki yıldır yaptıklarına baktığımızda atom bombasını kullanma konusunda İsrail’in İran’dan daha aklıselim davranmayacağı net olduğuna göre, çoğunluğu Yahudi 9,9 milyon nüfuslu (2025 verilerine göre yüzde 25 diğer azınlıklar, yüzde 75 Yahudi) İsrail’in, 91 milyonun üstünde nüfusa sahip İran’ın molla rejimini değişmek amaçlı saldırısının meşru görülmesi neden sorgulanmıyor.
İsrail’in açıktan İran içindeki muhaliflere ayaklanın çağrısı yapması söz konusu dahi edilmiyor.
Devletlerin iç işlerine müdahale edilemez, egemenlik hakkına saygılı olmak gerekir gibi uluslararası temel prensipler ayaklar altında.
Irak işgalinde sergilenen, ABD planının, oyununun başka bir versiyonu sahneleniyor. İran rejiminin değişimi için başlatılan bu saldırılar İsrail için bir kumar olabilir, ama bu, kapsamlı bölgesel savaşın ve siyasal dengelerin yeniden kurulmasının habercisi.
50 yıllık rejim öyle kolay gitmez. İran Suriye değil. Ne kadar iç desteğini yitirmiş olursa olsun, bütün bölgeyi ateşe atacak kapasiteye sahip olduğu göz ardı ediliyor.
Orta Doğu’nun jeopolitik dengeleri öncekilerden farklı sarsılacaktır. Daha da beteri, bölgesel istikrarsızlığın kronikleşmesi büyük bir ihtimaldir.
İsrail gözünü karartmış durumda. 7 Ekim sonrası bölgede İsrail’in askeri üstünlüğüne dayalı bir rejim adım adım inşa ediliyor.
ABD’nin ve müttefiklerinin planı işliyor. Ama hiçbir şey Hamas, Hizbullah, Gazze kadar kolay olmayacaktır. Bölgenin en köklü devletinin yarım yüz yılık molla rejimi söz konusu olan.
Ankara’nın stratejik hataları
Ankara İsrail’in, ABD destekli olarak kontrolsüz biçimde ilerlemesinden tedirginliğini ve rahatsızlığını gizlemiyor.
ABD’yi de karşısına alabilecek bir durumda değil. Bölgede daha etkili olabilmek için doğabilecek fırsatları kaçırmak istemiyor.
Ankara dış siyaset stratejisini, iç siyasetinin pragmatizminin ekseninde kuruyor. Aklı başka türlü çalışmıyor. İktidarı yitirme korkusu her şeyin önüne geçmiş durumda.
1 Mart 2003 Irak işgali tezkeresi Meclis’te Cumhurbaşkanı Erdoğan’a rağmen küçük bir farkla geçmemişti, ama Erdoğan kısa bir süre sonra işgalin ortağı olmanın yolunu buldu.
Bugün de durum değişmiş değil. Dış politikada stratejik bir değişiklikten söz edilemez. Ancak Türkiye için bu kez riskler büyük.
İran İsrail çatışmasının, ekonomisini en fazla sarsacak ve krizini derinleştirecek ülkelerin ilk sırasında Türkiye var. Türkiye’nin yeni bir mülteci akınına uğraması kaçınılmaz.
Süreç bu nedenle mi yavaşlatıldı
İsrail’in bu süreçte, Kürt sorunu kartını kullanmasının olasılığı riskleri dikkate alınmalı.Taraflarca başlatılan İmralı süreci denebilecek, yeni bir çözüm sürecinin gerektirdiği yasal düzenlemelerin ve politik açılımların geciktirilmesinin muhtemel siyasal sonuçları, konunun başka bir önemli boyutu.
Sürecin başında PKK kongresinin toplanması için gün sayanlar vardı. PKK’nin kendini feshetme kararı alması sonrasında hiçbir somut gelişme yaşanmaması, silahların bırakılmasını istemeyenlerin veya taraflar arasında fesih kararı konusunda gönülsüz olanların iştahını kabartan bir sürece geçiliyor.
Daha açıkçası silahlı çatışma durumunu canlı ve diri tutan bir dönemden geçiyoruz. Dönemsel küçük hesaplarlar “Kürt sorununda tarihsel bir fırsatı kaçırmanın çok ağır faturası olacağa benziyor.
İlginizi Çekebilir