© Yeni Arayış

Şovmenlik, sahtekarlık ve sapkınlık

Şov zihniyeti ve psikolojisi, insanlar arasında  sevginin, barışın, hukukun, aklın ve özgürlüğün gelişmesini engellemektedir. Ahlak, maneviyat, bilgi, hukuk,  sanat ve edebiyat alanlarında en üstün ve duyarlı varlıklar olduklarını sanan ve dayatan  şov zihniyetli sahtekarların vicdanı,  duygusu, empatisi, ilgisi gelişmemektedir.

 

Günümüzde birçok kişi,   ahlak, bilgi, servet, itibar,  kadın, lüks, güç, merhamet  gibi açılardan  insani ve ahlaki bir üstünlüğe sahip olduğunu göstermek için  sanal alemi kullanmakta, insani yardım faaliyetlerine katkılarından dolayı kendisini insanlığa adanmış bir kahraman olarak kurgulamaktadır. Kişinin kendisini şovmen olarak kurgulaması, kendisinin  sahtekarlığı ve sapkınlığı anlamına gelmektedir. Herkese aynı kalıbların, klişelerin ve kurguların dayatılmasından dolayı sürüleştirilen güruhların aptallaştırılmasından yararlanan şovmenler, dünyanın her yanında insanlığın  yardımına koşan, mazlumlara yardım için büyük riskleri göze alan bir hikaye uydurarak güç, şöhret, şehvet ve servet devşirmenin yollarını aramaktadırlar. Şovmenlik, politiktir. İnsani erdemleri en üst düzeyde taşıdığı ve yaşadığı imajını oluşturmaya çalışan şovmenler, aslında insanların duygularına ve kabullerine  tahakküm etmek isteyen   ihtiraslı güç  avcılarıdırlar.

Dünyanın değişik çatışma bölgelerindeki insanlarına insani yardım  ulaştırmak  için  göze aldıkları büyük riskleri ve  atlattıkları tehlikeleri  büyük bir kişisel kahramanlık hikayesi olarak anlatan ve dayatan şovmenler, aslında kendilerini çok güvensiz hisseden kimselerdir. Hayatları boyunca kendilerinin önemsiz ve değersiz görüldüğünü düşünen şovmenler, kendilerini ahlaklı, merhametli ve insan sever gösterecek faaliyetlere katılırlar ve gösterdikleri sözde insan severlikten dolayı insanların kendilerini önemli görmesini sağlamaya çalışırlar. Yaptığı şeyin önemli ve değerli olduğuna inanan bireylerin, kendilerinin çok üstün insani yardım işleri yaptığını söylemeye ve kendilerini önplana çıkarmaya ihtiyaçları yoktur. Şovmenler, hayali büyüklüklerini görünür kılmaya ve kitleselleştirmeye  çalışırlar. Şovmenin hava ve su gibi ihtiyaç duyduğu şey, başkalarının dikkatini çekmek ve kendilerini önemli ve öncelikli göstermektir.

En insani, ahlaki, bilgili, çekici ve güçlü olarak  kendilerini gören şovmenlere göre kendileri, dünyanın merkezidirler. Şovmenlere göre, bu dünyada kendilerinden daha ilgi çekici ve büyüleyici bir şey yoktur.Dünyadaki herkes onları konuşmalı, dinlemeli, izlemeli ve takdir etmelidir. Şovmenlerin kendilerini dünyanın  merkezine koymaları ve her şeyin onların etrafında döndüğünü sanmaları, onları en büyük sahtekar ve  sapkın haline getirmektedir.

Bir grupla beraber insanlara  yardım etmek için çırpınan  vicdanlı, insaflı, ahlaklı ve   duygulu üstün kişiler olduklarını göstermek ve anlatmak isteyen şovmenler için,  ahlak, sanat, siyaset, insani yardım, din ve medya güç araçlarıdırlar. Kitleleri etkileyen insani yardım faaliyetleriyle kendi PR’larını en iyi yapmaya çalışırlar. Şovmenlerin obsesyon derecesinde bağımlı olduğu şey, manşetler, ekranlar ve mikrofonlardır.

İnsanları etkilemek ve kendileri için özel bir kimlik kurguladığını zanneden şovmenler, başkaları üzerinde tahakküm kurmaya ve kendi egolarını tatmin etmeye açtırlar. Şovmenler, her açıdan diğerlerinden farklı bir varlık olduklarını zannederler ve kendilerini topluma bu şekilde sunarlar. Şovmenler, kendi eksikliklerini, zayıflıklarını ve başarısızlıklarını hep örterler. Onlar, duygusal, düşünsel ve değersel açılardan en naif, kibar, hassas,  bilgili, erdemli,  fedakar ve güçlü insanlar olduklarına dair bir imaj yaratmaya çalışırlar.

Siyasal, medyatik, dini, kültürel, sosyal ve ticari şovmenler, hep olduklarından daha fazlası olduklarını göstermenin peşindedirler. Şovmenlerin sahtekar ve sapkın bir şekilde kendilerini pazarlamaları, onları başkalarını yoldan çıkaran en büyük manipülatörler haline getirmektedir.Şovmenlerin en büyük sahtekarlığı ve sapkınlığı, kendilerinin diğerlerinden  daha iyi olduğu şeklindeki  vehimleridir. Kontrol manyağı olan şovmenler, hep başkalarının kendilerini izlemesinin ve onaylamasının  bağımlısıdırlar.

Şov zihniyeti ve psikolojisi, insanlar arasında  sevginin, barışın, hukukun, aklın ve özgürlüğün gelişmesini engellemektedir. Ahlak, maneviyat, bilgi, hukuk,  sanat ve edebiyat alanlarında en üstün ve duyarlı varlıklar olduklarını sanan ve dayatan  şov zihniyetli sahtekarların vicdanı,  duygusu, empatisi, ilgisi gelişmemektedir.

Şovmenler, şark kurnazlığı yapan ahlak, maneviyat, siyaset, hukuk ve sanat sahtekarlarıdırlar. Şark kurnazlığı yaparak şovmenlik yapan kişiler, insani yardım, barış, hukuk , çevre, doğa ve özgürlük alanlarında insanlığa ilham veren gerçek insani aktivistler olamamaktadırlar. Vicdanlı ve ahlaklı aktivistler, hep modern, demokratik ve özgür toplumlardan çıkmaktadır. İnsani yardımı ve insan sevgisini bir güç aracı olarak istismar eden şark kurnazları, sanal alemdeki ve medyadaki şovlarıyla, insanları ahmaklaştırırken aynı zamanda vicdani açıdan dünyanın çölleşmesine neden olmaktadırlar.

 

 

 

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER