Türkiye'nin makroekonomik görünümü
EKONOMİSiyasi belirsizlik, yüksek reel faizler ve "zombi" şirket sorununa dikkat çekilmektedir; yatırımcı güveninin halen kırılgan olduğunu belirtilmektedir.
Türkiye ekonomisi 2025 itibarıyla enflasyonu düşürme ve finansal istikrarı yeniden sağlama çabasındadır. Ancak büyüme hedefleri daha mütevazı, yatırım ortamı halen kırılgan ve siyasi faktörler riskleri artırıyor. Yıl sonuna kadar enflasyonun daha da düşebilmesi için mali disiplin, para politikası ve yapısal reformların başarılı bir şekilde birlikte sürdürülmesi kritik önem taşımaktadır. Bu süreçte ihtiyaç duyulan 250-260 milyar dolarlık döviz pozisyonun sağlanması önemli olacaktır.
2025 itibarıyla Türkiye’nin makroekonomik görünümüne dair güncel veriler ışığında bir değerlendirme yapmak gerekirse;
Büyüme ve GSYH
2024 yılı büyüme yaklaşık %3,2 iken; 2025'in ilk çeyreğinde yıllık bazda büyüme %2,0 olarak ölçülmüştür.
Dünya Bankası ve IMF, 2025 büyüme tahminini %3,1 olarak öngörmektedir. BBVA Research'in tahmini daha iyimser; büyüme %3,5 olarak güncellenmiştir.
Reuters anketi ise, yıl geneli için büyümenin %2,8 civarında gerçekleşeceğini öngörmektedir.
Türkiye’nin ekonomik büyüme beklentisi ise %4,0 olduğu dikkate alınırsa, beklenen ekonomik büyümenin altında bir ekonomik büyüme sağlanacağı öngörülebilir.
Enflasyon ve Para Politikası
TÜFE enflasyonu Temmuz 2025 itibarıyla %33,5 seviyesinde seyretmektedir.
Yıl sonu enflasyon hedefi ise %19–29 aralığı iken; 2026’da %20’nin altına, 2027’de ise tek haneli seviyelere gerilemesi hedeflenmektedir.
Reuters anketi enflasyonu 2025 sonunda yaklaşık %30, 2026 sonunda %21 olarak tahmin edilmektedir.
Piyasa katılımcıları temmuz 2025 anketine göre ise, 2025 yıl sonu enflasyon beklentisi: %29,66’a; 12 ay sonrası enflasyon beklentisi: %23,39’a; 24 ay sonrası (2 yıl sonrası) enflasyon beklentisi: %17,08 gerilemiştir. Beklenti dağılımına göre: %50,21 olasılıkla enflasyon %22–24,99 aralığında, ve %18,34 olasılıkla %25–27,99 aralığında olacağı beklenmektedir.
Faiz Oranları ve Makro Politikalar
Temmuz 2025’te faiz %43’e 300 baz puan indirildi; bu indirim, piyasa aktörlerince, ilk faiz indirimi dalgası olarak değerlendirirken; Financial Times, Merkez Bankası, fiyat istikrarına ulaşıncaya dek sıkı para politikasını sürdüreceğini belirtmektedir. Bu durum, bir belirsizliğe işaret etmektedir, bu nedenle, TCMB’nin piyasa iletişimi konusunda daha etkin olması gerekir.
Yapısal Göstergeler ve Reformlar
OECD raporu, Türkiye'nin son on yılda OECD içinde en hızlı büyüyen ekonomilerden biri olduğunu, ancak yapısal zorlukların sürdüğünü vurgulamaktadır. Vergi sistemi ve sosyal yardım reformları önerilmektedir.
Dünya Bankası, enflasyonda istikrarlılık yakalandıkça büyüme, cari denge ve kamu finansmanı gibi alanlarda iyileşme beklemektedir. Fakirlik oranının 2025’te yaklaşık %4,9’a düşeceği tahmin edilmektedir. Siyasi belirsizlik, yüksek reel faizler ve "zombi" şirket sorununa dikkat çekilmektedir; yatırımcı güveninin halen kırılgan olduğunu belirtilmektedir.
Bütçe Verileri
12 aylık kümülatif bütçe açığı (Nis-May dahil): 2.285 milyar TL ( GSYH’nin %-4,90) olarak gerçekleşmiştir. 12 aylık faiz dışı denge: 653,4 milyar TL açık olarak gerçekleştiği dikkate alınırsa faiz yükünün bütçe üzerinde çok ciddi bir yük oluşturduğu gözlenmektedir. Orta Vadeli Program (OVP) 2025’de bütçe açığı / GSYH %3,1 olarak hedeflenmiştir. Bu hedefin yakalanması faizlerin ve dolayısıyla enflasyonun düşüşüne bağlıdır.
Cari İşlemler Dengesi
12 aylık kümülatif cari açık 12,6 milyar USD olarak gerçekleşmiştir. Yıl genelinde cari açığın GSYH’nin yaklaşık %1,2’si civarında seyredeceği tahmin edilmektedir. OVP 2025–2027 Tahminlerine göre, Cari işlemler dengesi: –28,6 milyar USD (2025), devamında –25,6 (2026) ve –22,6 (2027) olacak şekilde kademeli iyileşme planlanmaktadır. Cari açık / GSYH oranı: %-2,0 (2025), %-1,6 (2026), %-1,3 (2027) olacağı tahmin ediliyor.
Dış Borç (Brüt)
Mayıs 2025 itibarıyla, Kısa vadeli dış borç (vadesi 1 yıl veya daha az kalan borç) yaklaşık 170,3 milyar USD ve Vadesine 1 yıl veya daha az kalan toplam borç (kalan vadeye göre): 222,3 milyar USD olarak gerçekleşmiştir.
Mayıs 2025 itibariyle, Özel sektör toplam dış borç stoku: 190,4 milyar USD, bu rakam son beş yılın en yüksek seviyesindedir.
Döviz cinsine göre dağılım (uzun vadeli borçlar için): ABD Doları: %57.9, Euro: %33, Türk Lirası: %2,1 ve Diğer: %7,0.
Kısa vadeli dış borç servisi ve cari açık toplamına bakıldığında, Türkiye’nin önümüzdeki 1 yıl için ihtiyaç duyabileceği döviz 250–260 milyar USD aralığında görünüyor.
Değerlendirme
Türkiye ekonomisi 2025 itibarıyla enflasyonu düşürme ve finansal istikrarı yeniden sağlama çabasındadır. Ancak büyüme hedefleri daha mütevazı, yatırım ortamı halen kırılgan ve siyasi faktörler riskleri artırıyor. Yıl sonuna kadar enflasyonun daha da düşebilmesi için mali disiplin, para politikası ve yapısal reformların başarılı bir şekilde birlikte sürdürülmesi kritik önem taşımaktadır. Bu süreçte ihtiyaç duyulan 250-260 milyar dolarlık döviz pozisyonun sağlanması önemli olacaktır.
İlginizi Çekebilir