© Yeni Arayış

Silah bıraktırma devletin, demokratikleşme siyasetin işi

Komisyonun hazırlayacağı demokratikleşme temelli güçlü bir yol haritası, hem sürecin toplumsallaşmasına hem de barışın kalıcı hale gelmesine büyük katkı sunacaktır.

Kamuoyuna yansımıyor olsa da PKK, 11 Temmuz sonrasında gruplar halinde tarafların gözetiminde silah bırakmaya devam ediyor. Bu açıdan süreç kapsamında devlet rolünü büyük ölçüde tamamlamıştır. Bundan sonra sorumluluk siyasettedir. Komisyonun hazırlayacağı demokratikleşme temelli güçlü bir yol haritası, hem sürecin toplumsallaşmasına hem de barışın kalıcı hale gelmesine büyük katkı sunacaktır.

Bir önceki yazıma gelen olumlu dönüşler kadar pek çok da soru geldi.

Gelen sorular daha çok komisyonun benim tanımladığım anlamda ikili işlevinden ikinci olan demokratikleşme konusunda inisiyatif ve gücünün en olacağı noktasına kilitleniyordu.

Yazımda şu soruya cevap aramıştım; komisyondan beklenen yol haritasını “devlet” mi yoksa “siyaset” yani komisyonun kendisi mi belirleyecek?

Komisyonun hazırlayacağı yol haritasından beklenen iki işlev var.

Bunlar; 

* Silah bırakan ve ülkeye dönmek isteyen örgüt üyelerinin hukuki durumları ve toplumsal entegrasyonlarının sağlanmasına ilişkin bir çalışma.

* Bu süreci kolaylaştıracak, hızlandıracak, demokratikleşme sürecine katkı sunacak yasal düzenlemelere ilişkin bir çalışma.

Bu iki işlev birini tamamlayan ama esas olarak siyasetin yani Meclis’in belirleyici olması gereken süreçler.

Sonuç olarak şunu kabul etmek durumundayız; bir dış tehdit olarak PKK’nın tehdit olmaktan çıkarılması “devletin” bir kararı. Ve bu süreçte iki ismin (Bahçeli-Öcalan) ideolojik ortaklığı bunu sağladı.

11 Temmuz’da 30 kişinin sembolik silah bırakmasını, gündeme pek gelmiyor olsa da tarafların bilgisi dahilinde Kuzey Irak’ta gruplar halinde devam ediyor.

Bu açıdan devlet, üstlendiği sorumluluğu büyük ölçüde yerine getirmiş oluyor.

Şimdi sıra siyasette.

Gelinen aşamada siyasetin bu anlamda komisyonun rolüne gelmeden önce şu tespiti hatırlamanın önemi var.

PKK, bir sonuçtur.

Türkiye’de Kürtlerin etnik kimliklerinin kamusal alanda tanınmamasının, anayasal eşitliğin sağlanmasının, siyasi temsilin önünün tıkanmasının, Diyarbakır Cezaevi uygulamaları, beyaz Toroslar, köy boşaltmalar, işkenceler… Tüm bu uygulamalar da PKK’nın bir “sonuç” olarak ortaya çıkmasına yol açan “nedenler”dir.

Bir terör örgütü olarak PKK, Kürt sorununu sadece Türkiye değil dünya gündemine de taşımış ve bu açıdan işlevinin tamamlamıştır.

Şimdi devlet, anti-demokratik uygulamaların sonucu olan PKK’ya silah bıraktırarak dış tehdit olmaktan çıkarıyor.

Bunu kalıcı hale getirecek, yeni PKK’ların ortaya çıkmasına engel olacak şey; PKK’yı ortaya çıkaran anti-demokratik uygulamaların sona ermesidir.

Bunun yolu da demokratikleşmeden geçmektedir.

O yüzden komisyon yani siyaset önemlidir.

Açıkçası bu konuda MHP lideri Bahçeli ile AKP lideri Erdoğan arasında sürecin nihai hedefi konusunda olmasa da süreçte izlenecek yol haritasında farklı yerlerde durdukları açıktır.

Bahçeli için sürecin başarısı, devletin bekası için zorunluluk iken, Erdoğan için bu hedefe ulaşırken iktidarını korumak da önceliklidir.

İşte temel ayrım bu noktada ortaya çıkmaktadır.

Çünkü sürecin nihayete ermesi bu aşamadan itibaren, ülkenin demokratikleşmesi ile doğrudan bağlantılıdır.

Bu konuda CHP başta olmak üzere muhalefetin pozisyonu çok nettir. Ve muhalefetin bu açıdan ortak keseni ülkenin demokratikleştirilmesidir.

Bu noktada en kritik rol Bahçeli dolayısıyla MHP’nin ki olacaktır.

MHP Grup Başkanvekili ve komisyon üyesi Feti Yıldız’ın aylardır verdiği tüm mesajlar, demokratikleşme eksenlidir.

En son Devlet Bahçeli’nin 19 Mart sürecine ilişkin iddianame başta olmak üzere talepleri demokratikleşme eksenlidir.

O yüzden komisyonda siyasetin güçlü biçimde irade ortaya koyması, CHP+DEM Parti’nin MHP’yle kuracakları “demokratikleşme” eksenli taleplerde ortaklaşmasına bağlı olacaktır.

Bize kez daha ifade edelim; kamuoyuna yansımıyor olsa da PKK, 11 Temmuz sonrasında gruplar halinde tarafların gözetiminde silah bırakmaya devam ediyor. Bu açıdan süreç kapsamında devlet rolünü büyük ölçüde tamamlamıştır.

Bundan sonra sorumluluk siyasettedir.

Komisyonun hazırlayacağı demokratikleşme temelli güçlü bir yol haritası, hem sürecin toplumsallaşmasına hem de barışın kalıcı hale gelmesine büyük katkı sunacaktır.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER