© Yeni Arayış

Maneviyat vahşet midir?

İnsanın hayatı, ilişkileri, işleri, fedakarlıkları, bağlılıkları ve  emekleri insanlık ve doğa için olmalıdır.

Hayatını sahteliklere köle olmaya adayan, maneviyattan, ahlaktan, sanattan ve bilimden yoksun köleci bir zihniyet, sahte efendilerini memnun etmek için insanları, canlıları ve doğayı öldürmekten ve feda etmekten çekinmez. Öldürmek, kardeşlik, yakınlık ve iyilik değildir. Öldürmek, düşmanlık, kirlilik ve  kanlılıktır. Maneviyat, kanla oluşmaz.

Kadim zamanlardan beri insan, insanı, hayvanı, canlıları ve doğayı  feda ettiği takdirde daha iyi insan olacağı, insan üstü ve ötesi kurguladığı yanılsamalarını memnun edeceği yanılgısı  içinde olup, kendi kurguladığı yalana hakikat düzeyinde inanabilmektedir. İnsanın, insanı ve doğayı  her ne amaç uğruna olursa olsun feda etmesinde, bir iyilik ve sevgi yoktur. İyilik ve sevgi insanın insanı ve doğayı feda etmemesiyle gerçekleşecek olan güzelliklerdir, iyliklerdir ve doğruluklardır.

Maneviyat, insanın içinden başlayarak dışarıya doğru yayılan ve genişleyen bir tecrübedir. Hayata, doğaya ve canlılara zarar veren ve onları yok eden  bir maneviyat  mümkün değildir. Maneviyat, insanın  insanı, canlıları ve doğaya özel ve  doğal  akrabalar ve kökler görmesiyle mümkündür. Maneviyat, bizi doğaya, canlılara, hayvanlara, insanlara  duygusal, düşsel ve düşünsel olarak bağlayan bir tecrübedir. Vehimlerden başka bir şey olmayan yanılgılarımızı memnun etmek için insanları, hayvanları, kuşları, ağaçları, toprakları feda etmek, maneviyatın, hayatın, bereketin ve bolluğun ortadan kaldırılması demektir. Maneviyat, vahşet değildir. Vahşet, bereketi ortadan kaldırır. Bereketin olması için hayata saygı duyan, hayatı koruyan ve yücelten  sahici bir maneviyata ihtiyaç vardır.

Dünya, insandan ibaret değildir. Dünyanın ve doğanın insan etrafında döndüğünü sanan antroposentrik bakışaçısı, diğer canlıları, hayvanları ve doğayı insanın hakimiyetine sokan ve  insanın onlara istediği gibi  davranma hakkı veren tehlikeli bir bakış açısıdır. İnsan, canlılar ve hayvanlar aleminin ve doğanın bir parçasıdır. İnsan, canlıların ve doğanın efendisi ve hakimi değildir. İnsan, diğer canlılarla birlikte doğa dediğimiz büyük evin bir sakinidir. İnsanın kurguladığı kabuller, kurgular ve kanaatler uğruna, diğer insanları, canlıları ve doğayı ortadan kaldırmasının ve yağmalamasının hiçbir meşru, hukuki, manevi, ahlaki ve  barışçıl temeli ve gerekçesi bulunmamaktadır. Maneviyat adına feda etmek, politiktir. Diğer insanları, canlıları ve hayvanları  yüce  memnuniyetler, rızalar ve bağlılıklar adına feda etmek, aslında insanın kendi hegemonik ihtiraslarını  maneviyat formunda tatmin etme arzusunu ifade etmektedir.

İnsanın insanı, canlıları ve doğayı  aşkın diye kurguladığı  vehimleri uğruna feda etmesinde hiçbir maneviyat unsuru bulunmamaktadır.Maneviyat, insana, canlılara ve doğaya yakın olma tecrübesidir.İnsanı, canlıları ve doğayı feda eden her şey, bizi doğadan, insanlıktan ve canlılar aleminden uzaklaştırmakta, düşmanlaştırmakta ve yabancılaştırmaktadır.Bizi birbirimize yabancılaştıran,  uzaklaştıran ve  düşmanlaştıran her şey,  maneviyat değil, vahşettir.

Tarih boyunca sapkın kültler, kurumlar ve kaynaklar, insanı insana öldürten, canlıları feda eden, doğayı yağmalatan kurallar ve buyruklar ortaya koymuşlardır. Canlıları ve doğayı feda etmenin, hiçbir maneviyat boyutu olmadığı gibi, makul ve meşru tarafıda bulunmamaktadır. Kökleşmiş  kanaatlerimizi ve kabullerimizi değiştirmeden ve onlardan kopmadan  makul ve  meşru ölçüler içinde özgür ve özgün bir maneviyatı yaşamak mümkün değildir. Sahici bir maneviyat için, sahte kabullerimizden vazgeçmeliyiz. Kurban edemeyeceğimiz tek şey,  aklımız, bilincimiz ve ruhumuzdur. Aklını, bilincini ve ruhunu feda edenler, her türlü vahşete kapı açmaktadırlar.Bütün sahte kurgularımızı feda edersek  vahşet yerine hürriyete, hukuka ve barışa dayalı yeni bir hayatın  önünü açmak mümkün olabilir.

İnsanın hayatı, ilişkileri, işleri, fedakarlıkları, bağlılıkları ve  emekleri insanlık ve doğa için olmalıdır. Hayatını  sahteliklere köle olmaya adayan, maneviyattan, ahlaktan, sanattan ve bilimden yoksun  köleci bir zihniyet, sahte efendilerini memnun etmek için  insanları,  canlıları ve  doğayı  öldürmekten ve feda etmekten  çekinmez. Öldürmek, kardeşlik, yakınlık ve iyilik değildir. Öldürmek, düşmanlık, kirlilik ve kanlılıktır. Maneviyat, kanla oluşmaz. Maneviyat, ruhta ruhun  duygusal, düşünsel ve  düşsel açılardan gelişimi ve değişimiyle oluşur. Ruhunu  geliştirme ve değiştirme konusunda yeterli donanıma ve yeteneklere sahip olamayanlar, insanları, doğayı ve canlıları kendileri için yok edilecek hedef haline getirerek sahte bir  maneviyat eylemi gerçekleştirmekle  kendilerini avutmaktadırlar.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER