MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat

30 yıl sonra Erdoğan’dan İmamoğlu’na

ANA SAYFASİYASET30 yıl sonra Erdoğan’dan İmamoğlu’na
30 yıl sonra Erdoğan’dan İmamoğlu’na

Dönemin yargısının verdiği kararı manşetlerinde Erdoğan için,  “muhtar bile olamaz” diye içten içe kutlayanlar da, bu kararı veren yargı mensupları da artık yok. Haklarında siyasi yasak karar verdikleri Erdoğan, başbakan da oldu, cumhurbaşkanı da. 30 yıl sonra bu kez yine devlet/iktidarın gücünü arkasını aldığını düşenler İmamoğlu için benzer karar vermek ve onu siyaseten yasaklı hale getirip, sahneden silmek istiyorlarlar.

01 Şubat, 2025, Cumartesi 10:32
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Murat Aksoy
Murat Aksoy
yazı içi reklam

30 yıl sonra, “nesne”leri değişse de siyasallaşan hukuk, “özne” olarak devredeydi. Geçmişte Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı yargılayan ve siyasetin dışına atmak isteyen sistem, bugün İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na aynı şeyi yapmaya çalışıyordu.

Dün Çağlayan’daki Adalet Sarayı’nın hem içinde hem de dışında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında açılan soruşturmalara vereceği ifadeler yüzünden büyük bir kalabalık vardı. Adliyenin içi de, önü de doluydu. İçinde avukatlar, parti yöneticileri, belediye başkanları; dışarda ise ilçe yöneticileri, partililer ile partili olmayan binler vardı.

Ve herkes ifade sonrasını merak ediyordu. Sonuçta İmamoğlu’nun ifade verdiği soruşturmalar, jet hızı ile açılmış hukuki temeli olsa da siyasi saiklerle açılmıştı.

Gerek adliye içinde gerekse dışında yaptığım gözlemlerle ilgili olarak aklımdan geçenleri dün, T24’den Murat Sabuncu köşesinde gayet güzel anlattığı yazdı. Otobüs başkaydı, üstündekiler başkaydı, ifade veren aktörler başkaydı, sloganlar, şarkılar başkaydı ama ortak bir şey vardı; hukukun işleyişi.

Özetle geride kalan 30 yılda, 28 Şubat’tan bugüne neredeyse hiçbir şey değişmemişti

Sonuçta “sistem” kendine rakip gördüğü siyasi aktörü, hukuki siyasallaştırarak tasfiye etmeye çalışıyordu.

30 yıl sonra, “nesne”leri değişse de siyasallaşan hukuk, “özne” olarak devredeydi. Geçmişte Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı yargılayan ve siyasetin dışına atmak isteyen sistem, bugün İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na aynı şeyi yapmaya çalışıyordu.

Aktörler değişmiş ama sistem ve hedefi değişmemişti.

Peki nasıl oluyor da aradan geçen 30 yılda sistem, hiç değişmiyordu?

Sonuçta dönemler farklı, siyaseten tasfiye edilmek istenenlerin kültürel kimliği, siyasal anlayışı, siyasi partileri birbirinden bu kadar farklı iken nasıl oluyor da yargıda işleyen sistem aynı kalabiliyordu?

Bunun tek bir açıklaması var; devlet, her zaman olduğu gibi kendine sahip çıkması.

Bu aşamada devleti, kimlerin yönettiğinin bir anlamı yoktu. Devlet kendi ideolojik özünü korudukça, kendini dokunulmaz kıldıkça, toplumla olan mesafesi korundukça iktidar olanların kültürel kimliğinin, siyasal görüşlerinin, sağcı ya da solcu olmalarının bir önemi yoktu. Sonuçta siyasetin sınırlarını yani toplumun hareket alanını çizen devletti.

Bu 28 Şubat döneminde de aynı idi, şimdi de aynı.

Toplumsal muhalefetin rakibi dönemler değişse de, toplumu, toplumsal talepleri, toplumsal farklılıkları yok sayan, onları homojenize etmeye çalışan zihniyetin kendisidir. Erdoğan gibi bir muhafazakârı da, İmamoğlu gibi bir sosyal demokratı da, okuduğu şiirden, siyaseten söylediği sözlerden dolayı tasfiye etmek isteyen siyaseten görünmez olan öznenin kendisidir.

***

28 Şubat döneminde laikçi anlayışla, devletin iki yasaklı çocuğundan biri olan muhafazakâr siyaset ve onun siyasi temsilcileri siyaseten tasfiye edilmek istendi.

Refah Partisi kapatıldı. Onun yerine kurulan Fazilet Partisi kapatıldı. Ve o dönem RP’den İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen Erdoğan, okuduğu şiir yüzünden siyasi yasaklı hale getirildi.

30 yıl sonra, 30 önce devletin yasaklı çocuğu olan siyasi hareket devlete eklemlendiği ölçüde kendini muktedir sayarak, kendisine alternatif olan siyasi ismi İmamoğlu’nun siyaseten yasaklamaya çalışıyor.

Bu açıdan muhalefetin de, toplumun da rakibi, esas olarak AKP’ye oy vermiş seçmenler değil, devlete eklemlenerek iktidar olanlar ve bizatihi toplumu, toplumsal çoğulcuğu siyasetin dışında bırakan zihniyetin kendisidir.

Toplumsal muhalefetin rakibi dönemler değişse de, toplumu, toplumsal talepleri, toplumsal farklılıkları yok sayan, onları homojenize etmeye çalışan zihniyetin kendisidir. Erdoğan gibi bir muhafazakârı da, İmamoğlu gibi bir sosyal demokratı da, okuduğu şiirden, siyaseten söylediği sözlerden dolayı tasfiye etmek isteyen siyaseten görünmez olan öznenin kendisidir.

Dönemin yargısının verdiği kararı manşetlerinde Erdoğan için,  “muhtar bile olamaz” diye içten içe kutlayanlar da, bu kararı veren yargı mensupları da artık yok. Haklarında siyasi yasak karar verdikleri Erdoğan, başbakan da oldu, cumhurbaşkanı da.

30 yıl sonra bu kez yine devlet/iktidarın gücünü arkasını aldığını düşenler İmamoğlu için benzer karar vermek ve onu siyaseten yasaklı hale getirip, sahneden silmek istiyorlarlar.

Sadece 30 yıl önceki pratiklere baksalar verdikleri kararının da kendilerinin de kısa süre sonra yok hükmünde olduklarını görecekler.

Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?
Ekrem İmamoğluRecep Tayyip Erdoğan

Yorum Yazın

yazı altı ebülten
Murat Aksoy
Murat Aksoy

Bizi Takip Edin
Facebook
X (Twitter)
Instagram
Linkedin
Mastodon
Bluesky
Köşe Yazarları
Gönen Orhan
Gönen Orhan Su krizi, belediyeler ve otonom çözüm
Erdem Bağcı
Erdem Bağcı FED kararları ve resesyon beklentisi
Murat Aksoy
Murat Aksoy Ekonomi kötü, geçinemiyorum diyor Cumhur İttifakı’na oy veriyor…
Ali Kılıç
Ali Kılıç Kadın, yaşam, özgürlük: Mahsa’nın yankısı
Burcu Ağca Karakaya
Burcu Ağca Karakaya Ergenlikte mantık nereye gider?  
Armağan Öztürk
Armağan Öztürk Terörist İsrail Türkiye’ye saldırabilir mi?
Murat Paker
Murat Paker CHP üzerinden narsisizm, haset ve politik liderlik
Başak Yağmur Eray
Başak Yağmur Eray Biz ne yaşıyoruz, biz ne yapıyoruz?
Kübra Evliyaoğlu
Kübra Evliyaoğlu Gösteri toplumu: Yaşamı geri alabilir miyiz?
Hakan Tahmaz
Hakan Tahmaz CHP’nin direniş maratonu ve Türkiye’nin yol ayrımı
Erol Katırcıoğlu
Erol Katırcıoğlu Parti değiştiren başkan, başkanlığı da bırakmalıdır!
Hasan Çetin
Hasan Çetin Bunsen Komite Raporu: David Koridoru ve Suriye’de Adem-i Merkeziyet
instagram gel gel
Yeni Arayış
KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı