© Yeni Arayış

Üniversite bina değildir, üniversite hümanizimdir!

Evrensel bilginin üretildiği, yetiştirildiği ve geliştirildiği yer, üniversitedir. Otoriteryanizm, totaliteryanizm ve doğmatizm, evrensel bilgi üretmediği gibi, üniversite gibi bir kuruma da sahip değildir.

Bilgiyi ve insanı yetiştirme iddiası taşımayan  kurumlar, üniversite  adını taşısalar bile, üniversite değil, siyasal kurumlardır. Siyasal kurum olarak yapılan, kadroları oluşturulan ve yönetilen kurumlarda, evrensel ölçeklerde  araştırma yapılmaz, kadrolar oluşturulmaz ve  süreçler işlemez. Kısır siyasi oyunlar ve ilişkiler, üniversiteyi içten içe kemirir ve yozlaştırır.

Üniversite, bilgiyi, güzeli ve gerçekliği aramak için öğrenme ve araştırmanın birlikte yapıldığı modern eğitim kurumlarıdır. Bireyin, insana ve doğaya dair bilgileri ve fikirleri sorguladığı, araştırdığı ve yeni bilgilerin üretildiği kurumun adı üniversitedir. Üniversitede her şeyin ölçüsü, insan ve doğadır. İnsan ve doğa sevgisiyle bilginin, araştırmanın, öğrenmenin, düşünmenin ve düşün peşine düşmek olan üniversite, derin bir hümanizm felsefesinden beslenen  bir eğitim kurumudur. Hümanizmin, aydınlanmanın,  rasyonelliğin, bilimsel düşünmenin ve felsefi geleneğin olmadığı yerlerde inşa edilen üniversitemsi kurumlar, kadrolar, kurallar ve kaynaklar, eğreti, zoraki ve yapay olarak durmaktadır.

Üniversite, insanı ve doğayı esas alan  insandan ve doğadan yana olan özgür eğitim kurumudur ve modelidir. Üniversite, insan ve özgürlükle varolur. Araştırmada, öğrenmede, öğretmede, tartışmada, sorgulamada, deneyimlede sınırsız özgürlüğün olması gereken yer, üniversitedir. Entelektüel özgürlük varolduğu sürece üniversite varolur. İnsan zihni, sınırsız olarak  özgür olmalıdır. Zihinsel özgürlüğün olmadığı bir yerde bilimin, felsefenin, sanatın, aklın, edebiyatın, doğa bilimlerinin gelişmesi mümkün değildir. Üniversite, yaşamı bilimle, felsefeyle, sanatla, teknolojiyle sürekli olarak geliştirmekte, yenilemekte ve yaratmaktadır. Yaratıcı bir kurum olarak üniversitede sürekli olarak yeni disiplinler oluşturulmakta, evrensel bir anlayışla bütün insanlığın bilimsel, sanatsal, felsefi ve entelektüel süreçlere katılabileceği standartlar, öncelikler ve gündemler oluşturulmaktadır. Üniversitede, bilime, felsefeye, sanata, insana ve doğaya giden kapılar,  her zaman için sonuna kadar açıktır. Doğaya ve insana dair konularda kesin ve mükemmel karar ve hüküm verildi diye düşünme, öğrenme, akletme, sorgulama ve araştırma kapılarının kapatıldığı şeklinde doğmatik, kapalı, karanlık ve kısır bir  tutum ve zihniyet, üniversitenin varlığıyla hiçbir şekilde bağdaşmayan bedevi bir zihniyettir.

Üniversitenin varolduğu ana  değer, özgürlüktür. Başka bir ifade ile üniversite, liberal bir kurumdur. Güzel sanatlar, liberal sanatlar olarak  kabul edilmektedir. Üniversitenin liberal niteliği, üniversitenin hiçbir şekilde otoriter, totaliter veya teokratik bir ideolojinin, doğmanın, kültün, tarikatın, cemaatin, kurumun ve yapının  merkezi olmaması, kontrolüne girmemesi ve  birtakım  hegemonik kliklerin kısır güç mücadeleleri alanına dönüşmemesi anlamına gelmektedir. Dini, ideolojik ve siyasal güçlerin, toplumsal mühendislik aracı olarak işlev gören kurumlar, üniversite değildir. Modern öncesi dönemin  medrese gibi kurumları, üniversite ve akademi değildirler. Medreseleşen üniversite, üniversite değildir. Medresenin olduğu yerde üniversite, üniversitenin olduğu yerde medrese varolamaz. Birinin varlığı, diğerinin yokluğunu gerektirmektedir. Üniversitede akademik özgürlüğün korunması, ancak akademik çoğulculukla mümkündür. Üniversitenin olduğu yerde, hava ve su gibi olması gereken şey, özgürlük ve çoğulculuktur. Liberal niteliğini kaybeden bütün üniversite kurumları, artık üniversite değildirler.

Üniversite, tekrar ve ezberle değil, eleştirel düşünme ve araştırmayla evrensel bilginin üretildiği bir  mekan haline gelebilir. Modern öncesi  kurumları idealleştirmek, onlara özenmek, üniversiteyi modern öncesi dönemin karanlık hücrelerine döndürmeye kalkmak, üniversitenin, insanın, aklın, bilimin, sanatın ve  felsefenin ortadan kaldırılması demektir.

Üniversite, insanın yeteneklerini, kapasitesini, düşüncelerini, yaşam tarzını,  kabullerini değiştirdiği, geliştirdiği ve yenilediği yerdir. Değişimin, gelişimin ve yenilenmenin olmadığı bir yer, üniversite değildir. Başka bir ifadeyle üniversite, bireylerin yeni bir yaşam stili ve yeteneklerini geliştirmek için  öğrendikleri, araştırdıkları ve sorguladıkları yerdir. Bireyin özgün yaşam tarzları ve  yetenekleri geliştirebilmesi için zihinsel yeteneklerini güçlendirmesi ve derinleştirmesi gerekmektedir. Fakülte kavramı, aslında insanın zihinsel güçlerinin geliştirildiği üniversite birimine işaret etmektedir. Zihinlerin durduğu, durağanlaştığı ve donduğu kurumlar, üniversite değildirler. Üniversitede,  insani  ve doğa disiplinlerinde uzmanlık  kazandırıldığı gibi, kadın ve erkeğin kendilerini yetiştirdikleri verimli tarlalardır. Kadın ve erkeğin kendini geliştirmediği ve yetiştirmediği kurumlar, üniversite değildir. Sürekli keşfetme, araştırma ve yenilenme ruhuyla motive olan kadınlar ve erkekler, sahte  diplomalarla kendilerini içi boş bir şekilde güçlü, yetenekli ve itibarlı göstermeyi akıllarına bile getirmezler. Bilgiyle, sanatla, deneyle, düşünmeyle, yazmayla, sözle ve okumayla  kendilerini yetiştiren kadınlar ve erkekler, sahici yeteneklerle ve ürünlerle kendilerini güçlendirmenin arayışındadırlar.

Üniversite, vasat veya vasatın altı kişilerin veya güruhların yeri değildir. Üniversite, ayrı, aykırı ve ayrıksı kişiler tarafından  geliştirilen  özgün ve özgür fikirlerin, eserlerin ve  pratiklerin uygulama yeridir. Vasat ve vasat altını üretmek, üniversitenin ölümüdür. Vasat ve vasat altını sürekli olarak üretmek veya tekrar etmek, cehaletin sürekli olarak üretilmesi demektir.Kendini yetiştirmek ve geliştirmek için bireyin, vasatın üstüne çıkmayı amaçlaması ve bunun çaba göstermesi lazımdır. Üniversite,  vasatın üstünde  insan yetiştirme iddiasını taşıyan  insani bir kurumdur. Kadın ve erkeğin yetiştiği ve geliştiği kurumlar olması, üniversitenin hümanist karakterinden kaynaklanmaktadır. Üniversitede  sahici anlamda insan yetişmelidir.

Bilgiyi ve insanı yetiştirme iddiası taşımayan  kurumlar, üniversite  adını taşısalar bile, üniversite değil, siyasal kurumlardır. Siyasal kurum olarak yapılan, kadroları oluşturulan ve yönetilen kurumlarda, evrensel ölçeklerde  araştırma yapılmaz, kadrolar oluşturulmaz ve  süreçler işlemez. Kısır siyasi oyunlar ve ilişkiler, üniversiteyi içten içe kemirir ve yozlaştırır. Sahici anlamda üniversite, akademik, sanatsal ve bilimsel özgürlüğün olduğu, siyasetin ve dinin müdahale edemediği  otonom  kurumdur. Sahici anlamda üniversite, siyasetin ve dinin müdahalesine kapalıdır. Avrupa ve Amerika dışı yerlerde sahici anlamda evrensel ölçekte üniversite örneklerinin ortaya konulamayışının ana nedeni, üniversitelerin siyasal kurumlar olmasıdır. Ortadoğu’da üniversiteler,  siyasal kurumlardır. Siyasal kurum olarak kurulan üniversitelerde, akademik ünvanlarda,  araştırmalarda, makamlarda ve diplomalarda sahte olabilir.

Evrensel bilginin üretildiği, yetiştirildiği ve geliştirildiği yer, üniversitedir. Otoriteryanizm, totaliteryanizm ve doğmatizm, evrensel bilgi üretmediği gibi, üniversite gibi bir kuruma da sahip değildir. Modern öncesi dönemde donmuş kaynakların, kuralların ve kişilerin ezberletildiği yerler, üniversite değildirler. Burlarda evrensel bilgi  üretilmediği gibi, insanda yetiştirilmemektedir. Kendisine ezberletileni robot gibi tekrar eden, düşünme kapısının artık kapalı olduğunu vehmeden, ezberlediği  klişeleri ilim zanneden  düşünmeyen, duymayan,  anlamayan, sorgulamayan  zihinsiz bedenler yetiştirilmektedir.

Köhnemiş kuralları ve klişeleri, ezberlemek ve tekrar etmek ilim değildir. Üniversite, geçmişin bilgisinin, kabullerinin, kalıplarının ezberletildiği ve tekrar edildiği bir yer değildir. Akademisyen ve bilim insanı,  orijinal ve eleştirel araştırmasıyla,  bilginin, insanın, hayatın ve  doğanın gelişimine katkı sunan kişidir. Üniversite, tekrar ve ezberle değil, eleştirel düşünme ve araştırmayla evrensel bilginin üretildiği bir  mekan haline gelebilir. Modern öncesi  kurumları idealleştirmek, onlara özenmek, üniversiteyi modern öncesi dönemin karanlık hücrelerine döndürmeye kalkmak, üniversitenin, insanın, aklın, bilimin, sanatın ve  felsefenin ortadan kaldırılması demektir.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER