‘Terörsüz Türkiye’den ‘Demokratik Türkiye’ye
SİYASETDün MHP lideri Bahçeli, eski HDP Eş Başkanı Demirtaş, CHP lideri Özel, CHP’nin cumhurbaşkanı adayı ve İBB Başkanı İmamoğlu verdiği mesajlarda sadece sürece sahip çıkmakla kalmadı aynı zamanda sürecin sürmesinin koşulunu da ifade ettiler.
Geldiğimiz nokta, aynı coğrafyada tüm farklılıklarımızla eşit vatandaşlığa dayanan, katılımcı, azınlık haklarını da garantiye alan demokratik bir hukuk devletinin eşiğinde olduğumuzu ve bu sorumlulukla hareket etmemiz gerektiğinin farkında olmalıyız. Bundan sonrası terörsüz Türkiye’den demokratik Türkiye’ye geçiş olmalıdır
MHP lideri Bahçeli’nin başlattığı ve siyaseten sonuna kadar sahiplendiği ‘terörsüz Türkiye’, PKK’nın kendini feshetme kararı ile ile yeni bir aşamaya geldi; ‘Demokratik Türkiye’
İktidar blokunun siyasi pratiklerine ve bu pratiklerin dayandığı zihniyete baktığımızda bunun zor olduğunu kabul etmek durumundayız. Hatta, gelinen noktada alınan bunca olumlu mesafeye rağmen karşılaşılabilecek sorunların nedenini de bu zihniyete bağlıyordum.
Şu ana kadar terörsüz Türkiye hedefi, ‘Devlet’ ve Bahçeli’nin siyasi iradesi ile başarıya ulaştı.
Bundan sonra top iktidarın yani siyasetin sahasında.
Bu aşamada neler olabileceğini bilemesek de, elimizde Öcalan ve PKK’nın talepleri konusunda elimizde iki temel metin var.
İlki Öcalan’ın 27 Şubat’ta açıklanan “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı”metni.
İkincisi ise dün PKK’nın silah bırakma kararını açıkladığı metin.
Ve her metnin ortak kesini, demokratikleşme ve hukuki zemin.
Nitekim, Öcalan’ın örgüte silah bırakma ve fesih çağrısı yaptığı mektupta, o metne girmeyen belkide giremeyen ama rahmetli Sırrı Süreyya Önder’in Öcalan’ın özel notu olarak paylaştığı; “Bu perspektifi ortaya koyarken şüphesiz pratikte silahların bırakılması ve PKK’nin kendini feshi, demokratik siyaset ve hukuki boyutun tanınmasını gerektirir.” sözü, bu talebin en somut ifadesidir.
Yine dün PKK’nın açıkladığı metinde, bu bağlamda pek çok cümleyi bulmak mümkündür. Ama açıklamada yer alan “Kalıcı barışa ve demokratik çözüme güçlü bir zemin oluşturmak”cümlesi sonradan tartışmak üzere bir anlamda Türkiye’nin devlet-toplum ilişkisini de vatandaşlık tanımını da yeniden yapmasına çağrı olarak okumak da mümkündür. Ki, dünden itibaren bu konu tartışılmaya başlanmıştır.
Bu aşamada PKK’nın da beklentisi esas olarak demokratik adımların atılması ve kendileriyle ilgili sürecin Öcalan tarafından yürütülmesi.
‘TERÖRİST’ KELİMESİNİ RAFA KALDIRSAK
Bu açıdan bu iki metnin ortaklığı bugüne kadar elde edilen kazanımların ancak demokratikleşme adımları ile kalıcı hale gelip başarıya ulaşabileceğini söylüyor.
Önümüzdeki dönemde başta Terörle Mücadele Kanunu olmak üzere pek çok yasal düzenleme yapılması gerekebilir. Ama bunun kadar önemli olan ise var olan yasaların yargı tarafından keyfi değil daha özgürlükçü yorumlanmasının zorunluluğudur. Bu da iktidarın söylem düzleminde sıkça kullandığı “terörist” kelimesinin sıfat olarak insanlara yakıştırılmasından vazgeçilmesini, en azından kullanırken daha dikkatli olmasını gerektiriyor.
Bununla birlikte PKK’nın açıklaması, iktidarın tersine Kürt sorununun varlığını hatırlatıp, bunun ancak demokratik siyasetle çözüleceğini açık biçimde ortaya koymaktadır.
Şunu bir yere not etmekte yarar var. Demokratik siyasetin güçlendirilmesi sadece Öcalan ve PKK’nın talebi değildir. Onlardan önce Türkiye’de CHP ve DEM Parti başta olmak üzere muhalefetin büyük kısmının ortak talebidir. Ve bunun için iktidara karşı siyasi mücadele vermektedirlerdir. Bu yüzden, siyasi ve sivil alanda bu talepte ortaklaşanların açık ittifak dahil olmak üzere her türlü siyasi ittifakı gündemlerine almalı ve bu talebi sivil ve siyasi alanda yükseltmeleri gerekiyor.
Dünkü yazımda ifade ettim, terörsüz Türkiye ancak iç barış sağlandığında kalıcı hale gelir. İç barışı sağlamak da demokratikleşmeden, siyasi alanının genişlemesinden geçer. Oysa iktidar her fırsatta toplumun yarısından fazlasını ötekileştiriyor. Bir kısmını terörist diye yaftalıyor. Bu siyasi iklimde terörsüz Türkiye kalıcı olmaz.
Oysa iç barış, farklı toplumsal kesimlerin siyasi ve sivil alanda görüşlerin ifade edebilmelerini, bu taleplerin siyasetini açıkça yapabilmelerinden geçer.
DEMOKRASİ DEVLETE DE İYİ GELECEKTİR
Dün MHP lideri Bahçeli, eski HDP Eş Başkanı Demirtaş, CHP lideri Özel, CHP’nin cumhurbaşkanı adayı ve İBB Başkanı İmamoğlu verdiği mesajlarda sadece sürece sahip çıkmakla kalmadı aynı zamanda sürecin sürmesinin koşulunu da ifade ettiler.
Özel’in açıklamasında yer alan; “Bir yandan barışa yönelik adımlar atılırken, diğer yandan muhalefete savaş açılması ve düşman hukuku uygulanması kabul edilemez. Bu tutumun sürdürülmesi, barışın güvencesi olan demokrasinin yıkımı anlamına gelir.” sözü bu koşula işaret etmektedir.
Hukuk pratiklerinde “terör örgütü” olarak tanımlanan PKK, kendini feshettiği, devletin de bunu kabullendiği bir ortamda, terör örgütü üyeliği ya da örgüte yardım etmek suçlamasında insanları ne kadar daha hapiste tutabilirsiniz? Bu gerekçeyle görevlerine kayyum atadıklarınızı görevlerinden ne kadar daha uzak tutabilirsiniz?
Bu açıdan PKK’nın açıkladığı metinde yer alan şu hatırlatmayı dikkate almalıyız. Metin bize PKK’yı kurulmaya iten koşulları hatırlatıyor. Bu koşulların bir kimliği yok saymak, onu kültürel, siyasi olarak dışlamak, kamusal alanda kimliklerini kabul etmemek olduğunu söylüyor. Ve bundan sonra bunu ortadan kaldırmanın, koşulların iyileşmesinin yolunun silahla değil siyasetle olduğunu söylüyor.
Bu gerçeği göz önüne alarak, aynı coğrafyada tüm farklılıklarımızla eşit vatandaşlığa dayanan, katılımcı, azınlık haklarını da garantiye alan demokratik bir hukuk devletinin eşiğinde olduğumuzu ve bu sorumlulukla hareket etmemiz gerektiğinin farkında olmalıyız.
Eğer derdiğimiz gerçekten ‘Devlet’ ve onun bekası ise bunun yolunun topluma baskı uygulayarak rıza üretmekten geçmediğini kabullenmek durumundayız.
Yapmamız gereken sivil siyasetin, demokratik taleplerini kamusal alandan daha güçlü dile getirilmesinin önünü açmak, terörsüz Türkiye’den demokratik Türkiye’ye geçişi sağlamaktır.
Ve bunu sağlamakta iktidarın siyaset yapma tarzını değiştirmesinden geçmektedir.
Gelinen noktada en zor olan da bu olabilir.
İlginizi Çekebilir