© Yeni Arayış

İnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor?

Nüfusun en düşük gelirli yüzde 40’ında (toplam 34,2 milyon kişi) 3 kişilik hanehalkından iki kişi asgari ücretle çalışıp gelir elde etseler bile TÜİK’in hesapladığı aylık tüketim harcamasını yapabilecek düzeye ulaşamıyorlar. Ancak üçüncü yüzde 20’yi oluşturan grupta hanehalkından iki kişinin geliri bir araya gelirse söz konusu harcamayı yapabilecek düzeye ulaşıyorlar.

Özetle söylemek gerekirse: En yüksek gelir elde eden iki gruba (yaklaşık 35 milyon kişi) baktığımızda toplumun iyi bir yaşam sürdürdüğünü, istediği şeyleri alabildiğini, tatile gidebildiği kanısına varıyoruz ve diyoruz ki “alış veriş hız kesmiyor, marketler, kafeler, restoranlar dolu demek ki durum iyi.”

TÜİK’in Hanehalkı Bütçe Anketi uygulayarak elde ettiği 2024 yılı sonuçlarına göre Türkiye genelinde hanehalkının yaptığı tüketim harcamalarının hangi mal ve hizmetlere yöneldiği ortaya çıktı. Araştırmaya göre 2024 yılında hanehalkının aylık ortalama tüketim harcaması 45.344 lira olmuş. Bu ortalama tüketim harcamaları içinde en büyük pay yüzde 26 ile konut ve kira harcamalarına ait bulunuyor. Onu yüzde 21,6 ile ulaştırma giderleri, yüzde 18,1 ile gıda ve alkolsüz içecek giderleri izliyor.

Ekonomide sürekli kullandığımız ortalamaların ne kadar anlamsız olduğunu da ülkedeki gelir dağılımı adaletsizliğinin ne kadar yüksek olduğunu da şu ifadeden anlamak mümkün: “Aylık ortalama 45.344 lira hanehalkı tüketim harcaması.” Türkiye’de hanehalkını oluşturan ortalama birey sayısı TÜİK’in 2024 yılı adrese dayalı nüfus kayıt sistemi uygulaması sonuçlarına göre 3,1 olarak belirlenmiş görünüyor. 3 kişilik aileyi ana, baba ve eğitimdeki çocuk olarak düşünüp, babayı asgari ücretli kabul edersek henehalkı geliri 2024 yılı itibarıyla yalnızca 17.002 liradan ibaret kalmış demektir. Bu gelir, Türkiye için tahmin edilen 45.344 liralık ortalama hanehalkı aylık tüketim harcamasının yüzde 37’sini ancak karşılar. Ana babanın ikisinin de asgari ücretle çalıştığını varsayarsak ellerine geçen toplam 34.004 lira Türkiye için geçerli kabul edilen aylık ortalama tüketim harcamasının yüzde 75’ini karşılayabilir. Hesaplamayı emekliler için yaparsak karşımıza çıkacak sonuçlar çok daha vahim olacaktır.  

Elimizde henüz 2024 gelir dağılımı sonuçları yok. 2024 yılı GSYH’si 1.322,4 milyar USD, nüfus 85.665 bin kişi, ortalama USD/TL kuru 32,8 olarak hesaplanmış durumda. Ayrıca elimizde 2023 gelir dağılımı verileri var. Bu verilerle ve nüfusun yüzde 20’lik dilimlerinin 2023 yılında gelirden aldığı payların 2024’de de aynı düzeylerde olduğunu varsayarak 2024 yılı için şöyle bir tablo hazırlamak mümkün (nüfus ve gelir toplamları yuvarlamalar nedeniyle tam büyüklüğü göstermiyor):

Demek ki üst gelir gruplarında aylık tüketim harcaması ortalama olarak hesaplanan 45.344 liranın kat kat üzerinde olanlar var ki düşük gelirli grupların çok düşük tüketim harcamasını ortalamada 45.344 liraya yükseltiyor.

Bu veriler bize 2024’de tahmin edilen aylık 45,344 liralık tüketim harcamasını yalnızca en yüksek gelire sahip 17,1 milyon kişinin yapabileceğini gösteriyor. En yüksek gelirli grubun bir altında yer alan 17,1 milyon kişi aylık gelirinin tamamını harcasa TÜİK’in hesapladığı aylık 45.344 liralık tüketim harcamasını yapamıyor. Nüfusun en düşük gelirli yüzde 40’ında (toplam 34,2 milyon kişi) 3 kişilik hanehalkından iki kişi asgari ücretle çalışıp gelir elde etseler bile TÜİK’in hesapladığı aylık tüketim harcamasını yapabilecek düzeye ulaşamıyorlar. Ancak üçüncü yüzde 20’yi oluşturan grupta hanehalkından iki kişinin geliri bir araya gelirse söz konusu harcamayı yapabilecek düzeye ulaşıyorlar.

Bu karşılaştırma bize toplumda yaklaşık 35 milyon kişinin hesaplanan aylık tüketim düzeyini karşılayacak geliri elde etmesine karşılık, yaklaşık 51 milyon kişinin bu tutarda tüketim harcamasını karşılayacak düzeyin altında gelir elde ettiğini anlatıyor.

Demek ki üst gelir gruplarında aylık tüketim harcaması ortalama olarak hesaplanan 45.344 liranın kat kat üzerinde olanlar var ki düşük gelirli grupların çok düşük tüketim harcamasını ortalamada 45.344 liraya yükseltiyor.

Özetle söylemek gerekirse: En yüksek gelir elde eden iki gruba (yaklaşık 35 milyon kişi) baktığımızda toplumun iyi bir yaşam sürdürdüğünü, istediği şeyleri alabildiğini, tatile gidebildiği kanısına varıyoruz ve diyoruz ki “alış veriş hız kesmiyor, marketler, kafeler, restoranlar dolu demek ki durum iyi.” Buna karşılık bu grubun dışındakilere (yaklaşık 50 milyon kişi) baktığımızda diyoruz ki “kriz var.” Tuhaf ama ikisi de doğru: Kimine göre sorun yok, kimine göre kriz var. Bundan daha tuhaf olanı kriz içinde olanların bir bölümünün iyi durumda olanlara, kafelerin, restoranların onlar tarafından doldurulmuş olmasına bakarak durumun iyi olduğunu savunması.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER