MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat

Hapishane molozundan adalet inşa etmek

ANA SAYFAGEZİHapishane molozundan adalet inşa etmek
Hapishane molozundan adalet inşa etmek

Hapishane molozundan adalet inşa etmek

12 Mayıs, 2024, Pazar 21:31
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Yeni Arayış
Yeni Arayış
yazı içi reklam
Apartheid sona erdiğinde, Mandela ve arkadaşlarının ilk hedeflerinden bir bu hapishane olmuş.Yıkmışlar.Ama yok etmemiş, işkence gördükleri bu hapishanenin molozunu yeniden kullanmak üzere dikkatlice tasnif etmişler.Hapishane molozundan Anayasa Mahkemesi’ni inşa etmişler, yapılanlar unutulmasın, ibret alınsın ki tekrarlanmasın diye.Şimdi bir hapishane getirin gözünüzün önüne.Sonra, “apartheid” denen sistemin, sınırları en kalın çizgilerle çizilmiş ayrımcılık politikasının korkunç suçlarla hüküm sürdüğü bir evrede olduğunuzu düşünün.Beyaz adamın siyaha dokunmamak, onunla aynı havayı teneffüs etmemek, onu varoluşundan gelen her türlü haktan mahrum bırakmak için tesis ettiği sistemin mahkumlar için ayrı olması düşünülemezdi.
Apartheid sistemi, suç işlediğine kanaat getirdiği beyaz-olmayanları sorgusuz sualsiz derdest edip buradaki “90 gün hücresine” kapatabiliyormuş.Rejime karşı mı çıktın, bütün haklarından yoksun bir şekilde 90 gün hücre seni bekliyor.

APARTHEID SİSTEMİNİN “90 GÜN HÜCRESİ”

Dolayısıyla, bu hapishane de en az iki tane olmalı: Beyazların ve Beyaz-olmayanların hapishaneleri.Beyaz-olmayanlar derken kastedilen sadece Afrikalılar da değil, Hintliler dahil pek çok kesim.Onlar renklerinden ötürü apartheid sisteminin mağdurları oldular.Tabii bu iki hapishane de erkekler için, kadınları erkeklerle aynı yerde yatırmak mümkün değil ama bir beyazla siyahı beraber yatırmak da düşünülemeyeceğinden ötürü kadınlar hapishanesinde de bölümler ayrılmış.Beyaz kadınlar, beyaz-olmayan kadınlar…Gördükleri muamele farklı, onlar için hukuk farklı, her şey farklı.Apartheid sistemi, suç işlediğine kanaat getirdiği beyaz-olmayanları sorgusuz sualsiz derdest edip buradaki “90 gün hücresine” kapatabiliyormuş.Rejime karşı mı çıktın, bütün haklarından yoksun bir şekilde 90 gün hücre seni bekliyor.Tabii apartheid sisteminin suçlu gördüğü kişiyi bir gün dışarıda tutup yeniden 90 gün alıkonabileceğini düşünürsek, durumun ne kadar insanlık dışı olduğu sanırım daha iyi anlaşılır.Apartheid sona erdiğinde, Mandela ve arkadaşlarının ilk hedeflerinden bir bu hapishane olmuş.Yıkmışlar.Ama yok etmemiş, işkence gördükleri bu hapishanenin molozunu yeniden kullanmak üzere dikkatlice tasnif etmişler.İşte şu an, Güney Afrika’nın en yüksek yargı organı olan Anayasa Mahkemesi’nin avlusundayım.Hapishane molozundan Anayasa Mahkemesi’ni inşa etmişler, yapılanlar unutulmasın, ibret alınsın ki tekrarlanmasın diye.Mandela’nın insan yaşamının onuruna dair sözleri bu yapıyı birleştiren harç olmuş adeta.Sadece bu “90 gün hücrelerinin” olduğu sütunları yıkmamışlar, onlar duruyor, gelecek nesiller neler yaşandığını görsün ve hafıza silinmesin diye.Buradaki bütün duruşmalar Güney Afrika’nın oniki resmi diline de eşzamanlı olarak çevriliyormuş.Daha çarpıcı olanı, Anayasa Mahkemesi’nin halka açık bir yer olması diyeceğim ama bundan da çarpıcı bir şey var: Binanın yanından yürüyüş yaparken içeride ne oluyor diye merak ederseniz başınızı şöyle bir eğmeniz yeterli çünkü duvarın alt kısmını şeffaflığı vurgulamak için camdan yapmışlar.Kabilelerin geleneklerini de dışlamamış, bu yapıda yer vermişler ve böylece gelenekle modernite biraraya gelebilmiş.Eskiden, hatta bazı yerlerde hâlâ, bir anlaşmazlık durumunda kabile şefleri tarafları büyük bir ağacın altında toplar, dinler ve hükmünü bildirirmiş.Anayasa Mahkemesi’nin zeminini kaplayan halıda yaprak desenleri görüyoruz, dış salondaki avizeler ise yaprak ve dal şeklinde…Hakim töre yerine kanunlara bağlı karar verse de simgesel açıdan yine bir ağacın altında dinliyor tarafları.Tel örgülerle, parmaklıklarla, dikenlerle “süslü” merdiven salon açılan kapının hemen yanında, Güney Afrikalıların böyle bir mahkemeye sahip olmak için çektikleri çileli yolculuğu anlatıyor.Güney Afrika’da inek çok değerli.
Apartheid’ın hapishanesinden insan haklarını savunmaya kararlı bir yüce mahkeme çıkarmak, gördüğüm en etkileyici işlerden biri.Sokaklarında özgürce dolaşamasam da Anayasa Mahkemesi bu şehri sevmek için yeterli bir sebep.

ANAYASA MAHKEMESİ BU ŞEHRİ SEVMEK İÇİN YETERLİ BİR SEBEP

Tamam da, haklı olarak bunun Anayasa Mahkemesi’yle alakası ne diye sorabilirsiniz, hemen söyleyeyim, yargıçların oturdukları yerler siyah inek postu ile kaplanmış.İneğin en makbulü, en değerlisi siyah olanıymış çünkü.Apartheid’ın hapishanesinden insan haklarını savunmaya kararlı bir yüce mahkeme çıkarmak, gördüğüm en etkileyici işlerden biri.Sokaklarında özgürce dolaşamasam da Anayasa Mahkemesi bu şehri sevmek için yeterli bir sebep.Son sözü Mandela’ya bırakıyorum: “Biz Güney Afrika halkları, geçmişle bağımızı geri dönülemez bir kararlılıkla kestik. Adalete, ırkçılık karşıtlığına ve demokrasiye olan ortak bağlılığımızı beyan ettik; eşitlerden oluşan barışçıl ve uyumlu bir ulusa olan özlemimiz burnumuzda tütüyor. Gökkuşağı, milletimizin simgesi haline geldi. Bir zamanlar bizi birbirimizden ayıran dil ve kültür çeşitliliğimizi, güç ve zenginliğimizin kaynağı olarak görmeye başlıyoruz.”16 Aralık 1995, Uzlaşma Günü’nde yaptığı konuşmadan.
Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?

Yorum Yazın

yazı altı ebülten
Yeni Arayış
    Yeni Arayış

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    X (Twitter)
    Instagram
    Linkedin
    Mastodon
    Bluesky
    Köşe Yazarları
    Hakan Tahmaz
    Hakan Tahmaz CHP’nin direniş maratonu ve Türkiye’nin yol ayrımı
    Erol Katırcıoğlu
    Erol Katırcıoğlu Parti değiştiren başkan, başkanlığı da bırakmalıdır!
    Murat Aksoy
    Murat Aksoy CHP yönetiminin hiç mi suçu yok?
    Hasan Çetin
    Hasan Çetin Bunsen Komite Raporu: David Koridoru ve Suriye’de Adem-i Merkeziyet
    Sema Erder
    Sema Erder Yolsuzluktan isyana: Devlet-Toplum ilişkilerinde meşruiyetin sorgulanması*
    Eser Karakaş
    Eser Karakaş Voleybol, basketbol, futbol, Ali Koç, liyakat, rekabet
    Korhan Gümüş
    Korhan Gümüş 6-7 Eylül Sergisi’ne yapılan saldırı kendisini nasıl deşifre etti?
    Akın Özçer
    Akın Özçer Yanlışta ısrar
    Yüksel Işık
    Yüksel Işık 12 Eylül’ü yenersek, geleceği kazanırız
    Murat Kartalkaya
    Murat Kartalkaya Beleş darının güvercini çok olur!
    Çağhan Uyar
    Çağhan Uyar Kemal Bey’e açık mektup
    Bahattin Yücel
    Bahattin Yücel Düyunu Umumiye ve Reji Deneyi
    Reha Çamuroğlu
    Reha Çamuroğlu Değişen savaşlar, değişen insanlar
    Fahri Bakırcı
    Fahri Bakırcı  “Bilimci” ve “Yiyimci” Makyavelizm üzerine (3)
    Tunay Şendal
    Tunay Şendal Karşı-Devrimci hafızanın intikamcı tarih anlatısı
    Mustafa Ergen
    Mustafa Ergen Yeni Aracılar Çağı: Reklamdan akademiye, Agentic Web ve ArXiv’in yükselişi
    instagram gel gel
    Yeni Arayış
    KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

    Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı