© Yeni Arayış

Seçime doğru

İki ortağın sözcülerinin söylemlerinden; CHP’nin birinci parti konumuna gelmesinin bir türlü kabul edilemediği anlaşılıyor. AKP-MHP ikilisinin siyasal çizgisi muhalefeti sindirmeye dönük, otoriter bir yörüngeye oturtuldu. Eş zamanlı ve ayrıntılarıyla tasarlandığı anlaşılan, yoğun bir iletişim programı hayata geçirildi.

İktidar 2024 yerel seçimlerinin ardından, siyasal yörüngesinde köklü değişiklik yapmak zorunda kaldı. Meclis çoğunluğuna dayanarak, yürütmenin yetkilerini arttıran ancak denetimi  azaltan bir tutum aldı. Elindeki kamu gücünü, ülkede yaşayanların refah düzeyini arttırmak yerine, görev  süresini uzatmak amacıyla kullandığı izlenimi uyandırdı.

Faiz indirimi ile ülke tarihinin en büyük servet transferi ile sonuçlanan, bir ekonomik süreç başlatıldı. Medya kampanyaları, ısmarlama siyasal eğilim anketleri, devlet yayın organlarının yanlı yayınları, bu sürecin ilk akla gelen uygulamalarıydı.

Ancak AKP-MHP Ortaklığının oy kaybı önlenemedi. Özellikle son günlerde artan, dezenformasyon çabalarının sonucu değiştirmeyeceği, son Kıbrıs seçimlerinde ortaya çıktı. İlk genel seçimde benzer sonuçların anavatanda da alınacağına kuşku yok.

Son koz olarak; Cumhuriyet döneminin en uzun süren ayrılıkçı Kürt Hareketi  ile birden ortaya atılan, “umut hakkı” söylemi gündemleştirildi. Kamuoyuna sunulan, iddialı mesajların içi doldurulamadı. Girişim çözümden çok kaybetme sürecini yaşayan, Cumhur İttifakının güçlendirmesi içindi. 

İki ortağın sözcülerinin söylemlerinden; CHP’nin birinci parti konumuna gelmesinin bir türlü kabul edilemediği anlaşılıyor. AKP-MHP ikilisinin siyasal çizgisi  muhalefeti sindirmeye dönük, otoriter bir yörüngeye oturtuldu. Eş zamanlı  ve ayrıntılarıyla tasarlandığı anlaşılan, yoğun bir iletişim programı hayata geçirildi.

Toplumun ezici çoğunluğunda yaygınlaşan, iktidar kaynaklı yolsuzluk algısını dengelemek amacıyla, CHP’nin başarılı olduğu Belediyelere soruşturmalar başlatıldı.. Ülkenin en eski ve birinci partisi hakkında ağır yaptırımların uygulanacağı söylentileri yayıldı.  Belediye Başkanları, transfer edildiler. CHP aleyhine başlatılan, yargı sürecinin 24 Ekim 2025 günü sonlanacağı söylentileri arttırıldı.

Sürdürülen propaganda; 1991 seçimlerinin ardından, Cem Uzan yönetimindeki TV Kanalında, İSKİ Yolsuzluğu nedeniyle SHP’ye karşı yürütülen kampanyayı çağrıştırdı. İstanbul İl Başkanlığı'na -kendisi bu ünvanı açıkça kabul etmese de- CHP üyesi bir kayyum atandı.

Ortadoğu’nun yeniden şekillendirildiği bu dönemde, sınırların belirlenmesinde baş rol oynayan, ABD ile yakınlaşma çabaları beklenen sonucu vermedi. Başarının bu ülke büyükelçisinin deyişiyle “meşruiyet” ötesine geçmediği anlaşılıyor.

Türkiye Gazze’de konuşlanması planlanan, uluslararası askeri güç içinde İsrail’in karşı çıkması nedeniyle yer alamadı. Medyada bu konuların irdelenmesi ve haberleştirilmesini engelleyen, bir ortam oluştu. Ne var ki, tutuklamalar ve yayın organlarına el koyma yöntemleri bütçe açıklarını kapatmaya yetmedi.

Son günlerde basına yansıyan haberler, haksız ve adil olmayan vergi sistemine destek verecek düzenlemelere başvurulacağını gösteriyor. Harcamaları kısmadan gelir artışı amaçlı artışlar gündemde.

Ancak Türkiye’ye karşı yürütülen çabalar bir türlü durmuyor.

Türkiye AB’nin Avrupa ülkelerinde; savunma amaçlı büyük ölçekli yatırımlara mali destek sağlanmasını içeren, SAFE programında yer alamadı. Yunanistan ve G. Kıbrıs Yönetiminin karşı çıkmaları aleyhimize  sonuç verdi.

Muhalefet son gelişmeleri üzerindeki baskılar nedeniyle henüz kamuoyu ile yeterince paylaşamadı. İlk bakışta erken gündeme getirilen, Cumhurbaşkanlığı seçimine odaklanılması ve kurultay tartışmaları, özellikle CHP’nin enerjisini azalttı.

 

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER