© Yeni Arayış

TCMB’nin faiz düşürmesi rasyonel mi?

TCMB'nin de belirttiği gibi, gıda ve enerji fiyatları risk oluşturuyor; peki gıda ve enerji fiyatlarını sadece faizleri yükselterek mi?

Merkez Bankası’nın yıl sonu enflasyon hedefi %29’dur. Kalan aylarda, her şey yolunda giderse, ancak %6-7 oranında enflasyon düşüşü gerçekleşebilir. Bu nedenle, kalan beş ayda her ay faiz düşüşü gerçekleşmeli ve yıl sonunda % 29 enflasyon hedefinin biraz üzerinde %32 politika faizi ile 2025 yılının kapatılması rasyonel olacaktır. Nitekim reel faiz verilemeye devam edilecektir.

Türkiye enflasyon verilerine ve büyüme performansına baktığımızda, TCMB’nin faiz indirimi yapmasının bu aşamada rasyonel olmadığı düşünebilir, özellikle de mevcut enflasyonun maliyet enflasyonu değil de talep enflasyonu olduğunu ve gelir dağılımında da adalet olduğunu düşünenler faizlerin yüksek kalmasının daha rasyonel olduğunu düşünebilirler. Ancak durumun böyle olmadığı, hatta tam tersi, enflasyonun asıl nedeni verimsizlik ve üretim girdilerindeki dışa bağımlılık nedeniyle birim başına üretim maliyetlerinin artışıdır. Bu durumda talebin kısılması karşısında firmaların satış düşüşlerine bağlı olarak, üretimi düşmekte ve birim üretim maliyetlerini daha da arttırmaktadır. Doğal olarak, yüksek faiz nedeniyle talep düşüşü bir noktadan sonra firmaları zorlamakta ve iflasa sürüklemektedir.

Nitekim yaklaşık 2 yıldır yüksek faiz politikasıyla sıkı duruş sürdürülmesine rağmen enflasyon yine 2 yıl önceki seviyededir. Mevcut Verilere bakıldığında, Mayıs 2025 itibarıyla TÜİK verilerine göre yıllık TÜFE %35,41 seviyesindedir. TCMB Başkanı, enflasyonda 2025 sonunda %24’e düşüş beklediklerini, ancak bu oranın yıl içi gelişmelere göre %19–29 aralığında değişebileceğini vurgulamıştır. %19 ile %29 bandı çok geniş bir banttır, (%29-%19=%10/%19=%52,63) yaklaşık %53 bir sapma öngörülmektedir. Bu durum, merkez bankası tarafından dezenflasyon seyrindeki belirsizliklerin yüksek olduğu mesajının verildiğini göstermektedir.

Sıkı para politikasının en önemli olumsuz yan etkisi ise, ekonomik büyümenin düşmesidir. Nitekim, 2025 1. çeyreğinde GSYH yıllık %2 oranında büyüme gösterdi; ekonomistlerin beklentisi ise %2,17 idi. Sektörel bazdaözellikle sanayi ve tarım negatif görüntü verdi. Bu durum, yüksek faizin enflasyon üzerinde beklenen etkiyi gösteremediği gibi, üretim ve istihdamı olumsuz etkilediğini ortaya koymaktadır.

Batının ileri – geri bağlantıları güçlü ekonomik yapıları gözetilerek inşa edilen, klasik ekonomi teorileri çerçevesinde Türkiye ekonomisini değerlendiren görüşler, “Faiz İndirimininŞu Aşamada Rasyonel olmadığını düşünebilirler” çünkü, Enflasyon hâlâ çok yüksek: %35’lere ulaşan enflasyonda, uzun vadede % 24 hedefe inene kadar sıkı duruş sürdürülmesi gerektiğini savunabilirler. Ancak Türkiye ekonomisinin yapısal sorunları olan, Bütçe açığı, Tasarruf açığı, Cari açık gibi üçüz açığın bir doğal sonucu olan yüksek dış borç yükünün çevrilmesinin yüksek faiz ortamında mümkün olmadığının bilinmesi ve göz ardı edilmemesi gerekir.

TCMB'nin de belirttiği gibi, gıda ve enerji fiyatları risk oluşturuyor; peki gıda ve enerji fiyatlarını sadece faizleri yükselterek mi? Düşüreceğiz. Tabi ki hayır, yenilenebilir enerji ve gıda üretimini belirli firmaların tekelinden çıkarıp tabana yayarak bu sorunu çözebiliriz.

Sonuç olarak, Enflasyon hâlâ çok yüksek ve yapışkan haldedir,  Mayıs TÜFE: %35,41 ; TCMB’nin 2025 yıl sonu hedefi: %24 tür. Ancak merkez bankası hedefini sihirli kelimelerle %29’a çekmiştir. Bu nedenle, artık merkez bankasının yıl sonu enflasyon hedefi % 29’dur. Nitekim kalan aylarda, her şey yolunda giderse, ancak %6-7 oranında enflasyon düşüşü gerçekleşebilir. Bu nedenle, kalan beş ayda her ay faiz düşüşü gerçekleşmeli ve yıl sonunda %29 enflasyon hedefinin biraz üzerinde %32 politika faizi ile 2025 yılının kapatılması rasyonel olacaktır. Nitekim reel faiz verilemeye devam edilecektir.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER