Teknoloji geldiğinde dış politika değişir!
TEKNOLOJİMarc Andreessen haklıysa —ki çoğu zaman haklı çıktı— bu dönüşüm sadece sektörleri değil, sınırları ve sistemleri de değiştirecek.
Bugün yaşadığımız şey, tarihteki diğer büyük kırılmalarla benzer bir dönüşüm değil mi?Yapay zekâ artık yalnızca yazılımı değil, üretimin kendisini de dönüştürüyor. Bu yöne doğru hızla ilerliyoruz. Tüm bu gelişmeler, bu kırılmanın yalnızca ekonomik değil; askeri, siyasi ve toplumsal düzeyde çok katmanlı bir dönüşümün habercisi.
Trump Çin’e savaş mı açtı?
Yoksa sadece kaçınılmaz olanı mı yaptı?
Bu soruya irrasyonel siyaset çerçevesinden değil, teknolojik eşikler üzerinden baksak nasıl olur. Çünkü tarih bize gösteriyor: Dış politika hamleleri çoğu zaman, bir teknolojinin olgunlaşmasıyla mümkün hâle gelmiş.
Teknoloji Gelir, Siyaset Geri Çekilir
2020’lere gelirken ABD’nin Çin’e bağlı tedarik zincirlerini sürdürmesinin ekonomik bir anlamı kaldı mı?
Yapay zekâ artık kod yazabiliyor. Hindistan’ın devri kapanabilir.
Robotik üretim özellikle insansı robotlar, Çin’in ucuz iş gücünü önemsizleştirebilir.
Nvidia çipleri ve optimizasyon algoritmaları sayesinde üretim süreçleri insan müdahalesi olmadan hali hazırda yönetilebiliyor.
Bunların hepsi gerçekleşirse geriye kalan tek ihtiyaç hammadde.
Yapay zekâ, elektrikli araçlar, savunma teknolojileri ve temiz enerji sistemleri; nadir toprak elementleri ile kritik minerallere bağımlı. Bu stratejik kaynakların işlenmesinde Çin açık ara dünya lideri. ABD ise bu bağımlılığı azaltmak, hatta kırmak istiyor. Bu bağlamda Trump döneminde gündeme gelen Grönland ve Kanada bu konuda zengin ve sonuç olarak kritik.
Bu nedenle, Çin’den “kopuş” sadece bir siyasi tepki değil; teknolojik ve stratejik bir zorunluluk olarak şekillenmiş olabilir.
Biz bu tabloyu bugün analiz ederek anlamlandırıyoruz ama ABD’nin futuristleri, stratejistleri ve ekonomistleri bu dönüşümü yıllarca öncesinden öngörmüş olabilir.
Bu Arada Hep Böyle Olmuş, Olacak
• Barut ve top birlikte kullanıldı, surlar anlamsızlaştı ve İstanbul fethedildi.
• Pusula, harita ve denizcilik birleşti ve İspanya ve Portekiz yeni kıtaları sömürgeleştirdi.
• Dinamit bulundu, Avrupa’nın lojistik yolları kolaylaştı ve kıta içlerini sömürgeleştirdiler.
• Buhar gücü çıktı ve İngiltere sanayi imparatorluğuna dönüştü.
• Telgraf icat edildi ve emperyal merkezler uzak kolonileri gerçek zamanlı kontrol etmeye başladı.
• Atom bombası, nükleer caydırıcılık doktrinini doğurdu.
• Transistörler Moore Yasası’yla çoğaldı ve ABD Keynes’ten Friedman’a geçerek tüketici elektroniği çağını başlattı.
• Türkiye’nin TB2 SİHA’ları örneğin, dış politikada düşük maliyetli yüksek etkinliğin yeni sembolü haline geldi: Terörle mücadelede, 2020 Karabağ Savaşı’nda etkisini net biçimde gösterdi.
• Çin’in kuantum sensörlerle ABD denizaltılarını tespit etmesi an meselesi. Bu teknoloji hayata geçtiğinde, mevcut deniz üstünlüğü kavramı tamamen yeniden tanımlanacak.
• Aynı şekilde, kuantum bilgisayarlarla dijital şifrelerin çözülmesi, yalnızca veri güvenliğini değil, tüm küresel dijital alt yapıyı tehdit edecek.
Günümüzde Olanlar
Bugün yaşadığımız şey, tarihteki diğer büyük kırılmalarla benzer bir dönüşüm değil mi?
Yapay zekâ artık yalnızca yazılımı değil, üretimin kendisini de dönüştürüyor.
Fabrika gerektirmeyen üretim, işçi gerektirmeyen organizasyon, fiyatı olmayan ürünler… Bu yöne doğru hızla ilerliyoruz.
Tüm bu gelişmeler, bu kırılmanın yalnızca ekonomik değil; askeri, siyasi ve toplumsal düzeyde çok katmanlı bir dönüşümün habercisi.
Marc Andreessen Uyarıyor
Ünlü yatırımcı ve ilk internet tarayıcısının geliştiricisi Marc Andreessen, bu dönüşümün sonuçlarını şöyle özetliyor:
“Yapay zekâ her şeyi o kadar ucuzlatacak ki, ekonomi çökecek.”
Yani üretim o kadar ucuzlayacak ki fiyat sistemi işlemez hale gelecek.
İnsan emeği gereksizleşecek.
Kapitalizmin bugünkü formu geçerliliğini yitirecek.
Bu yalnızca dijital ürünler için değil, fiziksel mallar için de geçerli olacak.
Ve geleneksel ekonomi modelleri çökerken, yeni yapılar —hem ekonomik hem siyasi— bu teknolojik gerçekliğe göre kurulacak.
Sonuç; dış politika artık generallerin değil, mühendislerin oyunu.
Stratejik üstünlük algoritmayla geliyor, diplomasi veriyle yazılıyor.
Marc Andreessen haklıysa —ki çoğu zaman haklı çıktı— bu dönüşüm sadece sektörleri değil, sınırları ve sistemleri de değiştirecek.
Ve bu dönüşümün farkında olanlar, sadece zengin değil, tarihin yönünü belirleyenler olacak.
İlginizi Çekebilir