© Yeni Arayış

Yeliz’in top atışları: Soğuk Savaş’tan kalma ucuz taktikler

İstanbul’un siluetini doğudan batıya, kuzeyden güneye değiştiren bir iktidarın, rakibinin rant üzerinden yolsuzluklarını öne sürmesini objektif bir gözle olumlamak imkânsız. Ancak iktidarın çevresinde olmanız gerekiyor.

AKP’nin çok katmanlı yapısının çıkış noktası, Soğuk Savaş’taki kamplaşmalar. O dönemi yaşamış ve politize olmuş taraftarları için hâlâ bu kaba analizler işe yarıyor. Yeliz/Hamdi Çamlı bir koçbaşı gibi kendini bu kampanyaya feda ediyor.

Ahmet Hamdi Çamlı ya da daha  bilinen adıyla Yeliz, Hayber Kalesi ve Mızraklı İlmihal’den oluşan derin literatür bilgisiyle, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna topçu ateşiyle saldırıyor. 

100 yıllık Cumhuriyet’in seçimli döneminin neredeyse tamamını sağ parsellese ve son 25 yılı da   İslamcı kanadın mülkiyetinde  geçse  de kâfi gelmiyor. Türk (İslamcı) sağı fazlasını istiyor. Aslında “fazlasını istiyor” ifadesi çok doğru değil. Kaybetme riski göründüğünde, karşı tarafa grekoromen, kendisine karakucak güreşme isteği hâsıl oluyor. Üstelik grekoromen güreşecek rakibin elleri bağlı olacak.

AKP’nin ideolojik kökleri, Soğuk Savaş döneminde anti-komünizme dayanıyor. Tıpkı bir dönem en yakın dost, sonra en kanlı düşman olan cemaat gibi. Fetullah Gülen’i Türkiye’ye kazandıran Komünizmle Mücadele Dernekleri değil miydi? ABD’nin dinsiz komünistlere karşı can simidi olduğu dönemlerde, İslamcılar da ABD için can simidi olmuştu. Bu karşılıklı ilişki iki tarafa da büyük kazanımlar sağladı. 1980’de iktidara gelen Ronald Reagan’ın Soğuk Savaş’ı kazanarak bitirme projesinde en büyük destek Afganistan Müslümanlarından gelse de, 12 Eylül Darbesi’nin anti-komünist jargonunun en önemli destekçisi de İslami vurgular olmuştu. Bütün Soğuk Savaş boyunca yapılan propaganda, dinin elden gitmesinde komünizmin önde gelen olağan şüpheli olabileceği yönündeydi.

“İstanbul’u alan, er ya da geç Türkiye’yi de alır” bilgisi, akıl donduran bir hukuki/politik sürecin zeminini oluşturuyor. Yolsuzluk soruşturmalarıyla, deyim yerindeyse CHP kanırtılıyor. Türkiye’ye dışarıdan gelen biri, son soruşturmaların mekaniğini anlamakta güçlük çeker: Daha çok para kazanmak için rüşvetle işini yapmaya çalışan bazı kişilerin suçlamalarına dayalı bir süreç. Türkiye’de inşaat rantını hiç olmadığı kadar artıran bir iktidar döneminin sonunda, karşı tarafın rantları istismar ettiğini iddia ederek hukuksal bir bağbozumuna girişmek, ancak topyekûn bir güç temerküzüyle mümkün olabilirdi. 

Gazeteci Hazal Ocak’ın, İstanbul’da imar planlarındaki haksızlıkları Sayıştay raporlarına dayandırarak afişe etmesinden bu yana 6 seneden fazlası geçti. *Hazal Ocak’ın 2019’daki “Rant Haritası” haberi, İBB’nin 2014-2019’da yeşil alanları ve kamu arazilerini özel sektöre açtığını belgeledi. Sayıştay’ın 2018 raporları, 100’den fazla imar planı değişikliğinin “kamu yararı” ilkesine aykırı olduğunu tespit etti. Hazal Ocak bunları afişe etmese de, bugün yapay zekânın ulaştığı seviye, Fikirtepe projelerinde imar kurallarının nasıl göz ardı edildiğini tereddütsüz gösterebilir.  Sayıştay’ın 2020 raporları, Fikirtepe’de yapı yoğunluğunun yasal sınırları aştığını, İTÜ’nün 2023 araştırması ise emsal oranlarının %300’e ulaştığını ortaya koydu. İstanbul’un siluetini doğudan batıya, kuzeyden güneye değiştiren bir iktidarın, rakibinin rant üzerinden yolsuzluklarını öne sürmesini objektif bir gözle olumlamak imkânsız. Ancak iktidarın çevresinde olmanız gerekiyor. 

İstanbul’un siluetini doğudan batıya, kuzeyden güneye değiştiren bir iktidarın, rakibinin rant üzerinden yolsuzluklarını öne sürmesini objektif bir gözle olumlamak imkânsız. Ancak iktidarın çevresinde olmanız gerekiyor.

Adalet Bakanı, neredeyse günde beş vakit Türkiye’nin hukuk devleti olduğunu söylese de, hukukun sosyolojik temelleri, politik boyutları ve iktisadi gerçekler, tuhaf bir projenin varlığını düşündürüyor. *Avrupa Birliği’nin 2024 Türkiye İlerleme Raporu, yolsuzluk soruşturmalarının siyasi amaçlarla kullanıldığını vurguluyor. Bu kadar tesadüf ancak filmlerde olur.

İktidarın, televizyonla yönlendirmeye açık kitleleri elinde tutmak için kurduğu medya düzeni (filmler)  bugünlerde çok işe yarıyor. Görsel ve işitsel malzemeyi bir arada kullanarak yürütülen süreç, tekrarlarla özünden koparılıyor. Soğuk Savaş dönemindeki sahneler yeniden ortaya çıkıyor. 

AKP’nin çok katmanlı yapısının çıkış noktası, Soğuk Savaş’taki kamplaşmalar. O dönemi yaşamış ve politize olmuş taraftarları için hâlâ bu kaba analiz işe yarıyor. Yeliz/Hamdi Çamlı bir koçbaşı gibi kendini bu kampanyaya feda ediyor.   

AKP’nin çekirdek ideolojisine sahip çıkan bu kuşağın, İslam üzerinden tahakküm kurarak iktidarını sağlamlaştırma çabası, tipik bir Soğuk Savaş taktiği. Yeliz’in Cumhuriyet’e yönelik top atışları arasında Dersim’e sahip çıkışı, “Sunni Milliyetçi Türk” Türkiye WASP’ının yeni dönem stratejisi için turnusol vazifesi görüyor. *Dersim’e sahip çıkmak, Kürt seçmenlere yönelik bir “yumuşama” jesti.  Ancak, Maraş, Çorum ve Madımak’ın hesabı dururken, bu hamlenin samimiyeti olabilir mi? Adana, Maraş, Çorum gibi illerde yaşanan  şiddetin ve Madımak yangınının hesaplaşması yapılmamışken Dersim’e sahip çıkmanın yeni çözüm süreciyle ilişkili olduğu kuşkusuz. 1937-38 Dersim olaylarını gündeme getirerek CHP’yi sıkıştırmak, “eski Türkiye”yi eleştirip “yeni Türkiye”yi yüceltme söylemine hizmet ediyor. Kürtleri düşmanlaştırarak yol almanın çıkmaz sokağından dönen iktidar çevreleri anti-komünizmle harmanlanmış şiddeti unutup 1930’ların malzemesini piyasaya sürmeyi akılcı bir strateji olarak görüyor. 

AKP’nin ideolojik evrimi, Soğuk Savaş’taki Komünizmle Mücadele Dernekleri’nden 12 Eylül’ün İslami vurgularına, 2000’lerin Kürt Açılımı’ndan 2015 sonrası güvenlikçi politikalarına uzanıyor. Dersim stratejisi de  bu oportünist evrimin son halkası. 

1980’lerin ortasında, üniversiteyi yeni kazandığım yıllarda, bir İslamcı genç, gözleri parlayarak demokrasi için şöyle demişti: “Demokrasilerde çare tükenmez, çünkü sorun tükenmez.” 40 yıl geçse de bu bakış değişmedi. Demokrasi, kazandırıyorsa iyi, kaybettiriyorsa kötü mantığı, gücünü artırarak devam ediyor.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER