© Yeni Arayış

Teslimiyetin inceliği

Teslimiyet, sadece ruhu değil bedeni de dinlendiriyor. Hatta bu noktada beden-ruh bütünlüğünün ne kadar derin bir bağ kurduğunu da fark ediyoruz.

Hayatta bazen tüm gücümüzü ortaya koyar, çabalar, planlar yaparız. Ama yine de işlerin istediğimiz gibi gitmediğini görürüz. İşte bu noktada karşımıza çıkan duygu “teslimiyet”tir. Teslimiyet, çoğu insanın zannettiği gibi vazgeçmek, pes etmek ya da boyun eğmek değildir; aksine, var olanı olduğu haliyle kabul edebilme cesaretidir. Kabul etmekle karıştırılan edilgenlik değil, bilinçli bir bırakma halidir.

Psikolojide kabul ve kararlılık terapilerinde (ACT) teslimiyet, kontrol edemediğimiz alanları bırakmak ve enerjimizi gerçekten etkileyebileceğimiz noktalara yönlendirmek anlamına gelir. Bir başka deyişle, kendi sınırlarımızı tanıyıp o sınırlardan doğan gerçek özgürlüğü yaşayabilmektir. Bu yaklaşım, bireyi edilgen yapmaz; tam tersine, daha bilinçli ve huzurlu bir yaşam kapısı açar.

Edebi bir bakışla, teslimiyet bir nehrin akışına kendini bırakmak gibidir. Yüzmeyi bıraktığında boğulacağını sanırsın ama aslında su seni taşır. Bu duygu, insanın kendi sınırlılığını kabul edip, yaşamın büyüklüğüne saygı duymasıdır. Kendini her şeye karşı savunmada tutmak yerine, bazen “bilmiyorum ama göreceğim” diyebilmektir.

Samimi tarafıyla söylemek gerekirse, teslimiyet bazen “Ben elimden geleni yaptım, şimdi hayatın akışına güveniyorum” diyebilmektir. Bu cümle belki çok basit görünür, ama büyük bir iç huzuru getirir. Çünkü sürekli kontrol etmeye çalışmak, insanı yoran en büyük yüklerden biridir. Her şeyi hesaplamaya çalışan zihnimiz, aslında kendi yorgunluğunu üretir.

Bilimsel araştırmalar da bu hissin faydasını gösteriyor: Kabul ve teslimiyet düzeyi yüksek bireylerde stres hormonu kortizolün daha düşük olduğu, travma sonrası iyileşme sürecinin daha sağlıklı ilerlediği görülüyor. Yani teslimiyet, sadece ruhu değil bedeni de dinlendiriyor. Hatta bu noktada beden-ruh bütünlüğünün ne kadar derin bir bağ kurduğunu da fark ediyoruz.

Ve belki de en güzelini Rainer Maria Rilke söylemişti:

“Sabırlı olun; içinizde çözülmemiş her şeye karşı sabırlı. Soruların kendisini sevin… Belki bir gün, farkında olmadan, cevabın içine yaşamış olursunuz.”

Teslimiyet tam da budur: Soruların içinde sabırla kalmak, hayatın cevabı kendi zamanında getireceğine güvenmek.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER