MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat

Kürtsüz “açılım”, çözüm olur mu?

ANA SAYFASİYASETKürtsüz “açılım”, çözüm olur mu?
Kürtsüz “açılım”, çözüm olur mu?
15 Ekim, 2024, Salı 09:50
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Murat Aksoy
Murat Aksoy
yazı içi reklam

Devlet/iktidar bloğu için Kürt, kamusal alanda üst kimlik olarak etnik kimlik olarak Kürtlük üzerinden siyasal görünürlüğü değil, kültürel kimliğin görünürlüğü olan Müslümanlığı bir üst kimlik olarak kabullenilmesidir. Erdoğan’ın son mesajı da bunu göstermiştir. 

Son iki haftadır en çok konuştuğumuz konulardan birisi yeni bir çözüm sürecinin başlayıp başlamadığı yönünde. 

Bahçeli bile 7 Haziran 2015’te yapılan seçim sonuçları sonrası siyaseten yok saydığı Kürt siyasi hareketinin önde gelen isimleri ile tokalaşmasını, Cumhurbaşkanının yaptığı çağrıya uygun bir adım olduğunu açıkladı.  

Diğer yandan Devlet’in, Öcalan’la olan temasını mahkumdan, müzakereciliğe yükseltilip yükseltilmediğini ise henüz bilmiyoruz. 

Bunu bilen var, o da Devlet ve Erdoğan. 

Bütün bu adımların ne anlama geldiğini bir önceki yazıda ifade etmeye çalıştım. 

Ve meseleyi Erdoğan’ın yeniden seçilmek için Yeni Anayasa talebine indirgemenin siyasi bir hata olacağını, olmakta olanın daha arka planda Devlet aklı ile yapıldığını düşünüyorum. 

Ve burada da devlet için öncelik, kendi ideoloji varlığı ve sürekliliği. 

Ortadoğu’da yaşanan gelişmeler ve olası sınır değişiklerine karşı hazırlık olan bütün bu hamleler, Cumhur İttifakı partileri üzerinden iç cepheyi tahkim olarak yürütülüyor. 

Burada muhalefeti ilgilendirmesi gereken konu, devletin demokratikliği ve var olan yönetim isteminin demokratik olup olmamasıdır. 

Var olan sistem ile iç cephenin tahkimi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ifadesi ile muhalefetin “Yerli ve Milli” hale gelmesidir. 

Oysa bugün Türkiye’nin en büyük sorunu dış tehdit değil, ekonomik alanda yaşanan ağır tahribat ışığında; mülteciler, yargı başta olmak üzere kurumların çöküşü, toplumun devlet ve siyaset olan güvensizliğidir. 

Ve bu sorunların büyük kısmının nedeni var olan yönetim sistemi kadar, bu yönetim meşruiyetini aldığı otoriter zihniyettir.  

Bir adım geriye çekilip şu soruyu soralım; gerçekten mevcut siyasi iklimde, Türk Tipi Alaturka Başkanlık Sistemi içinde, çözümü demokrasiden geçen Kürt sorununu çözmek mümkün mü? 

Adına çözüm süreci demeden, Yeni Anayasa üzerinde böyle süreç yürütülebilir mi? 

Belki bu soruyla birlikte başlatılmak istenen yeni dönemde hedefin ne olduğunu soralım. 

HEDEF KÜRT SORUNUNU ÇÖZMEK DEĞİL PKK/YPG SİLAH BIRAKTIRMAK 

Hedef Kürt sorununun çözülmesi midir?

Yoksa;

Kuzey Irak ve Kuzey Suriye’deki PKK ve özerk yönetimlerin silahsızlandırılması mıdır?

Erdoğan’ın yakın zamanda Türkiye’de Kürt sorunu yoktur dediğini, Bahçeli’nin Türkiye’de terör bitmiştir açıklamalarını düşündüğümüzde; hedefin Kürt sorununun çözümü olmadığını biliyoruz. Bu açıdan hedef, PKK/YPG’nın Irak ve Suriye’de silahsızlandırılmasıdır. Ama bu, iktidarın izlediği yanlış dış politika nedeniyle tek başına Türkiye’nin isteğiyle olmayacağı açık. 

Adı ne olursa olsun karşımızda yeni bir açılım vs. yok. Var olan devletin toplumu ve siyaseti dışlayarak kendini tahkim etme arayışından başka bir şey değil.

Bir kez daha hatırlayalım, Kürt sorunu, Kürtlerin, Kürt kimlikleriyle kamusal alanda, devlet ve hukuk karşısında farklı ve eşit olmasının içselleştirilmesidir Kürt sorununun çözülmesi. Yani çözümü demokratik bir siyasi iklimden geçen Kürt sorununu, var olan siyasi rejimde, mevcut siyasal sistemle çözme imkanı olabilir mi?

Olmayacağı açık. 

Hemen bu noktada Erdoğan’ın dün Kaymakamlık Kursu Kura Töreni'nde yaptığı konuşmada ifade ettiği; “Sırf inancını özgürce yaşamak istediği için, sırf anasının dilini konuştuğu için milyonlarca vatandaşımız ötekileştirildi” sözlerini hatırlatabilirsiniz. 

Ama bunun Kürtlerin sorun olarak ifade ettiği anadil hakkını kamusal alanda kullanma, anadiliyle eğitim alma bağlamında söylenmediği de açıktır. 

Çünkü Devlet/iktidar bloğu için Kürt, kamusal alanda üst kimlik olarak etnik kimlik olarak Kürtlük üzerinden siyasal görünürlüğü değil, kültürel kimliğin görünürlüğü olan Müslümanlığı bir üst kimlik olarak kabullenilmesidir. 

İktidarın bunu sağlama aracı ise yakın geçmişte kayyumlar üzerinden hayata geçirdiği “hizmet” siyaseti ve bakanlık üzerinden hayata geçirdiği yeni toplu yapılar üzerinden homojenize etmektir. 

Erdoğan’ın üstteki söylemi de bu bakışın bir yansımasıdır. Ama nedense bu sözden bile çıkarımlar yapıldığını düşününce insan şaşırmadan edemiyor. 

Ve unutulmaması gereken şu ki, ne demokrasisiz, ne Kürtsüz, ne de siyasetsiz Kürt sorunun çözülmeyecektir. 

Önceki yazıdada ifade ettim, bu iklimde siyaseten en önemli sorumluluk ana muhalefet partisi CHP’ye ve son süreçte yeniden siyasi özne olma imkanı yakalayan Kürt siyasi hareketin düşmektedir. 

Sadece bu iki partiye değil toplumsal muhalefete de sorumluluk düşecektir. 

Devlet dış tehdit algısı üzerinden iç cephenin tahkim etme arzusu içerde muhalefeti ikna edilmesine yol açarsa, devletin siyaset üzerindeki egemenliği daha çok güçlü hale gelecektir. 

CHP’ye bu süreçte topluma bütün bu olanların ne anlama geldiğini anlatmak ve başka bir siyaset sunma; Kürt siyasi hareketi de sahip olduğu siyasi enerjiyi bu sistemin değişmesi için kullanmasıdır. 

Aksi, tüm muhalefetin kaybı olur.

  • Yeni süreçle ilgili CHP’nin sözü var mı? Yeni süreçle ilgili CHP’nin sözü var mı?
Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?
Kürt AçılımıPKKYPGÇözüm Süreci

Yorum Yazın

yazı altı ebülten
Murat Aksoy
Murat Aksoy

Bizi Takip Edin
Facebook
X (Twitter)
Instagram
Linkedin
Mastodon
Bluesky
Köşe Yazarları
Armağan Öztürk
Armağan Öztürk Terörist İsrail Türkiye’ye saldırabilir mi?
Murat Paker
Murat Paker CHP üzerinden narsisizm, haset ve politik liderlik
Başak Yağmur Eray
Başak Yağmur Eray Biz ne yaşıyoruz, biz ne yapıyoruz?
Kübra Evliyaoğlu
Kübra Evliyaoğlu Gösteri toplumu: Yaşamı geri alabilir miyiz?
Hakan Tahmaz
Hakan Tahmaz CHP’nin direniş maratonu ve Türkiye’nin yol ayrımı
Erol Katırcıoğlu
Erol Katırcıoğlu Parti değiştiren başkan, başkanlığı da bırakmalıdır!
Murat Aksoy
Murat Aksoy CHP yönetiminin hiç mi suçu yok?
Hasan Çetin
Hasan Çetin Bunsen Komite Raporu: David Koridoru ve Suriye’de Adem-i Merkeziyet
Sema Erder
Sema Erder Yolsuzluktan isyana: Devlet-Toplum ilişkilerinde meşruiyetin sorgulanması*
Eser Karakaş
Eser Karakaş Voleybol, basketbol, futbol, Ali Koç, liyakat, rekabet
Korhan Gümüş
Korhan Gümüş 6-7 Eylül Sergisi’ne yapılan saldırı kendisini nasıl deşifre etti?
Akın Özçer
Akın Özçer Yanlışta ısrar
Yüksel Işık
Yüksel Işık 12 Eylül’ü yenersek, geleceği kazanırız
Murat Kartalkaya
Murat Kartalkaya Beleş darının güvercini çok olur!
Çağhan Uyar
Çağhan Uyar Kemal Bey’e açık mektup
instagram gel gel
Yeni Arayış
KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı