© Yeni Arayış

Anlamlar dışında bir dünya var mı?

Sosyal medya kullanımı, sınırsız gibi görünen dijital yayıncılık imkanları, mevcut siyasi iktidara hizmet eden hegemonik birer araç olarak varlığını sürdürür. Tüm bu değerlendirmelerin ışığında, anlamların dışında bir dünya olmadığını ancak anlamların inşa edilmesinin maddi ve somut koşulları olduğunu iddia etmek mümkündür. 

Kullandığımız dili oluşturan sözcükler, deyimler, süreç içinde yerleşmiş ya da yeni yeni yerleşen ifadeler ‘anlam’ adını verdiğimiz, toplumu oluşturan birey, kurum tüm somut ögelere de varlık biçimi kazandıran ve tüm bu unsurları birbiriyle ilişkilendiren ağın parçalarıdır. Bir başka ifadeyle, bireysel, toplumsal tüm devinimlerin varlığının kabulü,öncelikle idrak edilmesi ve ifade edilmesiyle mümkündür. Önceki yazılarımda da sık sık değindiğim üzere dilin kullanımıyla oluşan anlamların toplumsalın kurulumunda büyük payı vardır. Her ne kadar bir entitenin, bir olayın varlığı için ifade edilmesi ve anlamlandırılması ön koşulsa da, somut varlık koşullarının da önemi ve etkisi yadsınamaz. Daha açık bir ifadeyle, dilin kullanımı ile anlam verdiğimiz her somut varlık ve olayın bir diğerinin ortaya çıkması için somut koşullar oluşturma suretiyle etkisi vardır. Bu toplumsal ilişkiler ağı hem maddi koşullardan hem de onlara verdiğimiz anlamlardan oluşur. 

Söz konusu toplumsal ilişkiler ağının dinamiklerini çözmek için ortaya konmuş en yaygın anlayışlardan biri, kapitalist üretim ilişkilerini çözümlemeyi ve kapitalist toplum yapısının geçirdiği evreleri ve olası geleceğini çözümlemeamacını taşıyan Marksist teoridir. Marksist bakış açısına dayanarak, maddi ilişkilerin toplumsal kurumların işleyiş biçimine etki ettiği gibi, dil ile, iktidar yaratan fikir ve çıkarların ortaya çıkış koşullarına etki ettiği de iddia edilebilir. Sermayedarlar ve çalışanlar gibi, kimi durumlarda birbiri içine geçişli olabilen toplum kesimlerinin ortak kullandıkları dil ile yarattıkları anlamların yayılma miktarı ve etki derecesinioluşturan maddi ilişkilerdir. 

Günümüzde somut bir sınır ya da düzlem içermeyen bir varlık ve/veya anlamlandırma biçimi olarak karşımıza çıkan dijital iletişim ağları da kapitalist düzenin ürünü teknolojik ilerlemelerin meyvelerindendir. Dijital iletişim araçları, üretim ilişkilerindeki rollerinden bağımsız olarak, hemen herkesin kendini ifade olanaklarını arttırmış görünmektedir. Bu, bir dereceye kadar doğrudur. Somut olmayan varlık koşullarını biçimlendiriyor gibi gözükse de, aslında dijital iletişim teknolojileri mevcut maddi varlık koşullarının, ekonomik koşulların da eşlikçisidir. Üretim araçlarına sahip olanların hem ekonomik hem de kültürel belirleyicilikleri, ekonomik olarak güçlü olmayanların da iletişim olanaklarına sahip olmasıyla sarsılmış gibi görünse de çoğu zaman sarsılmadan,daha güçlenerek devam etmesinin nedeni sosyal medyanın demokratik çağrışımları olmaktadır. 

Ülkelere, ülkelerin coğrafi ve/veya kendilerine özgü yaşayış biçimlerine göre farklılık gösterse de, kapitalizmingenel olarak üretim araçlarına sahip olanların egemen olduğu bir ekonomik düzen olduğunu söylemek mümkündür.Mekandan ve zamandan bağımsız karşılıklı iletişim bu denli yaygınlaşmadığı bir dünyada egemen fikirlerin ekonomik olarak güçlü olanlara ait olduğunu ileri sürmek, günümüze oranla oldukça kolaydı. Şimdi ise, bireysel yayın yapma olasılıklarının artmasıyla, maliyetsiz, topluluklara yönelik yayın yapmak ve çok çeşitli fikirleri yayabilmek mümkündür. Ancak çok çeşitli görüşlerin, dolaşımda olmasına rağmen,sosyal medya dışında temsil ediciliğinin olmadığını gördüğümüzde, çok sesliliğin görünüşte var olduğunu, bir ülkenin yönetiminde varlık gösteremediğini tespit etmek mümkündür. İdeal çoğulcu bir demokratik sistemde mevcut tüm görüş ve tercihlerin parlementoda temsil ediciliğinin olması beklenir.

Dolayısıyla sosyal medyanın varlığı ve yaygınlığı demokratik sistemin ölçütü sayılamaz. Mevcut çıkar ve görüşler temelinde, siyasi iktidarın icrasında ve kararların uygulanmasında pay sahibi olunduğunda gerçek bir demokratik sistemden bahsedilebilir. Aksi takdirde, sosyal medya kullanımı, sınırsız gibi görünen dijital yayıncılık imkanları, mevcut siyasi iktidara hizmet eden hegemonik birer araç olarak varlığını sürdürür. Tüm bu değerlendirmelerin ışığında, anlamların dışında bir dünya olmadığını ancak anlamların inşa edilmesinin maddi ve somut koşulları olduğunu iddia etmek mümkündür. 

 

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER