MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat

Yoksulluk kader olmaz, kader olamaz

ANA SAYFASİYASETYoksulluk kader olmaz, kader olamaz
Yoksulluk kader olmaz, kader olamaz
30 Eylül, 2024, Pazartesi 07:45
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Murat Aksoy
Murat Aksoy
yazı içi reklam

Yaşadığımız büyük ekonomik krizin, iktidarın siyasi tercihinin sonucu olduğunu düşünürsek; Cem Karaca’nın şarkısındaki sözler daha çok anlam kazanıyor; “Yoksulluk kader değildir, kader olmaz.”

Türkiye son yıllarda siyasi sorumlusunun bizatihi Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan olduğu ağır bir ekonomik kriz yaşıyor. Son aylarda enflasyon baz etkisiyle düşüyor görünse de, hayat pahalılığı artmaya devam ediyor. Ve geçen her gün kriz daha da derinleşiyor.

Yoksulluk derinleştikçe, toplumun büyük bir kısmı asgari yoksullukta birleşip, bir anlamda eşitleniyor.

Siyasi iktidarın siyaset yapma tarzı ve tercih ettiği yönetim sisteme ek olarak izlediği ekonomi politikalarıyla toplumun büyük kısmı fakirleştirirken, yerel yönetimler imkanları ölçüsünde halkın karşı karşıya kaldığı yoksulluğa kendi imkanları ölçüsünde çare olmaya çalışıyor.

Siyasi iktidar, anayasanın 2. Maddesi gereği devlete yüklediği “sosyal devlet” sorumluluğunu ihtiyaç sahiplerine “sosyal yardım” anlayışıyla değil “sadaka” dağıtımı üzerinden yapıyor. Dahası zorunlu yapılması gereken bu yardımları zaman içinde partizanlık üzerinden dağıtmaya başlıyor. Ve bunun karşılığında yardım alanların sayısı arttıkça, kendisini iktidara taşıyacak oyları arttırmaya çalışıyor.

İstanbul’da Şişli Belediyesi’nin Kent Lokantaları, Kent Kafeleri, Beylikdüzü Belediyesi’nin ihtiyaç sahibi çocuklara 4 yıldır sürdürdüğü beslenme yardımı, belediyelerin yaptığı sosyal yardımların dışındaki ek çalışmalar. Buna yerel yönetimlerin son dönemde okulların ihtiyaçlarını giderme konusunda attıkları adımları da yabana atmamak gerekiyor.

MUHALEFETİN İKTİDARDAN FARKI

İktidarın bu anlayışına karşı muhalefetin kazandığı yerel yönetimler ise ağırlaşan ekonomik krizi daha az hissetmesi noktasında halkın yanında olmaya çabalıyor.

Her ne kadar siyasi iktidar, muhalefetin -özellikle de CHP’nin- yerel yönetimleri kazandığında sosyal yardımları keseceği propagandasını yapmış olsa da geride kalan 5-6 yılda tam tersi oldu.

Dahası iktidar yerel belediyelerin ekonomik imkanlarını daraltmaya çalışsa da, yerel yönetimler ihtiyaç sahiplerinin yanında olmaya devam ediyor.

Sadece büyükşehir belediyeleri değil, ilçe belediyeleri de kendi imkanları ölçüsünde halkın yanında olmaya çalışıyor.

İstanbul’da Şişli Belediyesi’nin Kent Lokantaları, Kent Kafeleri, Beylikdüzü Belediyesi’nin ihtiyaç sahibi çocuklara 4 yıldır sürdürdüğü beslenme yardımı, belediyelerin yaptığı sosyal yardımların dışındaki ek çalışmalar. Buna yerel yönetimlerin son dönemde okulların ihtiyaçlarını giderme konusunda attıkları adımları da yabana atmamak gerekiyor.

Türkiye’nin farklı il ve ilçelerinde de benzer çalışmalar sürüyor.

Ve CHP'li yerel yönetimlerin halka bu dokunuşu, herhangi CHP'li bir ismin cumhurbaşkanlığına hizmet ettiğini düşünmek de siyaseten doğru değildir. Sonuçta bu yardımlar sadece 31 Mart sonrası değil 2019'dan bu yana sadece bir ilde değil, Türkiye'nin birçok il ve ilçesinde sürmektedir. 

Ancak gerçekçi olmak gerekiyor ki, yerel yönetimlerin sunduğu bu imkanların her biri çok önemli ve değerli olsa da, ülkenin içinde olduğu ekonomik krizi düşündüğümüzde bunların her birinin birer palyatif çözüm olmaktan öteye gidemeyecektir.

Bu noktada şunu da hemen ifade edelim ki, yerel yönetimlerin halka dokunan bu yardımları, CHP’nin ekonomik sorunların çözülmesi konusunda ortaya koyacağı programın ikna ediciliğinin bir parçası olarak anlamlı olabilir ama yeterli değildir. O yüzden CHP’nin vakit kaybetmeden, toplumu ikna edecek bir ekonomik programla halkın karşısına çıkmalıdır.

SORUN SİYASİ ÇÖZÜM DE SİYASİ OLMAK ZORUNDA

Çünkü içinde olduğumuz ekonomik krizde, yerel yönetimlerin ihtiyaç sahiplerine dokunması bu krizi ortadan kaldırmıyor. Krizin daha ağır hissedilmesinin önüne geçiliyor.

Bu noktada şunu da hemen ifade edelim ki, yerel yönetimlerin halka dokunan bu yardımları, CHP’nin ekonomik sorunların çözülmesi konusunda ortaya koyacağı programın ikna ediciliğinin bir parçası olarak anlamlı olabilir ama yeterli değildir.

O yüzden CHP’nin vakit kaybetmeden, toplumu ikna edecek bir ekonomik programla halkın karşısına çıkmalıdır.

Bugün yaşadığımız derin yoksulluk ve yoksunluk bir sonuç. Bu krizin temel sorumlusu siyasi iktidar ve onun temsilcisi olarak kendini “ekonomist” ilan eden Erdoğan’dır.

Tercih edilen siyasi yapma anlayışı ve tercih edilen yönetim sistemi, zaten kırılgan olan ekonomiyi krize sokmuş ve toplumun büyük kısmı yoksullukta eşitlenmiştir.

Bu yönetim sistemi ve siyaset yapmak anlayışı değişmediği sürece ekonomik krizin ortadan kalkması da mümkün değil.

Bu yüzden ekonomik olarak içinde olduğumuz durumdan kurtuluş da, hukuk ve demokrasiye dönüş kadar bu sistemin de değişmesini zorunlu kılmaktadır. Yani ekonomin düzelmesinin de yol siyasetten geçmektedir.

İçinde olduğumuz ekonomik krizin bir siyasi tercihin sonucu olduğunu düşünürsek; Cem Karaca’nın şarkısındaki sözler daha çok anlam kazanıyor; “Yoksulluk kader değildir, kader olmaz.”

Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?

Yorum Yazın

yazı altı ebülten
Murat Aksoy
Murat Aksoy

Bizi Takip Edin
Facebook
X (Twitter)
Instagram
Linkedin
Mastodon
Bluesky
Köşe Yazarları
Armağan Öztürk
Armağan Öztürk Terörist İsrail Türkiye’ye saldırabilir mi?
Murat Paker
Murat Paker CHP üzerinden narsisizm, haset ve politik liderlik
Başak Yağmur Eray
Başak Yağmur Eray Biz ne yaşıyoruz, biz ne yapıyoruz?
Kübra Evliyaoğlu
Kübra Evliyaoğlu Gösteri toplumu: Yaşamı geri alabilir miyiz?
Hakan Tahmaz
Hakan Tahmaz CHP’nin direniş maratonu ve Türkiye’nin yol ayrımı
Erol Katırcıoğlu
Erol Katırcıoğlu Parti değiştiren başkan, başkanlığı da bırakmalıdır!
Murat Aksoy
Murat Aksoy CHP yönetiminin hiç mi suçu yok?
Hasan Çetin
Hasan Çetin Bunsen Komite Raporu: David Koridoru ve Suriye’de Adem-i Merkeziyet
Sema Erder
Sema Erder Yolsuzluktan isyana: Devlet-Toplum ilişkilerinde meşruiyetin sorgulanması*
Eser Karakaş
Eser Karakaş Voleybol, basketbol, futbol, Ali Koç, liyakat, rekabet
Korhan Gümüş
Korhan Gümüş 6-7 Eylül Sergisi’ne yapılan saldırı kendisini nasıl deşifre etti?
Akın Özçer
Akın Özçer Yanlışta ısrar
Yüksel Işık
Yüksel Işık 12 Eylül’ü yenersek, geleceği kazanırız
Murat Kartalkaya
Murat Kartalkaya Beleş darının güvercini çok olur!
instagram gel gel
Yeni Arayış
KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı