© Yeni Arayış

Medyayı susturunca gerçekler yok mu olacak?

Medya üzerinde kurulmak istenen bu denetim, açık biçimde basın özgürlüğünün, halkın haber alma hakkının kısıtlanmasıdır. Ve burada bir kez daha sorumluluk siyasetçiler kadar topluma düşmektedir. Çünkü artık halkın sınavı, siyasete olduğu kadar medya özgürlüğüne sahip çıkıp çıkmamasıyla ilgilidir.

Dün medya özgürlüğü açısından kara bir gün oldu.

Güne “casusluk” soruşturması ve gözaltılarla uyandık. Silivri’de tutuklu bulunan seçilmiş İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, yine Kandıra’da tutuklu bulunan İmamoğlu’nun danışmanı Necati Özkan ve Tele1 TV’nu Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ bu casusuluk soruşturmasına dahil edildiğini ve Yanardağ gözaltına alındı.

Soruşturma esas olarak, belediyenin “İstanbul Senin” uygulamasına kayıtlı vatandaşların bilgilerinin yabancı ülke istihbaratına sızdırıldığı üzerine.

Casusuluk gerçekten ciddi bir suçlama. Ve hemen ifade edelim ki, bütün bunlar henüz iddia ve ortada henüz iddianame de, dava da, suçlananlar hakkında bir karar da yok.

Günün ilerleyen saatlerinden CHP’nin başında demoklesin kılıcı olan sallandırılan “mutlak butlan” davası, mahkeme tarafından reddedildi.

Böylece CHP yönetimi içinde olduğu fırtınalı denizde rahat bir nefes aldı.

Ancak asıl haber akşam 19.22 sularında geldi. Tele1’in ana haber bülteni sunulurken İstanbul Sulh Ceza Hakimliği, kanalın yönetiminin Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na (TMSF) devredilmesi kesildi. Kanalın sahibi olan ABC Radyo Televizyon ve Dijital Yayıncılık Anonim Şirketi kayyum yönetimine geçti.

Konu ile ilgili olarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı aşağıdaki açıklamayı paylaştı.

"Cumhuriyet Başsavcılığımızca yürütülmekte olan ve bugün önceki basın açıklamamızda ayrıntısı verilen soruşturma kapsamında;“TELE1 isimli Tv kanalında genel yayın yönetmeni olan ve Casusluk suçundan gözaltına alınan şüpheli Merdan Yanardağ'ın söz ve eylemleriyle birçok kez soruşturmaya ilişkin suç işlediği, kanalın fiili kullanıcısı olduğu, resmi kayıtlarda oğlu Alp Yanardağ’ın şirket sahibi olarak göründüğü, bu suçlarda da TELE1 isimli Tv kanalını kullandığı gerekçesiyle kanalın sahibi olan ABC RADYO TELEVİZYON VE DİJİTAL YAYINCILIK ANONİM ŞİRKETİ’ne İstanbul Sulh Ceza Hakimliği’nce bugün verilen kararla Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun yönetim kayyımı olarak atanmasına karar verilmiştir.”

Tele1’e el konulması ve başsavcılığın yaptığı açıklama bize; sabah başlatılan soruşturmanın henüz ifadeleri bile alınmamış olmasına rağmen yargılamaların bütün safhalarının tamamlanmış izlenimi verdi.

Adalet Bakanı Sayın Yılmaz Tunç, “Güçlü bir hukuk devletinin ancak bağımsız ve tarafsız bir yargı sistemiyle mümkün olduğunu” sık sık ifade ediyor ve ekliyor; “Türkiye’nin yargı sisteminin her zamankinden daha tarafsız ve bağımsız olduğunu ve hukuk güvenliğine de saygı duyuyor.”

Bakan kendi tarafından tabloyu böyle görebiliyor ama bu hukuki uygulamaların fiili muhatapları olan biz vatadaşlar için ne yazık ki öyle değil. Hatta şunu ifade eder hale geldik; öyle bir siyasi iklimdeyiz ki, bırakın yargının tam tarafsız ve bağımsızlığını asgari ölçüde tarafsız ve bağımsızlığa bile razıyız.

GÖRÜNEN O Kİ, İKTİDAR GERÇEK TÜRKİYE GÖRÜLSÜN İSTEMİYOR

İktidarın şu anda medyanın yüzde 95’den daha fazlasını kontrol ediyor. Kalanları ise yargı ve cezalarla hizaya sokulmak isteniyor.

Nitekim Tele1 ve GYY’ni Merdan Yanardağ uzun süredir hedefteydi. Kayyum ile birlikte iktidar, ülke gerçeklerini topluma sunan bir kanalı daha devre dışı bırakmış oldu.

Kanala dün akşam kayyum atandı. Kanalın yayın çizgisin yarından itibaren nasıl olacağını göreceğiz.

Doğrudan iktidarı desteklemese de, Türkiye’de toplumum yaşadığı gerçek sorunları ekrana taşımama konusunda azami dikkat gösterecektir.

İktidar medyanın yüzde 100’ü kontrol etse bile, yaşanan gerçekleri halktan saklamak mümkün değildir. Çünkü halk, o gerçeğin içinde yaşamaktadır.

Medya üzerinde kurulmak istenen bu denetim, açık biçimde basın özgürlüğünün, halkın haber alma hakkının kısıtlanmasıdır.

Ve burada bir kez daha sorumluluk siyasetçiler kadar topluma düşmektedir. Çünkü artık halkın sınavı, siyasete olduğu kadar medya özgürlüğüne sahip çıkıp çıkmamasıyla ilgilidir.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER