MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat

32 yılda değişen hiçbir şey yok

ANA SAYFAEKONOMİ32 yılda değişen hiçbir şey yok
32 yılda değişen hiçbir şey yok

32 yılda değişen hiçbir şey yok

28 Haziran, 2024, Cuma 04:40
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Yeni Arayış
Yeni Arayış
yazı içi reklam
Mahfi Eğilmez, Türkiye’de enflasyonla mücadelede uygulanan tartışmalı yöntemleri ve siyasal kararların ekonomik istikrar üzerindeki etkisini ele alıyor.1991 yılında bendeniz Hazine’de (o zamanlar Başbakanlığa bağlı bir müsteşarlıktı) müsteşar yardımcısıydım. Türkiye, bugünkü gibi ekonomik sorunlarla boğuşuyordu. Büyüme yüzde 1 (bugün yüzde 5,7), enflasyon yüzde 65 (bugün yüzde 75), bütçe açığı yüzde 5 (bu yıl yüzde 6 dolayında bekleniyor), işsizlik oranı yüzde 8,2 (bugün yüzde 8,5), dış borç toplamı 54 milyar dolardı (bugün 500 milyar dolar.) Cari açık yoktu (bugün yüzde 2,8.) Şimdi karşılaştırdığımda 1991 yılının koşullarının büyüme dışında bugünkünden çok daha iyi olduğunu görebiliyorum. Ekonomi dışı alanlarda ise bugünkü durumumuzla karşılaştırılamayacak kadar iyi durumdaydık. Ama ben o zamanki durumu da beğenmiyor, Türkiye’nin çok daha iyi göstergelere sahip olmaya layık olduğunu düşünüyordum. Sonunda Türkiye İçin Bir Ekonomik İstikrar Programı Önerisi adı altında bir rapor hazırlayıp zamanın Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Ekrem Pakdemirli’ye sundum.Aşağıda bu raporun sonuç bölümü yer alıyor. Okuduğunuzda otuz yıldan uzun sürede ekonomide hiçbir şeyin değişmediğini, hatta daha da bozulduğunu ve yazılanların bugün de geçerli olduğunu göreceksiniz. Raporun sonuç bölümü şöyle:
Türkiye'de gerek kurumsal düzenlemelerin ve gerekse ekonomi politikasının siyasal kararlılık olmaksızın yürütülemeyeceğini ortaya koymaktadır. Vardığımız en acı sonuç budur.
"Yeni klasik iktisatçıların ortaya koyduğu çok önemli bir gerçek vardır; enflasyon sorunu, para ve maliye politikaları aracılığıyla geçici ayarlamalar yapmakla çözümlenemez. Siyasal iktidarın, devlet giderlerini karşılama şekli, kamuoyunun siyasal iktidara güven duyacağı tarzda değiştirilmek zorundadır. Bir başka deyişle ekonomik istikrar politikasının başarısı siyasal iktidarın kredibilitesiyle yakından ilgilidir. Her şeyden önce kamuoyu, kamu kesimi finansman açıklarının para basarak karşılanmadığını, Merkez Bankasının siyasal iktidardan bağımsız olduğunu görmelidir. İkinci önemli konu, alınan önlemlerin devamlılığının sağlanmasıyla, ya da daha açık bir ifadeyle bu tür sorunların ileride yeniden ortaya çıkmayacağına olan inancın yerleştirilmesiyle ilgilidir. Bunun da yolu bütçe açıklarının düşürülmesindeki devamlılıktan geçmektedir.Türkiye’nin 1980’ler boyunca gerçekleştirdiği yapısal değişimlere karşın 1994 yılı başında tekrar aynı noktaya gelmesinin nedenleri ekonomik olmaktan çok siyasal nedenlerdir. 1993 yılı boyunca, Hazinenin Merkez Bankasından kullandığı kısa vadeli avansın yüzde 130’dan fazla artmış olmasının, iktidara gelirken en çok bu noktayı eleştirmiş bulunan bir liderin dönemine denk gelmesi, sorunun siyasal bir sorun olduğunun en önemli göstergesi olarak kabul edilebilir.Yaptığımız bütün açıklama ve değerlendirmeler, Türkiye'de gerek kurumsal düzenlemelerin ve gerekse ekonomi politikasının siyasal kararlılık olmaksızın yürütülemeyeceğini ortaya koymaktadır. Vardığımız en acı sonuç budur. Genelde, bu konulardan bazıları tümüyle teknik çalışmalarla ve son noktaya kadar siyasal iktidarın bilgisine gerek göstermeksizin çözülebilecek konular olduğu halde, Türkiye'de, başlangıçtan itibaren siyasal karara gereksinim gösterir bir şekle dönüşmüştür. Çünkü teknik konuların çoğu siyaset malzemesi haline getirilmiş, uzlaşma zeminleri yok edilmiştir. O nedenle, Türkiye'nin siyasal kadrolarının işi, gelişmiş ülkelerin siyasal kadrolarından çok daha zordur. Zira o siyasal kadrolar, kendi siyaset yetkilerini kısıtlayacak önlemleri kendileri almak; yasama organını, hükümete hesap vermekten çıkarıp tam tersine hesap soran bir organ konumuna getirmek zorundadırlar."Not: Aynı raporu, bu kez Hazine Müsteşarı iken, bazı ilâve ve değişikliklerle 1997 yılında zamanın Başbakanına da verdim.
Bu yazı, yazarın izni ile www.mahfiegilmez.com’dan alınmıştır.
Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?

Yorum Yazın

yazı altı ebülten
Yeni Arayış
    Yeni Arayış

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    X (Twitter)
    Instagram
    Linkedin
    Mastodon
    Bluesky
    Köşe Yazarları
    Armağan Öztürk
    Armağan Öztürk Terörist İsrail Türkiye’ye saldırabilir mi?
    Murat Paker
    Murat Paker CHP üzerinden narsisizm, haset ve politik liderlik
    Başak Yağmur Eray
    Başak Yağmur Eray Biz ne yaşıyoruz, biz ne yapıyoruz?
    Kübra Evliyaoğlu
    Kübra Evliyaoğlu Gösteri toplumu: Yaşamı geri alabilir miyiz?
    Hakan Tahmaz
    Hakan Tahmaz CHP’nin direniş maratonu ve Türkiye’nin yol ayrımı
    Erol Katırcıoğlu
    Erol Katırcıoğlu Parti değiştiren başkan, başkanlığı da bırakmalıdır!
    Murat Aksoy
    Murat Aksoy CHP yönetiminin hiç mi suçu yok?
    Hasan Çetin
    Hasan Çetin Bunsen Komite Raporu: David Koridoru ve Suriye’de Adem-i Merkeziyet
    Sema Erder
    Sema Erder Yolsuzluktan isyana: Devlet-Toplum ilişkilerinde meşruiyetin sorgulanması*
    Eser Karakaş
    Eser Karakaş Voleybol, basketbol, futbol, Ali Koç, liyakat, rekabet
    Korhan Gümüş
    Korhan Gümüş 6-7 Eylül Sergisi’ne yapılan saldırı kendisini nasıl deşifre etti?
    Akın Özçer
    Akın Özçer Yanlışta ısrar
    Yüksel Işık
    Yüksel Işık 12 Eylül’ü yenersek, geleceği kazanırız
    Murat Kartalkaya
    Murat Kartalkaya Beleş darının güvercini çok olur!
    Çağhan Uyar
    Çağhan Uyar Kemal Bey’e açık mektup
    instagram gel gel
    Yeni Arayış
    KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

    Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı