© Yeni Arayış

Alevi Açılımı

Geldiğimiz nokta bakımından olası seçenekleri tekrar tartışmaya açtığımızda ise karşımızda şöyle bir tablo çıkıyor: AKP için en kolay yol olası Alevi açılımını Cemevi Başkanlığının restorasyonundan başlatmaktır.

Alevi açılımı Kürt açılımını yumuşatarak hükümetin reformist çabalarını daha geniş bir perspektife yayacaktır. Ancak Cemevlerini ibadet yeri saymayan bir bakışın Alevi toplumunda kabul görmeyeceği de açıktır. Bu nedenle gerçek ve kalıcı bir değişim Cemevlerinin ibadet yeri statüsünde tanınmasından geçer. 

Ekonomiyi bir türlü düzeltmeyen, eğitim ve sağlık başta olmak üzere geniş toplumsal kesimlerin yararlandığı kamu hizmet alanlarında kaliteyi yükseltmeyen siyasi iktidarın önünde tek bir seçenek vardı: En büyük rakibine karşı baskı aygıtını kullanmak ve toplumun geniş kesimleriyle politikleşmiş bazı sorunları çözme vaadiyle yeni bir meşruiyet zemini inşa etmek. CHP’nin kuşatılması ve yalnızlaştırılması bu genel stratejinin baskı ve zor kullanımıyla ilgili kısmını oluşturuyor. Kürt açılımı ise yeni bir ittifak ve meşruiyet sistemi yaratmaya dair ikinci adıma karşılık gelmekte. Ancak bir süredir kulislerde yoğun bir şekilde konuşulan Alevi açılımı Cumhur İttifakının yeni bir reform hazırlığında olduğu izlenimi güçlendirmekte. Bahçeli’nin “iki Cumhurbaşkanı yardımcısından biri Kürt, diğeri Alevi olsun” cümlesi gelmekte olan Alevi açılımının ön hazırlığı olarak yorumlandı.

Peki, Alevi açılımı mümkün mü? AKP-MHP ortaklığının Alevilere vaat edeceği ne olabilir? Bilindiği üzere Alevi kökenli yurttaşların talepleri dar anlamda etnik-dini bir topluluğun tanınma talebinden geniş bir bağlamda Türkiye’de laikliğin konumu doğru bir dizi basamakta somutlaşıyor. Cemevlerinin ibadethane olarak sayılması, dedelik kurumunun resmileşmesi, zorunlu din dersleri ile Diyanet İşleri Başkanlığının kaldırılması Alevilikle ilgili politik ajandanın ön sıralarında yer alan meseleler.

AKP döneminde Alevilerle ilgili iki önemli gelişme yaşandı: Öncelikle 2009-2010 arası Alevi çalıştayları yapıldı. 7 çalıştayda Alevi kanaat önderleri talep ve önerilerini dile getirdi. Alevi toplumun eşit vatandaşlık istemi kayıt altına alındı. Şüphesiz ki diyalog çok önemliydi. Ama ne cemevleri ne de Diyanetle ilgili bir adım attı siyasi iktidar. O süreç Aleviler için derin bir hayal kırıklığıyla sonuçlandı. İkinci adım ise Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı bir şekilde 2022’de kurulan Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’ydı. Bu kurumla birlikte devlet ilk defa Alevilerin varlığını tanımış, onların ihtiyaçları için kamu bütçesinde ödenek ayırmış oldu. Ancak Kurumun Kültür Bakanlığına bağlanması ve Alevilerin taleplerini cemevlerinin fiziki ve maddi ihtiyaçları düzeyinde karşılayan yetersiz bakış açısı tepki toplamaya devam etti.

Geldiğimiz nokta bakımından olası seçenekleri tekrar tartışmaya açtığımızda ise karşımızda şöyle bir tablo çıkıyor: AKP için en kolay yol olası Alevi açılımını Cemevi Başkanlığının restorasyonundan başlatmaktır. Kuruma anayasal bir nitelik vermek ve Kültür Bakanlığı bünyesinden çıkarıp Cumhurbaşkanlığına bağlamak devletin Alevi toplumuna verdiği/vereceği önemin birer göstergesi olarak okunabilir. İkinci olarak cemevleri meselesinin eşitlikçi bir içerikle düzenlenmesi gündeme gelebilir. Siyasi iktidar genel bir ibadethane kanunu çıkarıp cemevlerini de ibadet yeri olarak sayabilir. Ayrıca yeni kaynak aktarımları ve idari tasarrufların süreci tüm taraflar açısından daha ılımlı hale getireceği de açıktır. Cemevi yapılmasını kolaylaştırmak adına Hazine’nin belediyelere yardımcı olması, zorunlu din dersleriyle ilgili bitmek tükenmek bilmeyen yargı süreçlerinde idarenin Alevi toplumunun hak ve hukukunu daha fazla koruyan bir içerikle savunma vermesi geçmişten gelen ön yargıların yumuşamasına yardımcı olacaktır.

Tabii siyasi iktidarın din-devlet ilişkilerini çok daha geniş bir perspektifle yorumlaması da mümkün. Mesela Alevilerin yaşadığı tarihsel mağduriyetlerin bir kısmı Tekke ve Zaviyeleri yasaklayan yasadan kaynaklanmaktadır. Hacı Bektaş dahil olmak üzere pek çok önemli dergah ilgili yasa nedeniyle tam bir ibadet yeri olarak kullanılamamaktadır. Ancak bir Devrim Kanunun tartışmaya açılmasının siyaseten riskli olacağı da açıktır. Şüphesiz ki Alevi açılımı başladığı andan itibaren liberal demokrat çevreler Diyanet İşleri Başkanlığı ile Tekke ve Zaviyelerin İlgasına Dair Kanunun birlikte ele alınmasını ve din-siyaset ilişkilerinin daha özgürlükçü bir çerçeveye oturtulmasını talep eden bir çizgiyi gündeme getireceklerdir. Ancak AKP-MHP ittifakının tartışmayı bu denli derin ve kapsayıcı bir yerden kurması imkansız olmasa bile çok zor.

Sonuç olarak şu söylenebilir: Alevi açılımı Kürt açılımını yumuşatarak hükümetin reformist çabalarını daha geniş bir perspektife yayacaktır. Ancak cemevlerini ibadet yeri saymayan bir bakışın Alevi toplumunda kabul görmeyeceği de açıktır. Bu nedenle gerçek ve kalıcı bir değişim cemevlerinin ibadet yeri statüsünde tanınmasından geçer.  

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER