OVP 2026–2028: Nereye?
EKONOMİYeni OVP, 2026'nın ekonomik görünüm olarak 2025'ten çok da farklı bir yıl olmayacağının sinyallerini veriyor. Büyümede ılımlı bir patika izlenirken, enflasyonla mücadelenin ve mali disiplinin program döneminin en zorlu başlıkları olmaya devam edeceği anlaşılıyor.
OVP’nin satır araları geçtiğimiz yıl bu zamanlardaki 2026 yılına ilişkin iyimser havanın değişen siyasi konjonktür ve küresel koşullara paralel olarak bozulduğuna işaret ediyor.
Yeni haftaya, gündemin yoğunluğu ve iç siyasi tartışmaların gölgesinde açıklanan 2026–2028 dönemini kapsayan yeni Orta Vadeli Program (OVP) ile başladık. Peki, Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Strateji ve Bütçe Başkanlığı tarafından hazırlanan bu üç yıllık yol haritası, tablolardaki verilerin ötesinde bize nasıl gelecek resmi çiziyor?
2025 Karnesi: Evdeki Hesap Çarşıya Uydu mu?
OVP bir yanıyla hükümetin gelecek üç yıla ilişkin ekonomik programının çerçevesini belirlerken diğer yanıyla da şeffaflık ve hesap verilebilirlik açısından önemli bir belge. Bu bağlamda program döneminde belirlenen hedeflerin gerçekleşmeye ne ölçüde yaklaştığını değerlendirmeye de imkan sağlıyor. Dolayısıyla her yeni OVP, ekonomi yönetiminin önceki dönem performansını değerlendirmek için de iyi bir fırsat sunuyor.
Geçen bu zamanlar açıklanan 2025 yılı için konulan hedefler ile bugün yayınlanan OVP’de yer alan resmi gerçekleşme tahminleri arasındaki fark ekonomi yönetiminin kredibilitesini ölçmek için anlamlı bir gösterge. Bu kapsamda önceki programda yer alan 2025 hedefleri ile yeni programdaki yıl sonu beklentileri karşılaştırdığımızda bakalım ekonomi yönetiminin bir yıllık karnesi bize ne anlatıyor?
Öncelikle temel makroekonomik göstergelere bakacak olursak;
Büyüme: yüzde 4 olarak hedeflenmişken gerçekleşme beklentisi 19 Mart sonrasında ortaya çıkan siyasi iklimin yanı sıra Trump’ın tarife düzenlemeleri ve küresel jeopolitik koşulların etkisiyle yüzde 3,3'e gerilemiş durumda.
İstihdam: 2025 yılında bir önceki yıla göre 600 bin kişilik bir istihdam artışı sağlayarak 33,2 milyonluk istihdam hedefi öngörülmüştü. Ancak, büyüme performansındaki zayıflamaya da bağlı olarak 2025 yılı sonunda istihdamın 32,6 milyon kişi olarak geçen yılla aynı seviyede olması bekleniyor. Dolayısıyla, 2025 yılında yeni istihdam yaratılamamış olduğu gibi işgücüne katılım oranı da yüzde 54,2'den yüzde 53,7'ye gerilemiş olacak.
Cari Açık/GSYH: Burada ise hedeften daha olumlu bir tablo var. %2 olarak öngörülen oran, %1,4'e gerilemiş.
Kaynak: OVP verisinden kendi görselleştirmem
Enflasyon: Uygulanmakta olan dezenflasyon programına rağmen sapmanın en dikkat çekici olduğu gösterge tüketici enflasyonu. OVP verilerine göre 2025 yılı gerçekleşmesinin hedeflenen yüzde 17,5'lik seviye oldukça üzerinde, yüzde 28,5 seviyesinde olması bekleniyor. Ancak, Merkez Bankası enflasyon raporlarıyla Şubat 2024'ten bu yana 2025 yılı için açıklanan enflasyon hedeflerine bakıldığında sıklıkla olarak yukarı yönlü revizyonlar yapılıyor olması dikkat çekici. Bu da ekonomi yönetiminin sıkça yapılan revizyonlara rağmen hedefe ulaşmada zorlandığını gösteriyor. Ya da beklentileri yönetmek adına “aşırı iyimser” hedefler belirlendiğini düşündürüyor. Tabii bu da 2025 yılı karnesindeki kırıklar arasında dikkat çekmekle kalmıyor, Merkez Bankası kredibilitesini de olumsuz yönde etkiliyor.
Kaynak: TCMB ve OVP verilerinden kendi görselleştirmem
Makroekonomik göstergelerdeki sapmaların ve siyasi gelişmelerin etkilerini kamu maliyesi tarafında da görmek mümkün.
Faiz Dışı Giderler/GSYH: Yüzde 20,8'lik program hedefine karşın, beklenen gerçekleşmenin yüzde 20,5 olması yılbaşından bu yana gözlemlenen bütçe ödeneklerine paralel harcama yapma eğilimin korunacağı ve önümüzdeki aylarda kayda değer bir tasarruf olmayacağı izlenimini veriyor.
Faiz Giderleri/GSYH: Hazinenin olası piyasa gelişmelerini dikkate alarak ihtiyat payı koyması nedeniyle faiz harcamaları genellikle bütçe hedeflerine paralel ya da altında gerçekleşir. Ancak 2025 yılında yüzde 3,2 olarak programlanmış olmasına karşın, enflasyonun hedeften sapması ve faiz oranlarının yüksek seyretmesine paralel olarak beklenen gerçekleşmenin yüzde 3,3 olması öngörülüyor. Bu da faiz harcamalarında ihtiyat payının ötesinde bir artış olduğunu düşündürüyor.
Vergi Gelirleri/GSYH: OECD ülkeleriyle kıyaslandığında zaten düşük olan bu oran 2025 yılı %18,1 olarak hedeflenmişti. Ancak OVP’de yıl sonu gerçekleşmesinin daha da düşük kalacağını ve %17,3 olacağını tahmin ediliyor. Düşük büyümeye rağmen enflasyonun öngörülenden yüksek seyir vergi gelirlerine bir miktar katkı sağlasa da özellikle kurumlar vergisindeki düşük performans bütün yıla etki etmiş görünüyor.
Bütçe Açığı/GSYH: Harcama tarafında tasarruf gözlenmemesi ve vergi gelirlerindeki nispeten düşük performansın bir sonucu olarak yüzde 3,1'lik bütçe açığı hedefine karşılık, OVP’de bütçe açığının %3,6 ile hedefin üzerinde gerçekleşmesi bekleniyor.
Kısacası 2025 yılı, büyümenin hedeflenenden daha yavaş kaldığı, enflasyonun ise beklentilerin oldukça üzerine çıktığı bir yıl olarak şekilleniyor. Cari dengedeki olumlu tabloya rağmen bütçe açığının hedefin üzerinde seyretmesi ve gelir performansının beklenenin altında kalması, mali disiplin konusunda zorlu bir yıl geçtiğini gösteriyor.
Genel olarak değerlendirildiğinde, 2025 yılı program / gerçekleşme performansının başarılı olduğunu söylemek zor.
2026 Ufukları Bulutlu: Revizeler ve Yeni Beklentiler
OVP, cari yıla ilişkin gerçekleşme tahminlerini içerse de esas olarak bir gelecek planı sunuyor. Daha önce tahmin ufku uzadıkça OVP hedeflerinin temenni olmanın ötesine geçemediğini yazmıştım. OVP hedeflerindeki sapmaları ele aldığım yazıyı buradan okuyabilirsiniz.
Dolayısıyla OVP’nin önceki dönemlerdeki performansı ve yurtiçi ve küresel koşullar dikkate alındığında OVP’deki 2027 ve 2028 hedeflerinden çok 2026 hedeflerine göz atmak yerinde olacaktır.
Şaşırtıcı olmayan bir şekilde yeni programda, bir önceki OVP’ye kıyasla 2026 hedeflerinde dikkat çekici revizyonlar yapılmış. Yani 2026 yılı artık 2024 yılı Eylülündeki pencereden bakıldığındaki gibi görünmüyor.
Zira bir önceki OVP penceresinden 2025 yılında yüzde 4 büyüyeceğimiz ancak enflasyonu düşürmek için buna katlanmak gerektiği, nitekim 2026 yılında potansiyel büyüme olan yüzde 5'e doğru yöneleceğimiz, enflasyonun da tek haneye ineceği resmedilmişti.
Peki, 2026 için bu yıl çizilen yeni rota, geçen yıl bize sunulan programda yer alan hedeflere göre nasıl bir farklılık gösteriyor?
Büyüme: Daha az büyüyeceğiz. Yüzde 4,5 olarak hedeflenen büyüme, yeni programda yüzde 3,8'e revize edilmiş. Öte yandan yurtiçinde yaşanan ve artması muhtemel siyasi gerginliklere paralel olarak büyümede aşağı yönlü riskler güçlü.
Enflasyon: Geçtiğimiz yıl 2026 için belirlenmiş olan yüzde 9,7'lik tek haneye ulaşma hedefinden oldukça uzaklaşılmış olduğu ortaya çıkıyor. Bu durum rakamlar temenniden hedefe dönüşünce enflasyonda da yüzde 16 olarak güncelleme yapılmış olduğunu düşündürüyor.
Kaynak: TCMB ve OVP verilerinden kendi görselleştirmem
İstihdam: Yeni OVP’de 2026 yılına ilişkin işsizlik oranı bir önceki OVP’ye göre yüzde 9,6'dan yüzde 8,4'e gerilemiş olsa da istihdam seviyesi 34,1 milyonluk kişiden 33,3 milyon kişiye çekilmiş bulunuyor.
Cari Açık/GSYH: 2023 yılından bu yana gözlenen iyileşmenin 2026 yılında da devam edeceği öngörülüyor. Bu bağlamda bir önceki OVP’de yüzde1,6 olarak programlanmış olan cari açık yapılan revizyonla yüzde 1,3'e indirilmiş durumda.
Kamu maliyesi tarafında vaziyet nedir diye bakılacak olursa; 2026 yılı bütçesinin bir önceki OVP’de öngörüldüğü ölçüde sıkılaşma içermediği anlaşılıyor.
Faiz Dışı Giderler/GSYH: Enflasyonla mücadele programı kapsamında mali sıkılaşma beklentisi olsa da faiz dışı giderler bir önceki OVP’de yüzde 20,6 olarak öngörülmüşken bu defa yüzde 22,2'ye revize edilmiş bulunuyor. Bu seviye 2025 yılı gerçekleşme tahmini olan yüzde 20,5'in de kayda değer bir şekilde üstünde. Özellikle personel giderlerindeki 1 puanlık artış dikkat çekiyor.
Faiz Giderleri/GSYH: 2022 yılında faiz giderlerinin GSYH’ye oran yüzde 2,1 olarak gerçekleşmişti. Ancak faiz, kur, altın ve enflasyona duyarlı borcun toplam portföy içindeki payı %80’lere çıktığı için faiz giderleri artıyor; bu da oranın %3,8’e yükseltilmesine yol açıyor. 2026 yılında enflasyon katılığının devam etmesi ve program hedefine ulaşılmaması durumunda bu oranın yüzde 4 sınırını zorladığını görebiliriz.
Vergi Gelirleri/GSYH: Vergi gelirlerindeki tahminin yüzde 18,1'den yüzde 18,9'a yükseltilmiş olması ve 2025 yılı gerçekleşmesinin yüzde 17,4 olarak beklenmesi vergi gelirlerinde GSYH’ye oranla 1,5 puanlık bir artışa işaret ediyor. Ancak büyüme hedefinde aşağı yönlü riskler olduğu dikkate alındığında vergi gelirlerindeki bu performans artışının nasıl hayata geçirileceğini izlemek gerekiyor.
Bütçe Açığı/GSYH: Önceki programda mali sıkılaşmanın devam ederek yüzde 2,8'e düşürülmesi hedeflenen bütçe açığı, yeni OVP’de yüzde 3,7'ye yükseltilmiş. Bu rakam 2025 yılı için öngörülen yüzde 3,6'lık açığın da üzerinde. Büyüme hedefine ilişkin aşağı yönlü risklerin gerçekleşmesi durumunda bütçe açığının öngörülen seviyenin üzerinde olması şaşırtıcı olmayacaktır.
Sonuç: Dezenflasyonun Yükü Yine Para Politikasında
Programın en temel amaçlarından biri, enflasyonun orta vadede tek haneye düşürülerek fiyat istikrarının sağlanması. Ancak 2026 yılı için bütçe harcamalarında bir azalmaya gidilmemiş olması ve yüzde 3,7 gibi yüksek bir bütçe açığının hedeflenmesi, maliye politikasının dezenflasyon sürecine ne kadar destek olacağı konusunda soru işaretleri yaratıyor. Nitekim, 2026 enflasyon hedefinin de geçtiğimiz bir yıllık süre zarfında aşamalı bir şekilde neredeyse iki katına revize edilerek %16'ya çıkarılması, 2026 yılında da para politikası ağırlıklı bir strateji uygulanacağını doğrular nitelikte.
Özetle, yeni OVP, 2026'nın ekonomik görünüm olarak 2025'ten çok da farklı bir yıl olmayacağının sinyallerini veriyor. Büyümede ılımlı bir patika izlenirken, enflasyonla mücadelenin ve mali disiplinin program döneminin en zorlu başlıkları olmaya devam edeceği anlaşılıyor.
İlginizi Çekebilir