Meydan siyaseti, promter/mesaj siyasetine karşı
SİYASETToplum geleceğine sahip çıkmak istiyorsa siyasete “aktif özneler” olarak da katılacak ya da kendi geleceğini belirleyen kararların “pasif nesnesi” olmaya devam edecektir.
CHP’nin toplumla birlikte meydan siyaseti yaparken, Cumhur İttifakı neredeyse siyasetsiliği seçerek, siyaseti Devlet’e bırakmış görülüyor. Burada belirleyici olacak olan toplum olacaktır. Toplum geleceğine sahip çıkmak istiyorsa siyasete “aktif özneler” olarak da katılacak ya da kendi geleceğini belirleyen kararların “pasif nesnesi” olmaya devam edecektir.
19 Mart operasyonları sonrası CHP, o gün değil ama 20 Mart akşamından bu yana başka bir siyasi kulvara girdi.
CHP’nin bu kulvardaki siyasetinin özü; sokakta değil ama sokakla birlikte siyasallaşma.
CHP, o günden bu güne 50 mitingi geride bıraktı. Bunların bir kısmı İstanbul’un ilçelerinde, bir kısmı da Anadolu’da farklı farklı illerde gerçekleşti.
Bu ilçe ve illerin bir kısmı, CHP’nin oy oranı olarak siyaseten zayıf olduğu yerlerdi. Buna rağmen buralardaki mitingler de hayli coşkulu geçti.
20 Mart sonrası izlediği bu yeni siyasallaşma kaçınılmaz olarak CHP’nin toplumla daha çok buluşması, toplumsal sorunları daha hakkından hissetmesi açısından çok önemlidir.
Bu dönüşüm, benim salon siyaseti olarak tanımladığım siyaset tarzının, araçlarının terki, devlete mesafe alarak toplumsal taleplerin siyasetini yapması açısından önemlidir.
Bu siyasetin ısrarla sürdürülmesi önemlidir.
Nitekim bu süreçte, sadece Genel Başkan Özgür Özel değil, partinin tüm milletvekilleri, parti örgütleri aktif biçimde sahadalar.
Ülkenin sorunlarını, sorunların nedenlerini anlatıyorlar.
Yine Özgür Özel de, her gün farklı bir yerde açık ve kapalı toplantılarla halkla buluşuyor.
Bu açıdan CHP, her kademesiyle sahada.
Burada bir parantez açarak şunu ifade edelim; parti içinde ve çeperinde olan elit ve elit adayları arasında süren tartışmaları önemsemekte yarar var. Görünürde, düşünsel temelli bir tartışma görünmese de, daha derinde bunun izlerini zamanla göreceğimizi düşünüyorum.
CHP, sahada toplumla siyaset yaparken iktidar bloku nasıl bir siyaset yapıyor?
PROMTER-MESAJ SİYASETİ
AKP hakkında yıllar önce (7 Temmuz 2014) T24’de yazdığım bir yazıda, Erdoğan’ın cumhurbaşkanı seçilmesinden sonra partinin durumu konusunda; “Buna göre Cumhurbaşkanı Erdoğan icracı cumhurbaşkanı olarak görev yapacak bir anlamda partili cumhurbaşkanı olacak. Bu durumda AK Parti hükümeti “teknokrat bir hükümet” ve başkanı da “teknokrat bir başbakan” olacaktır. Bu, AK Parti’nin siyasi partiden profesyonel bir şirkete dönüşmesi anlamına gelir” tespitini yapmıştım. Aradan geçen süre içinde bu tespit haklılığını korumaya devam ediyor.
Bu yüzden AKP elitleri, kamusal alanda siyaset üretmek yerine, Erdoğan merkezli siyasetin sembolik temsilcileri oldular.
Öyle ki, Erdoğan ve AKP yönelik Özel’den gelen eleştirilere karşı cevap verilirken Erdoğan savunusundan çok, CHP’yi geçmişi üzerinden suçlama tercih ediliyor. Bunun siyasetsizlik olduğunu da en çok bu suçlamaları yapan parti sözcüsü biliyor tabi ki.
Özetle AKP bu haliyle tüm siyaseti Erdoğan’ın hangi şapkayla yaptığını karıştırdığımız promter konuşmalarına bırakmış durumda.
Bu da partinin, yeni sistemde kendine biçilmiş görevi yapması anlamına geliyor.
Cumhur İttifakı’nın diğer ortağı MHP ise uzuanca zamandır Bahçeli’nin çoğunlukla yaptığı basın açıklamaları üzerinden siyaet yapıyor.
Ve Bahçeli’nin her açıklaması ilginç biçimde yapı söküme uğratılarak, ne demek istediği, niyeti vs anliz edilmeye çalışılıyor
Bahçeli dışında MHP adına Feti Yıldız’ın hukuk temelli açıklamları var.
Bunun dışında MHP, Bahçeli’nin başlattığı çözüm sürecini kendi tabanına anlatmak için düzenlediği illerdeki toplantılar var. Bu toplantılar da, tabanı hedeflediği için kamusal alanda yapılsa da bir anlamda kapalı toplantılar şeklinde geçiyor.
Özetle Cumhur İttifakı içinde Bahçeli’nin taşıyıcılığını yaptığı “Terörsüz Türkiye” dışında üretilmiş bir siyaset ve siyasallaşma yok.
SİYASETİN YÖNÜNÜ TOPLUM BELİRLEYECEK
Bu durumu kaçınılmaz kılan ise bizatihi iki partinin birlikte inşa ettikleri Türk Tipi Alaturka Başkanlık Sistemi olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’dir.
Bu sistem ile devlet bir yandan siyasetin alanını çizmekle kalmıyor, ittifak içinde siyasi partilere de bir anlamda rol biçiyor. Bu siyasetsizliğin nedeni budur.
Buna karşı ana muhalefet partisi CHP ise tam tersine toplumsal taleplerin siyasetini kamusal alana taşıyor, siyasetin alanının genişletmeye çalışıyor.
Bu yönüyle CHP’nin toplumla birlikte meydan siyaseti yaparken, Cumhur İttifakı neredeyse siyasetsizliği seçerek, siyaseti Devlet’e bırakmış görülüyor.
Burada kuşkusuz en büyük belirleyici, toplum, toplumsal talepler ve toplumun siyasete katılma, siyaset yapma iradesi belirleyecek.
Toplum geleceğine sahip çıkmak istiyorsa siyasete “aktif özneler” olarak da katılacak ya da kendi geleceğini belirleyen kararların “pasif nesnesi” olmaya devam edecektir.
İlginizi Çekebilir