Ekonomide Pollyanna etkisi: Gözlüklerimi taktım, her şey güzel!
EKONOMİİşsizlik mi dediniz? O artık “kendini keşfetme süreci” olarak tanımlanıyor.
Eleştirmek kolay, pembe gözlükle bakmak ise cesaret ister. Gelecek çok güzel olacak. Belki biz göremeyiz ama hayal gücümüzde o gelecek ışıl ışıl. O yüzden ben umutluyum. Cüzdan boş olabilir ama hayaller bedava.
Bu yazıyı neden mi yazdım? Çünkü gerçekleri yazınca, bazı dostlar "Moralimiz bozuluyor", "Kara tablo çiziyorsun" diyor. Oysa Hazine ve Maliye Bakanı ile Merkez Bankası Başkanı “Her şey çok iyi gidiyor, bol bol gol atıyoruz diyor” derler. Galiba haklılar. Bizim “Taç giyen baş akıllanır” diye bir atasözümüz bile var. Taç onlarda olduğuna göre… Ben de dedim ki, tamam, bu kez pembe gözlükleri takıyor, iyimserliğin dibine vuruyorum. Madem öyle, al sana umut turşusu!
Gözlüğümü taktım, renk ayarını “tatlı pembe”ye çektim, kafama da ponponlu umut şapkamı geçirdim. Bugün bambaşka bir dünyadan yazıyorum sizlere. Çünkü artık karamsarlığa yer yok! Gerçeklerin canımızı acıttığı yetti, biraz da hayallerle yaşayalım diyorum.
Ekonomimiz uçuşta. Nereye uçtuğunu ben de bilmiyorum ama uçuyor bir yere! Enflasyon yüzde 37,9 mu? Olabilir ama bu, aslında alışverişlerde sürprizli fiyatlar demek. Her market gezisi heyecan dolu bir bilgi yarışması gibi. “Bu yoğurt geçen hafta kaçtı?” bilene ödül: hayatta kalma!
İşsizlik mi dediniz? O artık “kendini keşfetme süreci” olarak tanımlanıyor. Geniş tanımlı işsizlik yüzde 28,8 olabilir, ama bu halkımızın esnekliğini gösteriyor. Ne iş olsa yaparız ruhuyla dolup taşan bir toplumuz biz. Çeşitlilik ve adaptasyon yeteneğimiz tavan!
Sanayi üretimi düşüyormuş. E olsun, zaten doğayla barışmalıydık. Üretmeyelim, tüketmeyelim, meditasyon yapalım. Nasıl olsa ithalatımız sağlam. Yatırım malı almayıp tüketim malı almamız da gösteriyor ki, artık geleceği değil bugünü yaşıyoruz. Carpe diem Türkiye!
Güven endeksi yüzde 96,6’ya inmiş olabilir ama hâlâ güven var! Güvenimiz tam değilse de kararında güven de ekonominin bel kemiğidir. Her şeyin tamı zararlıdır, güvenin bile.
Gençler yurtdışına mı gidiyor? Ne güzel! Ülkemizi dünya çapında tanıtıyorlar. Bir nevi gönüllü kültür elçileriyiz. Onlar orada çalışıyor, biz burada onların story’lerini izleyip ilham alıyoruz.
Emekliler açlık sınırının altında mı? Hayır, minimalist yaşamın öncüleri! Azla yetinmeyi, sade yaşamı bizden iyi kim bilebilir? Asgari ücretli olmak, artık bir zen yolculuğu. Ruhun özgür, cüzdanın hafif.
Konut fiyatları mı? Evet, fiyatlar uçtu ama unutmayın: her yükseliş bir fırsattır. Artık ev alma fikri tarihe karıştı, biz deneyim ekonomisindeyiz. Kirada oturup aidatlarla yaşamanın spiritüel bir yönü var.
19 Mart sonrası rezervlerden 60 milyar dolar erimiş olabilir ama kim demiş buhar kötü bir şey? Buhar, enerjidir. Ekonomi romantik bir dönemden geçiyordur belki. Zaten Merkez Bankası’nın faizi yüzde 46’ya çekmesiyle artık yatırımcılar baş döndürücü hızda düşünüyor.
Güven endeksi yüzde 96,6’ya inmiş olabilir ama hâlâ güven var! Güvenimiz tam değilse de kararında güven de ekonominin bel kemiğidir. Her şeyin tamı zararlıdır, güvenin bile.
Yeni ekonomik paketler açıklanıyor sürekli. Paket deyince aklıma bayram şekeri geliyor. İçinden ne çıkacağını bilmeden heyecanla bekliyoruz. Bazen vergi, bazen af, bazen yine vergi. Sürprizli yaşam, her an bir reform!
Dostlarım, eleştirmek kolay, pembe gözlükle bakmak ise cesaret ister. Gelecek çok güzel olacak. Belki biz göremeyiz ama hayal gücümüzde o gelecek ışıl ışıl. O yüzden ben umutluyum. Cüzdan boş olabilir ama hayaller bedava.
İlginizi Çekebilir