© Yeni Arayış

CHP: Yeni bir hikâye/kimlik zorunluluğu

CHP hızla, 1970’lede Ecevit ("Bu Düzen Değişmelidir"), 1990’larda Erbakan’ın ("Adil Düzen"), 2000’lerde Erdoğan’ın ("Muhafazakâr Demokrat") söylem, hedef ve kimlik inşası ile var olanın kötülüğünü resmetmekle birlikte; kendi farkını hedefini ortaya koyan bir söylem, program ve kadroyla toplum karşısına çıkmalıdır.

Son dönemde CHP üzerine yazdığım yazılarda sıkça partinin temel ihtiyacının, Türkiye’ye yeni bir gelecek hikayesi/vizyonu sunması gerekliliğini ifade etmeye çalışıyorum. Bunun sadece bir ihtiyaç değil, onu aşan bir zorunluluk olduğunu; dahası, bunun bir an önce yapılması gerektiğini de…

Bu ihtiyaç ve aciliyetin temel nedeni, iktidarın iktidar olma hâlini korumak için sahip olduğu tüm kamu gücünü kullanarak Türkiye’nin hiçbir sorunu yokmuş algısını yaratmadaki güç ve becerisidir.

Bugün toplumun bir kısmı, iktidarın ideolojik araçlarıyla sunduğu bu algıya inanmaktadır. Aynı şekilde, Erdoğan’a kişisel, AKP’ye ideolojik bağlılık duyan; “hak” değil “partililik” üzerinden dağıtılan sosyal yardımlar sayesinde kendine sadık bir seçmen kitlesi de yerli yerinde duruyor.

Bu verili durum karşısında CHP’nin tek gücü, ülkenin yaşadığı sorunları yaşayan toplumsal kesimlerdir.

CHP, işte bu toplumsal kesimleri mobilize etmek kadar, kendisine uzak olan kesimleri de ikna ederek oy almak durumundadır.

BAŞKA BİR TÜRKİYE VE SİSTEMDE OLMA GERÇEĞİ

Belki de bu süreçte kabul etmemiz gereken gerçek; başka bir Türkiye’de ve başka bir sistemde olduğumuz gerçeğidir. Bu gerçeğin yeterince farkına varıldığını düşünmüyorum.

Sonuçta AKP, 2015 bahar aylarından bu yana MHP’yle kurduğu ideolojik ortaklığı, 2018’de hayata geçen sistem değişikliğiyle siyasetin alanını kesin biçimde toplumdan devlete taşımıştır.

Bu açıdan mesele sadece sistemin kendisi değildir. Çünkü bu sistem ile iktidar bloku tüm meşruiyetini devletten almakta ve onun sahip olduğu ya da yarattığı rant (devletçilik) ile ayakta durmaktadır.

Mevcut sistem, doğası gereği tüm siyasi partileri kendine benzetmeye, yanına çekmeye ve en temelde de siyasetin alanını iktidar üzerinden daraltmaya çalışmaktadır.

Bu yüzden CHP, sadece ülkede yaşanan sorunlar ve onlara çözüm üretmek değil; var olan sistemin demokratik zemine dönüşümü üzerine de bir alternatif, büyük bir anlatı üretmek durumundadır.

Ne yazık ki bu süreçte geçen her gün, muhalefet değil iktidar lehine işlemektedir.

SEÇİMİ BEKLEMEK İKTİDAR GETİRİR Mİ?

Sosyal medyada zaman zaman “CHP’nin yapabildiği her şeyi yaptığı” yaptığı; hali hazırda AKP’nin de bir programı olmadığı tespiti yapılıyor. Evet AKP’nin uzun süredir bir program ve söylemi yok. Ama bunun basit bir açıklaması var; devlete eklemlenmenin kendisi siyasetsizliği iradi olarak tercih ettiği için. Ve daha önemlisi AKP, iktidar.

Diğer yandan “CHP’nin yapabildiği her şeyi yaptığı” tespiti yeterli olsaydı, kamuoyu araştırmalarında CHP ile AKP arasındaki oy farkının çok daha açık olduğunu görmemiz gerekirdi.

Ne yazık ki böyle bir tablo yok.

Bu yüzden CHP’nın iktidar olması için alması gereken çok yol var.

Bu süreçte CHP’nin en büyük şansı, ahlaki üstünlüğe sahip olmaktan da daha önemlisi, toplumun yüzde 50’den fazlasının iktidarın politika ve uygulamalarından rahatsız olmasıdır.

Kamuoyu araştırmalarının alt kırılımlarında bu sonuçları açıkça görüyoruz.

Ama bu gerçek, CHP’ye tek başına seçim kazandırmaz.

Hele hele “Erdoğan karşıtlığı” üzerine inşa edilecek bir söylem hiç seçim kazandırmaz.

O yüzden CHP hızla, 1970’lerde Ecevit’in (“Bu Düzen Değişmelidir”), 1990’larda Erbakan’ın (“Adil Düzen”), 2000’lerde Erdoğan’ın (“Muhafazakâr Demokrat”) söylem, hedef ve kimlik inşası gibi, var olanın kötülüğünü resmetmekle birlikte kendi farkını ve hedefini ortaya koyan bir söylem, program ve kadroyla toplum karşısına çıkmalıdır.

Hem de zaman kaybetmeden...

 

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER