© Yeni Arayış

Yükseköğretimde kariyer odaklı ve beceri temelli eğitim

World Economic Forum’un 2023 tarihli Future of Jobs (Geleceğin Meslekleri) raporuna göre, 2027’ye kadar iş dünyasında en çok talep görecek beceriler arasında analitik düşünme, yaratıcılık, liderlik, teknolojik yeterlik ve yapay zekâ okuryazarlığı ön plana çıkmaktadır.

Yükseköğretimde kariyer odaklı ve beceri temelli eğitim anlayışı artık tercihe bağlı bir yaklaşım değil, bir zorunluluk haline gelmiştir. Bu yeni paradigma, yalnızca öğretmenlik değil; mühendislik, sağlık, bilişim gibi tüm alanlarda eğitim-iş dünyası arasında daha geçirgen, daha dinamik bir ilişki kurulmasını gerekli kılmaktadır.

Son yıllarda yükseköğretim sistemleri yalnızca akademik bilgi üretimini değil, mezunların iş gücü piyasasında rekabet edebilecek becerilerle donatılmasını da öncelik haline getirmiştir. Günümüz öğrencileri üniversite deneyiminden sadece teorik kazanımlar değil, doğrudan işe geçişi kolaylaştıracak teknik, dijital ve sosyal yetkinlikler beklemektedir. Bu dönüşüm, üniversitelerin müfredatlarını yeniden yapılandırmaya, sektörle daha sıkı işbirlikleri kurmaya ve uygulamalı eğitimi kurumsal bir öncelik haline getirmeye zorlamaktadır. Artık yalnızca bilgi veren değil, beceri kazandıran yükseköğretim modelleri konuşulmaktadır.

Beceri Temelli Eğitimin Yükselişi

World Economic Forum’un 2023 tarihli Future of Jobs (Geleceğin Meslekleri) raporuna göre, 2027’ye kadar iş dünyasında en çok talep görecek beceriler arasında analitik düşünme, yaratıcılık, liderlik, teknolojik yeterlik ve yapay zekâ okuryazarlığı ön plana çıkmaktadır. Bu öngörüler doğrultusunda, üniversiteler yalnızca kuramsal bilgiye dayalı programların artık yeterli olmadığını kabul ederek müfredatlarını yeniden yapılandırmakta; laboratuvar uygulamaları, disiplinler arası projeler, vaka analizleri ve dijital simülasyonlar gibi uygulamalı öğrenme yöntemlerini programlarının merkezine almaktadır. Bu eğilim, yalnızca yükseköğretimle sınırlı kalmayıp, ortaöğretim ve ilköğretim düzeylerine de kademeli olarak yansıyacaktır. Öğrencilere erken yaşta kazandırılan her beceri, onların yaşam boyu öğrenme süreçlerini ve hayat başarısını doğrudan etkileme potansiyeline sahiptir.

Staj ve İşbirlikleri

Türkiye’de 2021 yılında yayımlanan “Yükseköğretimde Uygulamalı Eğitimler Çerçeve Yönetmeliği” ile mühendislik, sağlık, eğitim bilimleri gibi alanlarda uygulamalı eğitimlerin çerçevesi belirlenmiştir. Bu yönetmelik, işletmelerle yapılan işbirliklerini teşvik etmekte; öğrencilerin gerçek çalışma ortamlarında deneyim kazanmasını amaçlamaktadır. Ancak, bu uygulamaların yaygınlık ve nitelik açısından üniversiteler arasında oldukça farklılık gösterdiği gözlemlenmektedir. Kurumsal kapasite, sektör bağlantıları ve akademik kadroların uygulamaya verdiği önem, bu farkı belirleyen başlıca unsurlar arasında yer almaktadır.

Türkiye’de Öğretmen Yetiştirme ve Uygulamalı Eğitim

Türkiye’de eğitim fakültelerinden her yıl yaklaşık 45.000–50.000 öğretmen adayımezun olmaktadır. Geçmişte fen-edebiyat fakültelerinden mezun olan adaylar pedagojik formasyon alarak öğretmen olabiliyordu, ancak 2020 itibarıyla bu sistem sınırlandırılmış ve formasyon, tezsiz yüksek lisans düzeyinde uygulanmaya başlanmıştır.

Bu mezun yoğunluğuna karşın, Millî Eğitim Bakanlığı’nın yıllık öğretmen atama kontenjanları oldukça sınırlıdır. Örneğin, 2025 yılında, 15 bin sözleşmeli öğretmen ataması gerçekleştirilmiştir. Bu durum binlerce mezunun uzun süre beklemesine ya da farklı alanlara yönelmesine neden olmaktadır.

Daha önemlisi ise, öğretmen adaylarının üniversite sürecindeki uygulamalı eğitimlerin niteliğidir. Yapılan araştırmalara göre adayların %53’ü öğretmenlik stajı sürecinde yeterli deneyim kazanamadığını ifade etmektedir. Uygulama öğretmenlerinin rehberlik eksikliği, staj süresinin kısa oluşu ve adaylara sınıf içinde aktif sorumluluk verilmemesi gibi nedenler bu memnuniyetsizliğin başlıca kaynaklarıdır. Türkiye’deki öğretmen yetiştirme modeli, stajı genellikle son sınıfa sıkıştırmakta ve adayın gelişim sürecini bütünsel olarak izlememektedir.

Öğretmenlikte Uygulamalı Eğitimi Öne Çıkan Ülkeler

● Finlandiya: Öğretmen eğitimi yüksek lisans düzeyinde verilir ve araştırma temelli bir yapıya sahiptir. Adaylar, uygulama okullarında uzun süreli ve yapılandırılmış pratik eğitimler alırken, üniversitedeki derslerde pedagojik teori, etik, çocuk gelişimi ve değerlendirme kültürü üzerine derinlemesine çalışırlar. Öğretmenlik prestijli bir meslek olarak görülür ve her yıl sınırlı sayıda, nitelikli aday kabul edilir.

● Singapur: National Institute of Education (NIE) çatısı altında yürütülen öğretmen eğitimi programları, bireysel rehberlik, sınıf içi uygulama, yansıtma günlükleri ve sürekli değerlendirme üzerine kuruludur. Adaylar, eğitimin başından itibaren profesyonel gözlem ve mentörlük desteğiyle gelişim gösterirler.

● Kanada: Eyaletlere göre farklılık göstermekle birlikte, öğretmen adayları bir akademik yıl boyunca farklı okul türlerinde uygulama yapar. Sürekli gözlem, yapılandırılmış geri bildirim, öğretim planlama ve değerlendirme becerileri öğretmenliğin temel bileşenleri olarak ele alınır.

● Avustralya: Queensland ve Victoria gibi eyaletlerde öğretmen adaylarının mezun olabilmeleri için en az 100 saatlik sınıf içi uygulama yapmaları gerekmektedir. Bu uygulama, deneyimli öğretmenler eşliğinde yapılmakta ve performans değerlendirmesiyle bütünleştirilmektedir. 2023 yılı itibari ile öğretmenlik programlarına başvurularda  artış yaşanmaya başlanmıştır. Bu artışlarda burslar, maaş iyileştirmeleri ve kırsal bölgeler için sunulan desteklerin büyük payı vardır.

Mesleki Eğitimde Beceri Temelli Model

● Hindistan Örneği: Delhi Skill and Entrepreneurship University (DSEU), 2025-26 akademik yılı için çalışan profesyonellere yönelik esnek, modüler ve beceri odaklı programlar başlatmıştır. Bu programlar yalnızca teknik yeterlik değil, aynı zamanda girişimcilik, liderlik ve proje yönetimi gibi alanları da kapsamaktadır. Müfredat yılda en az bir kez sektör temsilcileriyle birlikte gözden geçirilmekte ve güncellenmektedir. Bu örnek, akademik yapıların piyasa gerçeklikleriyle nasıl entegre olabileceğine dair önemli bir model sunmaktadır.

● Almanya Örneği: Almanya’nın “Dual Eğitim Sistemi”, dünyada en başarılı mesleki eğitim modellerinden biri olarak kabul edilmektedir. Bu sistemde öğrenciler eğitimlerinin yaklaşık %60’ını işletmelerde pratik yaparak, %40’ını ise meslek okullarında teorik derslerle geçirir. Eğitim süresince öğrenciler gerçek iş süreçlerine dahil edilir, maaş alırlar ve mezun olduklarında işe hazır bireyler haline gelirler. Sanayi odaları, meslek birlikleri ve şirketler müfredatın hazırlanmasında doğrudan yer alır. Bu yapı, işsizlik oranlarının düşük olmasında ve sanayiye nitelikli iş gücü sağlanmasında kritik rol oynamaktadır. Sistem aynı zamanda sürekli güncellenen standartlarla çalışır ve sektörle iç içe yürütülür.

Erişim ve Eşitlik

Beceri temelli eğitim modelleri, yalnızca içerik açısından değil, erişim açısından da adil olmalıdır. OECD’nin son raporları, düşük sosyoekonomik gruplardan gelen öğrencilerin dijital kaynaklara, nitelikli uygulama okullarına ve mentörlü staj olanaklarına erişimde ciddi dezavantaj yaşadığını ortaya koymaktadır.

Bu eşitsizliği azaltmak amacıyla, Türkiye’de bazı üniversiteler hibrit öğretmenlik staj modelleri ve çevrim içi uygulamalı dersler geliştirmeye başlamıştır. Özellikle Anadolu Üniversitesi gibi açıköğretim sistemine dayalı kurumlar, 2025 yılı itibarıyla dijital pazarlama, yazılım geliştirme ve veri analitiği gibi alanlarda sundukları 100'ün üzerinde sertifika programıyla hem istihdama geçişi kolaylaştırmakta hem de eğitime erişimi yaygınlaştırmaktadır. Ancak bu programların niteliği, uygulamalı öğrenme olanakları ve edinilen bilgilerin gerçek beceriye dönüşme düzeyi tartışma konusudur.

Uygulamanın Gücü, Geleceğin Anahtarı

Yükseköğretimde kariyer odaklı ve beceri temelli eğitim anlayışı artık tercihe bağlı bir yaklaşım değil, bir zorunluluk haline gelmiştir. Bu yeni paradigma, yalnızca öğretmenlik değil; mühendislik, sağlık, bilişim gibi tüm alanlarda eğitim-iş dünyası arasında daha geçirgen, daha dinamik bir ilişki kurulmasını gerekli kılmaktadır.

Bu dönüşümün başarılı olabilmesi için:

● Uygulama süreleri artırılmalı,

● Mentör öğretmen sistemleri profesyonelleştirilmeli,

● Üniversite-sektör işbirliği yapısal hale getirilmeli,

● Uluslararası iyi örnekler uygun şekilde adapte edilmelidir.

Bugünün üniversitesi, geleceğin dünyasına hazırlanmak için yalnızca bilgiyi değil; beceriyi, deneyimi ve yaratıcı düşünmeyi de merkeze almalıdır.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER