MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • GÜNDEM
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat

Umutsuz, ümitsiz ve mutsuz toplumdan ümitli bireye

Ana SayfaSi̇yasetUmutsuz, ümitsiz ve mutsuz toplumdan ümitli bireye
Umutsuz, ümitsiz ve mutsuz toplumdan ümitli bireye
03 Ocak, 2025, Cuma 08:16
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Bilal Sambur
Bilal Sambur

Birey, bütün olumsuz şartlara rağmen hayattan ve aşktan vazgeçmemelidir. Nazım’ın dediği gibi yaşam ve aşk ciddi işlerdir: “Yaşamak ümitli bir iştir, sevgilim. Yaşamak: seni sevmek gibi ciddi bir iştir.”

Yeni yıl, özel bir zamandır. Yeni yılı özel kılan şey, insanların yeni yılın başlamasıyla kurdukları özel duygusal ilişkidir. İnsanlar, yeni yılın umutlarını, ümitlerini ve mutluluklarını yeşertmesini ve beslemesini umarlar.  İnsanlar, yeni yılda mutlu olma, ümitli olma ve mutlu olma ihtimalini severler. Yeni yıla girdiğimiz bu günlerde insanlarda, yeni yılda mutsuzluklarının, ümitsizliklerinin ve umutsuzluklarının katlanarak derinleşmesinden korkmaktadırlar. Dünyanın çölleştiği, sefaletin, yoksulluğun, yozlukların, yapaylıkların ve   dayatmaların sınır tanımadığı çölleşen bir çevrede insanlar, mutlu, ümitli ve umutlu olmak için hiçbir neden görmemektedirler. Siyasal ve sosyal statüko, insanların yeni bir ben olma ve yeni bir başlangıç yapmaya dair bütün umut, ümit ve mutluluk kapasitelerini, sıfırlamış, köreltmiş ve kadük yapmış durumdadır. Ümidin ve umudun düşmanları, yeni yıla ve yılbaşına da düşmandırlar. Umudun ve ümidin düşmanlarına inat yeni yıla umutla ve ümitle yeni bir benle yeni bir başlangıç yapmak lazımdır.

Bedevi zihniyetin egemen olduğu toplumlarda boşa umut satmanın alıcısı bol olmaktadır. Bedevi kültürün hakim olduğu toplumlarda yalanları, yanılgıları, yanlışları, yapaylıkları ve yanılsamaları hakikat, hürriyet ve hikmet olarak satmak çok kolaydır. Sorusu ve sorunu olmayan aptallar güruhu, yalanlarla avutulmaya ve umutlandırılmaya muhtaçtır. Yalanları, yanlışları ve yapaylıkları din, tarih, yerlilik, ulusallık, kutsallık, gelenek, kültür, kimlik olarak dayatmak her zaman mümkündür. Yalanlardan, yanılgılardan, yanlışlardan ve yapaylıklardan oluşan siyasal, sosyal, zihinsel, kültürel ve dini bir dünya yaratıldığı takdirde insanların gerçeklikle ilişkileri kopmaktadır. Geçen yılın bütün olumsuzlukları, yeni yıla umutsuzluk, ümitsizlik ve mutsuzluk olarak taşınmaktadır. İnsanlar, yeni yıla girerken ekonomik sefaletlerinin, bölgesel kaosun, savaşın ve şiddetin, günlük hayattaki çürümüşlüklerin, siyasal çöküşün gerçeklerinin farkına vararak girmektedirler. Yalanlar, yanılgılar ve yanılsamalar dünyasından ayılıp gerçeklerin dünyasıyla yüzleştikçe, insanlar umutsuz, ümitsiz ve mutsuz olarak yeni yıla girmekte ve duygusal çöküş içinde yeni yıl algılarını oluşturmaktadırlar. Yeni yıl, insanlar için içi boş bir kelimeden başka bir şey ifade etmemektedir. Umudun, ümidin ve mutsuzluğun olduğu bir dünyada yeni yılın verimli ve yaratıcı bir muhtevayı ifade etmesi mümkün değildir. 

Ortadoğu, çok derin bir kaos içindedir. Cihadist şiddet gruplarının hakimiyetine geçen Suriye’de    çok uzun sürecek bir kaos, çatışma ve istikrarsızlık döneminin kapıları açılmıştır. 

ORTADOĞU DERİN BİR KAOS İÇİNDEDİR

Cehaletin, ataletin, şiddetin, sefaletin kuraklaştırdığı ve çölleştirdiği günler yaşadık. Maalesef    demokraside, özgürlükte, barışta, hukukta, refahta hep gerilemeler ve çöküşler olurken fanatizmde, ayırımcılıkta, nefrette, şiddette, savaşta, cehalette, popülizmde hep zirve yapıldı. Bütün göstergeler, yeni yılda da cehaletin, popülizmin, keyfiliğin, şiddetin, despotizmin zirve yapmaya devam edeceğini göstermektedir.

Ortadoğu, çok derin bir kaos içindedir. Cihadist şiddet gruplarının hakimiyetine geçen Suriye’de    çok uzun sürecek bir kaos, çatışma ve istikrarsızlık döneminin kapıları açılmıştır.  Sahip olduğu mezhep, din, ideoloji, etnik kimlik veya güç adına Suriye’ye ve Ortadoğu’ya hakim olmanın kendi hakkı ve ayrıcalığı olduğunu sanan güçlerin ve tarafların hakimiyet mücadelesine şahit oluyoruz. Daha fazla hakimiyet için bölgesel ve uluslararası güçler, birbirlerini öldürmek, savaşmak ve çatışmak için yoğun hazırlıklar içindedirler. Çatışmanın ve şiddetin yoğunlaşacağı önümüzdeki dönemde, çatışmaları ve şiddeti daha ileri noktalara taşıyacak diplomatik, askeri, siyasal ve sosyal manevraların ortaya konacağı çok güçlü bir ihtimaldir. Barış, hukuk, özgürlük ve demokrasi adına gelişmelerin kaydedilmesi, bireylerin ortaya koyacağı davranışlara bağlıdır. Victor Frankl’ın şu sözünü   hatırlamak lazımdır: “Kendi kontrolünüzden çok daha büyük güçler tarafından elinizden her şeyiniz alınabilir. Tek bir şey ise hep sizde kalacaktır: Başınıza gelenlere tepkinizi seçme özgürlüğü…” Demokrasiden, özgürlükten ve barıştan yana tepkiler ve tutumlar ortaya konduğu takdirde, umutlu ve ümitli olmak için her zaman mümkün olabilmektedir.

Demokrasiyi, hukuku, barışı, refahı, özgürlüğü yitirdik, Daha doğrusu hiç bulmadığımız demokrasiyi, özgürlüğü, hukuku ve refahı yitirdik. Barışın geleceği, çatışmalarımızın demokratik bir çözüme kavulturulacağı umuduyla bekliyoruz. Hep bekliyoruz. Bekleyerek demokrasiye, hukuka, özgürlüğe kavuşacağımız yanılgısı ve yanılsaması içindeyiz. Demokrasi, hukuk, özgürlük barış için sahici, içten ve somut nitelikte bir aktivizm içinde olmadıkça bekleyerek bunları tecrübe etmemiz mümkün değildir. Yeni bir yılı daha bekleyerek heba edebiliriz, umutsuz, ümitsiz ve mutsuz şekilde yeni kara kışlara doğru yol alabiliriz. Demokrasinin, özgürlüğün, barışın ve hukukun olduğu bir dünya için ortaya çıkan bütün imkanları kullanarak dünyayı ve hayatı sevmek, yeni yıl ruhu olarak ifade ettiğim bir bahar sıcaklığını bize hissettirebilir. Yeni yılda umutlanmak ve ümitlenmek için Nazım gibi dünyayı ve hayatı sevmek lazımdır: “Fevkalade memnunum dünyaya geldiğime, toprağını, aydınlığını, kavgasını ve ekmeğini seviyorum.”

Umutsuz, ümitsiz ve mutsuz güruhların bir parçası olmak bireyin kaderi değildir. Birey, bütün olumsuz şartlar altında bile özgürlüğe, barışa, demokrasiye ve hukuka olan umutlarını canlı tutabilir ve aksiyon içinde olabilir.

UMUTSUZ OLMAK BİREYİN KADERİ DEĞİLDİR

İnsanlar, yeni yıla güvensiz giriyorlar. Birbirlerine hiçbir şekilde güven duymayan insanlardan ve ilişkilerden kurulu bir hayatın içindeyiz. Haber sitelerini endişeyle takip eden,  komşusuyla karşılaşmak istemeyen, olabildiğince herkesten uzaklaşmak isteyen,  kendi başına kaldıkça kendini güvende  hisseden insanları görüyoruz. Umudu, ümidi ve barışı diri tutmak için geçmişi geriden bırakan geleceğe güvenle bakan Nazım’ın o derin bakışına her zamankinden daha fazla ihtiyaç vardır: “Sevgilim, bu ayak sesleri, bu katliamda hürriyetimi, ekmeğimi ve seni kaybettiğim oldu, fakat açlığın, karanlığın ve çığlıkların içinden güneşli elleriyle kapımızı çalacak olan gelecek günlere güvenimi kaybetmedim hiçbir zaman...” İnsanlar, her an kötü şeyler oluyor duygusu içinde bütün olumsuzlukları kanıksar haldedirler. Kötülüğün sıradanlaşması, mevcut insani durumumuzun en yıkıcı yanını oluşturmaktadır.

Umutlarından, ümitlerinden ve mutluluklarından bahsetmeyen insanlar, artık hayatlarındaki olumsuzluklardan, endişelerden ve hayalkırıklıklarından söz etmektedirler. Umutsuzluk, ümitsizlik ve mutsuzluk, insanı yapay bir hayata ve ilişkilere zorlamaktadır. Umutsuzluk, ümitsizlik ve mutsuzluk, insanları verimsiz ve endişeli bir şekilde saplanıp kaldıkları yerlerde beklemeye zorlamaktadır.  Umut, artık fakirin ekmeği bile değildir. Artık yapacak bir şey kalmadı umutsuzluğu ve ümitsizliği içinde olan insanları, çok zor günler bekliyor. Yeni yılda yapacak çok şey var. Bilgiyle, emekle ve sevgiyle yeni yılda bireysel ve sosyal düzeyde   sürekli olarak yeni işler yapmak lazımdır. Ahmet Arif’in şu mısraları emeğin, bilginin ve sevginin olduğu yerde umutsuzluğa yer olmadığını söylemektedir: “Öyle yıkma kendini, Öyle mahzun, öyle garip...   Nerede olursan ol, İçerde, dışarda, derste, sırada, Yürü üstüne -üstüne, Tükür yüzüne celladın, Fırsatçının, fesatçının, hayının... Dayan kitap ile Dayan iş ile. Tırnak ile, diş ile, Umut ile, sevda ile, düş ile Dayan rüsva etme beni.”

Umutsuz, ümitsiz ve mutsuz güruhların bir parçası olmak bireyin kaderi değildir. Birey, bütün olumsuz şartlar altında bile özgürlüğe, barışa, demokrasiye ve hukuka olan umutlarını canlı tutabilir ve aksiyon içinde olabilir. Yeni yıl, daha demokratik, adil ve özgür bir dünya için yeni bir imkan ve umut anlamına gelebilir. Birey, bütün olumsuz şartlara rağmen hayattan ve aşktan vazgeçmemelidir. Nazım’ın dediği gibi yaşam ve aşk ciddi işlerdir: “Yaşamak ümitli bir iştir, sevgilim. Yaşamak: seni sevmek gibi ciddi bir iştir.”

Sağır olmak, sadece fiziksel olarak kulakların duymaması değildir. Gerçek sağırlık duymamak, duyarsızlaşmak ve anlamamaktır. İçinde bulunulan umutsuz şartlardan duyan, duyarlı ve anlayan bireyler haline gelerek umudu, ümidi ve mutluluğu yeşertebiliriz ve besleyebiliriz. Duyduğumuz, anladığımız ve duyarlı olduğumuz sürece umut ve ümit vardır. Yeni yılı, duyma, anlama ve duyarlılık kapasitemizi derinleştirmek için bir fırsat olarak kullanabiliriz.

Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?

Yorum Yazın

Bilal Sambur
    Bilal Sambur

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    X (Twitter)
    Instagram
    Linkedin
    Mastodon
    Bluesky
    Köşe Yazarları
    İlter Turan
    İlter Turan Türkiye’yi Lübnanlaştırma hevesleri yersizdir
    Armağan Öztürk
    Armağan Öztürk Alevi Açılımı
    Osman Erden
    Osman Erden Almanya- İsrail ilişkileri ve kültür sanat alanında ifade özgürlüğü (1)
    Kübra Evliyaoğlu
    Kübra Evliyaoğlu Unutmanın teolojisi: Kronos, Antigone ve küller arasında zamanın bedenini aramak
    Erol Katırcıoğlu
    Erol Katırcıoğlu Komisyon oturumları canlı yayınlansın
    Hakan Tahmaz
    Hakan Tahmaz Komisyon kuruluyor sorular çoğalıyor
    Murat Aksoy
    Murat Aksoy İktidarın Kürtlerle sınavı
    Özgür Öğütcen
    Özgür Öğütcen Gündelik Hayattaki Şiddet Üzerine
    Çağhan Uyar
    Çağhan Uyar Kılıç, kalkan ve ümmet: Türkiye'yi geçmiş nostaljisiyle yönetmek
    M. Coşkun Cangöz
    M. Coşkun Cangöz Yaz sıcakları Hazine’yi de vurdu: Borçlanma yakıyor!
    Murat Paker
    Murat Paker “Süreçte” üç farklı kimlik vizyonu
    Eser Karakaş
    Eser Karakaş İdari soruşturmalar komedyası ve Devlet-i âlimiz
    Yüksel Işık
    Yüksel Işık Kimlik değil, liyakat
    Murat Kartalkaya
    Murat Kartalkaya Türkiye ekonomisi neden durmuyor?
    SON GELİŞMELER
    İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
    İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
    Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
    Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
    MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
    MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
    DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
    DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
    instagram gel gel
    Yeni Arayış
    KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

    Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı