Eşekler ve eşitlikçi bir dünya hayali
SİYASETMuğla Valiliği’nin talimatıyla Datça-Marmaris arasında yaşayan yaban eşeklerinin toplanmasına başlanmış. Datça Belediyesi’ne gönderilen resmi yazıda, yaban eşeklerinin “ivedilikle toplanması” istenmiş.
Kıssadan hisse: “Çok af edersiniz, eşek” diyen kibarlık budalalarını hatırlatıyor, bana bu durum. Eşekler, bana kalırsa yalnızca budalaları af etmezler. O yok edilenler, insan olmayanlar öyle bir çifte vururlar ki, o zaman belki adil, eşitlikçi bir dünyanın herkes için gerekli olduğunu anlarız.
Kameraya poz veren yaban eşeklerinin şu güzelliğine bir bakın. Onların doğada kendi başlarına yaşamlarını sürdürmeleri rahatsızlık yaratmış. Muğla Valiliği’nin talimatıyla Datça-Marmaris arasında yaşayan yaban eşeklerinin toplanmasına başlanmış. Datça Belediyesi’ne gönderilen resmi yazıda, yaban eşeklerinin “ivedilikle toplanması” istenmiş. Belediye de “talimat geldi, uygulamak zorundayız, yoksa idari cezalandırma yoluna gidilecek” demiş ve 50’ye yakın yaban eşeğini uyuşturucu iğneyle bayıltarak toplamış.
Uygulama, büyük bir tepkiyle karşılanmış. Datça-Marmaris yolunda araçların önünü kesen hayvan severler, uygulamayı “vicdansız” olarak nitelendirmişler ve uygulamanın durdurulmasını istemişler.
Peki yaban eşekleri toplanıp da ne yapılıyorlarmış? Kapalı alanlarda muhafaza altına alınacaklarmış. Yaşam alanlarından alındıklarına göre başka yerlere de gönderilebilirler. Kapalı bir alanda yaban eşeklerinin nasıl yaşayabileceklerini ya da başlarına nelerin geleceğini bilemiyorum.
Eşekler doğal yaşam alanlarından neden toplanıyormuş?
Yollara çıkan yaban eşeklerinin trafik kazalarına neden olacağı düşünülüyormuş. Yollarda hız yaparken araçların önlerine çıkmaları uygulamanın gerekçesini oluşturuyormuş. Bu gerekçe bile eşek büyüklüğünde olmayan hayvanların başlarına nelerin geldiği hakkında bir fikir veriyor. Hayvan hakları savunucuları ise eşeklerin trafik kazalarına neden olmadığını, sorunun hız limitine uymayan sürücülerde olduğunu açıklamışlar.
Ayrıca Türkiye’de yaban eşekleri “sorun” olarak görülürken, benzer doğa-insan karşılaşmaları farklı ülkelerde farklı şekillerde çözüldüğünü örnekleriyle göstermişler: ABD’de geyik ya da ayı gibi hayvanlar trafik kazalarına neden olduğunda, hayvanlar değil yollarda değişiklikler yapılarak çözüm aranıyormuş. Hindistan’da da şehir içinde dolaşan kutsal ineklere karşı toplama değil, yaşam alanı düzenlemeleri yapılıyormuş. Avustralya’da kangurulara çarpılmaması için araçlara sensörlü sistemler entegre ediliyormuş. Fransa’da ise yaban eşekleriyle birlikte yaşamanın yolları araştırılıyor ve doğayla uyum esas alınıyormuş… Datça’daki eşeklerin yıllardır yollarda insanlara alışkın şekilde yaşadıklarını, zarar vermediklerini ve kırsal yaşamın bir parçası olduklarını hatırlatmışlar ve bu uygulamaya karşı hukuki girişim başlatacaklarını açıklamışlar.
Eğer öyleyse -bu sorun için önlemler almak yerine bunu yaptıklarına göre- düşünüyorum, başka neler olabilir? Tatil yörelerinde gelen ziyaretçilerin ve halkın huzurunu kaçırmaları, olur olmaz yerde anırmaları, atıklarıyla yerleri pisletmeleri, olur olmaz yerlere girmeleri… Yazlıkçıların evlerinin bahçelerine diktikleri çiçekleri de belki yiyor olabilirler.
Eşeklerin sonuçta koyunlar gibi başlarında çobanlar yok, serbest dolaşıyorlar. Anladığım kadarıyla rahatsızlık veren, sorun yaratan da bu “serbestlik”.
Yöneticilerimizin “halka daha iyi hizmet vermek” için nasıl çırpındıklarını, dahası oturdukları yerden nasıl bir dünya tahayyül ettiklerini bir düşünün. Sanki insanlarla eşeklerin -ve diğer canlıların- eşitlik içinde yaşayabilecekleri bir dünya olamazmış gibi. Mesele toplamakla çözülecekmiş. Eşeklerin bu karar karşısında ne düşündüklerini, ne hissettiklerini bilemiyorum. Ama bu bilememe halinin -bizim, yani insan olanların daha fazla çırpınmalarını gerektirirken- rahatlatmasını açıkçası çok tehlikeli buluyorum. Böyle bir durumda rahatlamak şöyle dursun daha fazla düşünmemiz gerekmez mi?
Eğer bir sorun varsa, bunun eşekler tarafından yaratılmadığını düşünüyorum. Sorunun kamusal hayatı düzenleme biçiminde olduğu çok açık: Sorun insan olanlar ve olmayanlar için neyin doğru, neyin yanlış olduğuna hükmeden kişilerde.
Yerleşim alanlarındaki düzenlemelerin, yapılanların başlı başına nasıl bir felaket olduğu ortada. Örneğin geçmişte atıklar değer yaratırken, günümüzde yalnızca görünür olmaktan çıkarılıyor, uzaklaştırılıyor ve yaşam çevrelerini zehirliyor. Belediyelerin hizmet üretme biçimi insan olanları uyuşturuyor, pasifleştiriyor. İnsan olmayanları da yaşam alanlarından dışlıyor, imha ediyor.
Sorunu eşekler mi yaratıyor, yoksa insanlar mı?
Eşekler asfalt yolları, müşterek alanları pisletiyorlar da olabilirler. Oysa yakın bir geçmişte yolların kenarlarında beton bordürler yoktu. Atıklar kısa bir sürede kendiliğinden güzel kokulu çiçeklere, yolların kenarlarını süsleyen bitkilere dönüşüyordu. Yolların kaplama malzemeleri geçirgendi.
Gözümüzün önünden uzaklaştırılan atıklar mahvederlerken dünyayı, eşeklerle uğraşanlara hiç şaşırmıyorum. Başka türlü nasıl örtbas edebilirler “siz dert etmeyin, istediğiniz kadar kirletin, biz hallederiz” diyenlerin bize “çözüm” diye dayattıkları sorunları?
Yerleşim alanlarındaki düzenlemelerin, yapılanların başlı başına nasıl bir felaket olduğu ortada. Örneğin geçmişte atıklar değer yaratırken, günümüzde yalnızca görünür olmaktan çıkarılıyor, uzaklaştırılıyor ve yaşam çevrelerini zehirliyor. Belediyelerin hizmet üretme biçimi insan olanları uyuşturuyor, pasifleştiriyor. İnsan olmayanları da yaşam alanlarından dışlıyor, imha ediyor.
Bu mesele insanların binlerce yıldır birlikte yaşadıkları eşekler gibi diğer canlılar için de aynı değil mi?
Geçmişte olan ilişki biçimi değiştiğinde birdenbire “işe yaramaz” ya da “rahatsız edici” olarak kabul ediliyorlar. Köpekleri bir düşünelim mesela. Binlerce değil, on binlerce yıl birlikte yaşadığımız için onları hayatımızın, kültürümüzün bir parçası haline getirdik. Mahallerin sınırlarını oluşturulmasında, sürülerin korumasında, atıkların yok edilmesinde, avlanmada insanların yardımcıları oldular. Sonra devir değişti. Belediyeler kuruldu, yollar herkesin erişimine açıldı, güvenlik sağlandı ve onları kamusal alanlardan dışlamaya, yok etmeye çalıştık. Eşekler de on binlerce yıldır insanları, yükleri, eşyaları, çöpleri taşıdılar. Tıpkı atlar, katırlar gibi. Şimdi onlarla ilişkimizi unuttuk. Kendi başlarına yaşamalarına bile tahammül edemiyoruz. Oysa doğal çevrelerine verilen zararlara rağmen hala varlıklarını sürdürebiliyorlarsa, yaban eşekleriyle birlikte yaşamak neden mümkün olmasın?
Kıssadan hisse: “Çok af edersiniz, eşek” diyen kibarlık budalalarını hatırlatıyor, bana bu durum. Eşekler, bana kalırsa yalnızca budalaları affetmezler. O yok edilenler, insan olmayanlar öyle bir çifte vururlar ki, o zaman belki adil, eşitlikçi bir dünyanın herkes için gerekli olduğunu anlarız.
İlginizi Çekebilir