Komisyonda MHP+CHP+DEM Parti+muhalefet birlikte hareket edebilir mi?

Erdoğan’ın ifade ettiği “AKP+MHP+DEM Parti” formülünden çok komisyonun hedefine ulaşmasında; “MHP+CHP+DEM Parti+muhalefet partileri” formülü daha gerçekçi olabilir. Bunu sağlayacak olan ise özellikle iki partinin yani CHP ve DEM Parti’nin komisyon çalışmaları konusunda topluma karşı sürdürecekleri şeffaflık olacaktır.

Terörsüz Türkiye sürecinde önümüzdeki dönemin yol haritasını belirleyecek komisyon için partiler, belirlenen kota doğrultusunda isimleri bu akşam 17.00’a kadar TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’a bildirecekler.

Komisyonda olacak bazı partiler isimleri belirledi.

Bu süreçte, en çok CHP’nin komisyona katılıp katılmayacağı tartışıldı.

Sonuçta CHP, komisyona hangi şartlarda katılacağını ve isimleri de bugün Kurtulmuş’a bildireceğini açıkladı.

***

Komisyonla ilgili başta adı olmak üzere pek çok tartışma var.

Üyelerin partiler arasında oransal dağıtımından karar alma yeter sayısına, adından işlevinin ne olacağına dair pek çok tartışma sürüyor. Düşünün komisyonun adı henüz belli değil.

Peki komisyonun işlevi ne olacak?

Bundan iki önceki yazımda bu komisyonun 4 temel işlevinin olduğunu ifade etmiş ve bunları da; “komisyonun temel işlevinin terörsüz Türkiye hedefine uygun olarak; i) dağdan iniş, ii) toplumsal hayata entegrasyon, iii) içerde ise hasta tutuklu ve hükümlüler başta olmak üzere tahliyeleri ve iv) sürecin tamamlanması için demokratikleşme konusunda atılması gereken adımları içeren bir program, öneriler listesi ve yol haritası hazırlaması” olduğunu ifade etmiştim.

Bunun olup olmayacağını, olursa başarılıp, başarılamayacağını zaman içinde göreceğiz.

Ama şu net; komisyonun hedefine ulaşmasının en önemli unsuru samimiyet olacak.

Burada samimiyet, katılan üyelerin bireysel duruşları değil, sürecin başlangıç hedeflerine yani toplumsal barışa ulaşması mı yoksa bu süreç üzerinden iktidar halinin korunması mı olduğu konusunda.

Görünen o ki, karşımızda aynı söylemi kullanan ama önceliği sorun çözmek olan süreç ile bu süreç üzerinden iktidar olma halini korumak olan iki temel pozisyon var.

Açarsak, süreç bağlamında iktidar bloku içinde söylem düzeyinde aynı, yani “ne” sorusuna benzer cevabı veren ama “nasıl” sorusuna farklı cevap veren iki lider (Bahçeli-Erdoğan) var.

Bahçeli daha derinde Ortadoğu başta olmak üzere uluslararası alanda yaşanan gelişmeler bağlamında “devletin” üniter yapısını korumayı öncelerken; Erdoğan, bunun kadar/bununla birlikte kendi iktidar olma halini, bu sürecin mütemmim cüz-ü haline getirmek istiyor.

Bu yüzden Bahçeli ve yakın kurmayları, son tahlilde sürecin başarısını demokratikleşme konusunda atılacak adımlara bağlı olduğunu sıkça ifade ediyorlar.

***

Burada kritik nokta kuşkusuz demokratikleşme, bu hedefe uygun adımlar. 

Çünkü, terörsüz Türkiye sürecinin başarısı büyük ölçüde demokratikleşmeye olan bakışa bağlı olacak.

Her ne kadar Erdoğan terörsüz Türkiye için CHP’ye mecbur olmadığını ima edip biz, “AKP-MHP-DEM Parti” birlikte yürüyeceğiz” dese de, komisyon oluştuğunda MHP-DEM Parti ve CHP ve diğer muhalefet partilerinin demokratikleşme konusunda siyasi ortaklığı komisyonu beklenenin üstünde olumlu sonuç yaratmasına yol açabilir.

Sonuçta, CHP ile DEM Parti sadece bu sürecin başarısında değil, ülkenin daha demokratik, daha özgür ve daha adil olması için demokratikleşme adımlarının önemi konusunda siyasi olarak benzer noktadalar. MHP için ise demokratikleşme, bu sürecin başarısında öncelikli.

Bu yüzden Erdoğan’ın ifade ettiği “AKP+MHP+DEM Parti” formülünden çok komisyonun hedefine ulaşmasında; “MHP+CHP+DEM Parti+muhalefet partileri” formülü daha gerçekçi olabilir.

Bunu sağlayacak olan ise özellikle iki partinin yani CHP ve DEM Parti’nin komisyon çalışmaları konusunda topluma karşı sürdürecekleri şeffaflık olacaktır.

Bu partilerin komisyon konusundaki şeffaflıklar, hem sürecin toplumsallaşmasında hem de partilerin siyasi olarak durdukları yer açısından önemli olacaktır.