© Yeni Arayış

CHP’nin yeni gölge kabinesinin* düşündürdükleri

İlk genel genel seçimlerden/Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra iktidara talip olan CHP’nin bugün mevcut olmayan ama kendileri açısından kurulması şart duran bakanlıklar için de sorumlu isimler belirlemesi ve şimdiden çalışmalara başlaması yararlı olurdu, ama olmadı.

Bu yazıyı kesinlikle bir eleştirel yazı olarak yazmıyorum. Bu yüzden isimlere de tek tek takılmayacağım, amacım bu değil zaten. Ancak, isimlere de, isim vermeden, önemli eleştiriler getirebilirim.

Bugün Ekrem İmamoğlu adına açılan Cumhurbaşkanlığı Ada Ofisi X hesabından şu ana kadar paylaşılmasa yeni Cumhurbaşkanlığı Ada Ofisi (CAO) Yürütme Kurulu listesi açıklandı.

Yeni açıklanan kurulun, iki yıl önce uygulamaya başlanan “gölge kabine” uygulamasını da aşan bir çalışma yürütecekleri ilan edildi.

Açıklanan listeye baktığımızda, 2027 ya da 2028 sonrası Türkiye’sinin ve dünyanın karşı karşıya kalacağı zorluklarla başedebilme[1] kapasitesine ve entelektüel çapa sahip isimlerin varlığını pek göremiyoruz. Bu isimlerin aynı zorluklarla başa çıkabilecek ekip kurmada da ne kadar ehil olacakları kuşkulu.

Aynı şekilde şahıs isimlerini bir kenara koyduğumuzda sorumluluk alanı olarak tanımlanan isimlerde de sorun var.

Bu liste başka icrai sorumlulukları olsa da, mevcut hükümetin bakanlarını denetleyecek isimlerden oluşuyor.

İlk genel genel seçimlerden/Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra iktidara talip olan CHP’nin bugün mevcut olmayan ama kendileri açısından kurulması şart duran bakanlıklar için de sorumlu isimler belirlemesi ve şimdiden çalışmalara başlaması yararlı olurdu, ama olmadı.

Aklıma gelen yeni bakanlık isimleri şöyle sıralayabilirim; AB Bakanlığı, Uyuşturucu ile Mücadele Bakanlığı, İnovasyon Bakanlığı, Temel Haklar ve Özgürlükler Bakanlığı, Yolsuzluklarla Mücadele Bakanlığı.

Yüzeysel bir bakışla bu önerdiğim yeni bakanlıklar, mevcut bakanlıklar içinde bir yerde varlar ama varlıkları ile yoklukları bir sanki.

Mesela Dışişleri Bakanlığı içinde bir bakan yardımcısına bağlı bir AB Başkanlığı mevcut ama üyelik için bir şey yaptıkları yok.

Kendilerine sorarsanız çok şeyler anlatırlar ama ben AB Başkanlığı sitesine girdiğimde 2021-2023 Ulusal Eylem Planının hala yenilenmediğini görüyorum. 2026’ya giriyoruz ama 2024 2026 Ulusal Eylem Planı yok. 2024-2026 ulusal eylem planının sitede olmaması, Dışişleri Bakanlığı’nın AB konusunu unuttuğu anlamına gelir. Gerisi boş laftır.

Dahası da var, 2021-2023 Ulusal Eylem Planı’nda da resmi evrakta büyük bir tahrifat var. Defalarca yazdım, resmi evrakta tahrifat hala orada duruyor. Kamu alımları (ihaleler) resmi evrakta bile gösterilemiyor. Bu bir devlet skandalıdır.

Benzer şekilde İçişleri Bakanlığı içinde de, uyuşturucu ile mücadele birimleri var ama Türkiye için artık uyuşturucu tehlikesi öyle boyutlara ulaştı ki, artık sadece narkotiğe odaklı bir bakanlığın kurulmasının gerektiğini düşünüyorum. Dahası böyle bir bakanlık için ciddi uzmanlık da gerektiriyor. Uyuşturucu meselesi artık sadece bir kamu sağlığı ya da kaçakçılık meselesi değildir. Ülkenin devlet yapılanmasını perişan etmiştir. Bu açıdan uyuşturucu konusuna ciddi neşter atmadan çağdaş bir devlet yapısı mümkün değildir.

Yine Türkiye’nin orta ve uzun vadede sağlıklı bir büyüme oranını sürdürülebilir kılabilmesi için bir İnovasyon Bakanlığı’na ihtiyacı var.

Mevcut sistemde Teknoloji Bakanlığı var. Ama benim bilebildiğim kadar her zaman bir Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız var idi ama özellikle inovasyon konusunda bir arpa boyu mesafe alamadık.

Son iki aydır, Prof. Philippe Aghion (Fransa) -Ekonomi Nobel’ini aldığından beri- okuyorum. Profesör Aghion büyümenin sürdürülebilirliği için inovasyonun şart olduğunu çok net anlatıyor. Biz ise Boğaziçi Üniversitesi’ni yeni kurulan kasaba üniversitelerine benzetme gayreti içindeyiz. İnovasyon için çok boyutlu bir altyapı gerekiyor, biz ise bu altyapının mevcut minik de olsa kurulumlarını bile yok etmek peşindeyiz.

Ülkemizin bir de Temel Hak ve Özgürlükler Bakanlığı’na ihtiyacı var. Çünkü bu alan sadece Adalet Bakanlığı’nın sorumluluğunda olmayacak kadar geniş ve önemli. Böyle bir bakanlığı AKP’den beklemiyoruz doğal olarak. Ama CHP’nin şimdiden böyle bir bakanlığın altyapısını dizayn etmeye başlamasında, kadro oluşturmasında büyük fayda var.

Yine yolsuzluklar meselesi de İçişleri ve Adalet Bakanlıkları’nın konusu gibi duruyorlar ama ülkemizde başta kamu ihaleleri olmak üzere bu alanda da özellikle yolsuzlukla mücadelede bambaşka bir yapılanma gerektiğini ortaya koymaktadır.

Açıkçası, Türkiye’nin içinde olduğu koşulları dikkate aldığımızda var olan sorunlarla mücadele edebilecek, gerçekten vasıflı, nitelikli geniş bir kadro gerektirmektedir.

Yukarıda 2025 Nobel Ekonomi Ödülü’nü alan Philippe Aghion’dan bahsettim. Aghion, Alexandra Roulet isimli bir genç iktisatçı kadınla kitap yazmış, 2011’de üstelik. Roulet 1986 doğumlu, üniversite öğrenimini Paris’te Ecole Normale Supérieure’de[2] ekonomi ve matematik üzerine görmüş, doktorasını da Harvard’da (ABD) inovasyon ve işgücü piyasaları üzerine yapmış, Emmanuel Macron’un da bir dönem danışmanı olmuş.

Erdoğan’ın acaba bu vasıflara sahip danışmanları var mı?

Kanımca yok, çünkü Erdoğan zaten ; “Ben ekonomistim” demişti. Ben buna kendi kendine yeterlilik derim.     

 

* Açıklanan liste, yapılan açıklamaya göre gölge bakanlığı aşan sorumluluklara sahip olacakmış. 

[1] TDK’ya göre “başetmek” “baş etmek” diye yazılıyor ama başetmek bir kavram, ilkokul gibi, eskiden ilkokulu da “ilk okul” diye yazardık, TDK bunu düzeltti ama “baş etmek” gibi yanlışlar kaldı, karapara bile halen kara para diye yazılabiliyor. 

[2] Örnek olarak veriyorum, Marie Curie’nin, Althusser’in hocalık yaptıkları bir üniversite.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER