© Yeni Arayış

Şimdi ‘taşıyıcı koalisyonlar’ inşa zamanı

CHP lideri Özel, bütün mitinglerde farklı toplumsal kesimlerin “demokrat”larına sesleniyor, davet ediyor. Bu değerli bir çağrıdır ama yetmez. Bir adım daha atarak bu kesimlerle doğrudan konuşarak, diyalog kurarak onlarla yeni taşıyıcı koalisyonlar kurmalı ve iktidar blokunun mağdur ettiği tüm kesimlerini kapsayan bir büyük koalisyon inşa etmelidir.

19 Mart’ta Ekrem İmamoğlu’nu merkeze alan operasyonun ardından CHP, toplumun farklı kesimleri ile kendiliğinden doğal bir koalisyon inşa etti.

Öğrencilerin başını çektiği toplumsal muhalefet CHP’yi ve lideri Özgür Özel’i 19 Mart’tın tersine 20 Mart’ta toplumu ve farklı toplumsal talepleri dışlayan değil onlarla konuşan, diyalog kuran, taleplerini sahiplenen ve bunların siyasetini benimseyen bir pozisyonu seçti.

Bu siyasetin toplumsallaşması ve toplumun siyasallaşması açısından çok önemli bir adımdır.

İktidar bloku bu dönüşümü kriminalize etmek için CHP’yi sokağa inmekle itham etse de, CHP sokağa inmedi ama sokakla bu anlamda toplumla siyaset yapmaya başladı.

Bu buluşma, aynı zamanda CHP’nin hem kendi seçmeni hem de farklı toplumsal kesimleri ile oy istemek ve oy almak dışında kurduğu ilk sahici ilişki olmuştur.

CHP ve lideri Özel bu siyasallaşmayı sürdürmek için Saraçhane sürecinden sonra her Çarşamba İstanbul’un bir ilçesinde ve her haftasonu da farklı bir ilde mitingler düzenliyor. Bu mitingleri yakından takip etmeye çalışıyorum. İstanbul ilçelerinde mitingler coşkulu geçiyor ama bunlar kadar önemli olan illerde yapılanlar. Özellikle CHP’nin oy oranının göreli olarak düşük olduğu Yozgat ve Konya Mitingleri bu açıdan çok önemlidir.

Bu illerde yapılan mitinglere katılım yüksek. Kuşkusuz bu katılım, CHP’ye siyasi destek anlamına gelmiyor. Bu mitinglere katılım, tıpkı 19 Mart sonrası Saraçhane ve ülkenin farklı illerinde ortaya çıkan toplumsal muhalefet, iktidardan duyulan rahatsızlığın görünür olma halidir.

Toplumun yaşadıklarına itirazıdır. Yoksulluğa, geleceksizliğe, eğitimsizliğe, işsizliğe, adaletsizliğe ve daha pek çok zorluğa itirazı, daha iyi bir gelecek talebidir.

Ve toplum şimdilik bütün bu taleplerini İmamoğlu’nun uğradığını düşündüğü siyasi operasyon üzerinden kamusallaştırmaktadır.

Bu durum aynı zamanda CHP’yi oy oranından bağımsız olarak muhalefetin lideri yaptığı gibi, muhalefetteki partiler arasında da doğal bir koalisyonun yolunu açmıştır.

Bu aşamada bütün mesele CHP’nin doğal olarak ortaya bu koalisyonu nasıl kalıcı hale getireceğidir.

Bunun yollarından birisi doğrudan partilerle değil ama farklı toplumsal kesimlerden STK’lar başta olmak üzere akademisyen, entelektüelleri ile taşıyıcı koalisyonlar kurmasından geçmektedir.

Farklı toplumsal kesimlerle kurulacak bu ilişki esas olarak siyasal bir ortaklıktan çok, demokrasi, özgürlük ve adalet ortak kesininde bir dayanışmadır. Yani herkesin kendi siyasal, kültürel, dinsel ve etnik kimliğini koruyarak ortak bir gelecek için dayanışma kurmasıdır.

İktidar, iktidar olma halini sürdürmeyi bir “siyasi başarı” değil “ontolojik” yani “var olma ya da olmama” hali olarak okuduğu için, muhalefeti siyasal rakip değil siyasi hasım olarak görmekte ve tüm devlet imkan ve kurumlarını bu anlayışa göre seferber etmektedir.

SİYASET SİYASETİ YOK EDERKEN...

Türkiye’de uzunca bir süredir siyasi iktidar, siyasetin alanını daraltmaktadır. Bu açıdan, siyasetin bugün karşı karşıya olduğu sorun, bizatihi siyasiler tarafından yok edilmesi, bir anlamda siyasetin toplumdan alınarak devlet tekeline alınmasıdır.

19 Mart ile birlikte farklı toplumsal kesimler kamusal alanda mobilize olarak daralan bu siyasi alanı genişletme çabasına girmişlerdir. İktidar blokunun sınırının kendisinin çizmeye çalıştığı bu kamusal alanda ortaya çıkan yeni siyasallaşmanın yani mobilazasyonun siyasi taşıyıcısı bugün CHP olsa da; kuracağı taşıyıcı koalisyonlarla bu siyasallaşmanın alanının genişletmek zorundadır.

İktidar bloku siyasi alanın kendi aleyhine genişleme potansiyelini gördüğü için son dönemde yeniden kimlik siyasetini siyasal söyleminin merkezine oturtmuş ve gerçek olmayan korkular üzerinde kendi tabanının konsolide etmeye girişmiştir.

Sahip olduğu görsel ve yazılı “propaganda makinası” ile gerçekdışı pek çok şey üzerinden ürettiği algıyı kendi tabanına gerçekmiş gibi sunmaktadır.

İktidar, iktidar olma halini sürdürmeyi bir “siyasi başarı” değil “ontolojik” yani “var olma ya da olmama” hali olarak okuduğu için, muhalefeti siyasal rakip değil siyasi hasım olarak görmekte ve tüm devlet imkan ve kurumlarını bu anlayışa göre seferber etmektedir.

Muhalefet bu gerçekler üzerinden siyaset üretmek durumundadır. 19 Mart sonrası muhalefet adına güçlü bir siyasal çıkış yakalanmıştır. Bunun sürmesi ve genişlemesi topluma güven vermek açısından ne kadar önemliyse, bu siyasallaşmayı taşıyıcı koalisyonlarla güçlendirmek de o kadar önemlidir.

Siyasetin sivil toplumla buluşması kadar bizatihi sivil alanda var olan farklı sivil toplum kuruluşlarının, aydınların akademisyenlerin birbirleri ile konuşabilmesi sağlanmalıdır.

Siyasal ve toplumsal, sivil alandaki farklılıklar arasında kurulacak karşılıklı eş düzeyli ilişki, siyasal alanı yeniden güçlendirecek, siyasal alanı genişletecek siyasetin farklı toplumsal kesimlerin temsilcileri ile kuracağı “taşıyıcı koalisyonlar”dır. Bu dönemde en çok ihtiyacımız olan taşıyıcı koalisyonların çoğaltılmasıdır.

CHP lideri Özel, bütün mitinglerde farklı toplumsal kesimlerin “demokrat”larına sesleniyor, davet ediyor. Bu değerli bir çağrıdır ama yetmez. Bir adım daha atarak bu kesimlerle doğrudan konuşarak, diyalog kurarak onlarla yeni taşıyıcı koalisyonlar kurmalı ve iktidar blokunun mağdur ettiği tüm kesimlerini kapsayan bir büyük koalisyon inşa etmelidir.

Not: Bu yazı bitmek üzereyken Sırrı abinin ölüm haberi geldi. Ne çok şey var onunla ilgili yazılacak ve söylenecek. Ama ölüm ağırlığı öylesine çöküyor ki insanın üzerine; ölümü değil onun uğruna öldüğü barış ve demokrasi için mücadele etmek daha anlamlı. Çünkü bize vasiyeti sadece budur; barış ve demokrasi.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER