Kemalizm tartışmaları üzerine...
SİYASETKemalizm anlatıldığı gibi baskıcı ve kısıtlayıcı yapısından ötürü muarızlarını iktidara taşıdıysa bu kadar üstünde tepinmeyle çoktan tarihe karışırdı. Tahakkümcü totaliter çağdaşlarına benzer biçimde tarih kitaplarından okurduk. Oysa Kemalizm halen canlı ve günceldir.
Türkiye’nin içeriği, niteliği ve kapsamı biz “fanilere” açıklanma gereği duyulmayan sürece gömülmesiyle kabaca on yıl kadar önce soğumaya bırakılan Kemalizm tartışmaları ara ara tekrar ısınmaya başladı.
Kemalizm’in ultra laik politikalarla siyasal alanı kısıtlaması ve batı tipi modernleşmeyi topluma dayatması neticesinde AKP’nin iktidara geldiği söyleniyordu. Bir nevi Kemalist dayatmadan yaka silken geniş halk kitleleri, tepki olarak AKP’yi iktidara taşımıştı.
Mevcut iktidar, bu naratife biraz fazla bel bağladığı için Kemalist olduğunu iddia ettiği vesayet odaklarıyla savaşarak demokratik bir rejim kurmaya çalıştı. Bana kalırsa o tarihlerde de demokrasi gibi amacı yoktu. Ancak demokrasi vurgularıyla geniş tabanlı bir siyasal zemine oturmayı başardı.
Türkiye’nin Kemalizm’den arındığı ölçüde demokratikleşeceği konuşuluyordu. Kemalizm’e yönelik büyük bir yıpratma kampanyası başlamıştı. Ana akım televizyonlarda Atatürk ve cumhuriyet karşıtlığıyla bilinen kimseler başköşede oturuyordu.
Kemalizm’den kurtularak demokratikleşeceği konuşulan Türkiye’nin demokrasi vurguları birden sönümlendi. İktidarın arkasındaki halk desteğinin yüzde elli bandının üstüne çıkması ve anayasa referandumlarından istenilen sonuçların alınması, burada etkili oldu diye düşünüyorum.
Türkiye’nin artık demokrasi gibi hedefi olmadığına göre Kemalizm’e saldırmanın da bir anlamı yoktu. Zaten kısa zamanda yerini güvenlikçi kaygılar almıştı.
Kemalizm tartışmaları buzdolabına kaldırılmıştı.
Ne zaman ki adına süreç denilen fakat işletilen sürecin tam bir muamma olduğu “şey” başladı, Kemalizm tartışmaları raftan iniverdi.
CHP’nin sürece yönelik tavrına paralel bir şekilde Kemalizm gündemi alevleniyor. Mesela en son CHP’nin İmralı’ya gitmeme kararı, kimi çevrelerce partinin yeniden Kemalist, ulusalcı, tek parti zihniyetine kaymasına yoruldu.
Kemalizm’in kısıtlayıcı, tektipleştirici veya tahakküm kuran yapısı masaya yatırıldı. Modernleşme projesinin karşıtlarını ürettiği ve AKP’yi iktidara taşıdığı gibi tezler tekrar dolaşıma girdi.
Açıkçası akademide de üzerine cilt cilt doktora tezleri yazılan söz konusu paradigmanın hiçbir geçerliliği yoktur. 12 Eylül’den sonra Mete Tunçay’ın Türkiye’de Tek Parti Yönetiminin Kurulması kitabıyla birlikte Kemalizm’in otoriter yapısını deşmek akademinin âdeti haline gelmişti. 1990’larda ve 2000’lerin başlarında bu çizgi epey prim yapıyordu.
Gelgelelim mevcut iktidar, bizzat kendi eliyle bu tezi yanlışladı. Kemalizm zikredilen dayatmalarla muarızlarını ürettiyse, şu soru anlamlı olacaktır; o zaman güncelde Kemalist ideolojiye dönük artan ilgi niye sürekli yükseliyor?
Millî bayramlarda Anıtkabir ziyaretçi akınına uğruyor. Zincir kitap mağazalarının çok satanlar rafında Atatürk’le ilgili yayınlar muhakkak yer alıyor. Kendisini doğrudan Kemalist şeklinde takdim eden gazete ve dergiler çıkıyor. YouTube gibi sosyal medya platformlarında Kemalizm ile ilgili videolar epey izleniyor. Bunlardan en bilinenlerinden bir tanesi Doğan Avcıoğlu’dur.
Twitter’da (benim için orası halen Twitter) örgütlenen Kemalist gençler, popüler bir tarihçiye Avcıoğlu ile ilgili içerik üretmesi için baskı yaptı. Hatta bununla da yetinmediler. Avcıoğlu’nun kitaplarının tekrar okurlarla buluşması için ilgili yayınevini sıkıştırdılar.
Avcıoğlu’nun kitapları hem yeniden basıldı, hem de istenilen video yayınlandı. Bugün iktidara yakın zincir kitapçıya gidin Türkiye’nin Düzeni’ni bulabilirsiniz. Bir önceki kabinenin bakanı bile rahatlıkla bulmuştu mesela!
Tarih derslerinde Atatürk’ten sonrasının okutulmadığı eğitim sisteminde gençlerin Avcıoğlu’nu keşfetmesi dahi başlı başına önemlidir.
Kemalizm’e giderek artan bir ilgi olduğu su götürmez bir gerçektir. Hâl böyleyken mevcut iktidarın Kemalizm’e tepki olarak koltuğuna oturduğu tezi büyük soru işaretlerini beraberinde getiriyor. Öbür türlü olsaydı Kemalizm çoktan sönümlenirdi. Kanımca paradigmanın yeniden düşünülmesi gerekiyor.
Kalkış noktası için naçizane bir yol haritası sunabilirim. Şerif Mardin’in altını çizdiği üzere ideolojiler kabaca iki şekilde kategorize edilebilir. Teorik yönü güçlü katı ideolojiler vardır, bir de buna karşın teoriden ziyade eylemselliğiyle ön plana çıkan yumuşak ideolojiler vardır.
Kemalizm, Türk toplumunun gereksinimlerine göre şekillendiğinden yumuşak bir ideolojidir. Fikirsel altyapısı önceden hazırlanmamıştır. İcraat her daim düşünceden önde gitmiştir. Bu nedenle Kemalizm hiçbir zaman kaskatı bir ideoloji olmamıştır. Düşünsel boyut geriden geldiği için köşeleri belirginleşmemiş, esnek bir yapı meydana gelmiştir.
Üstelik normalde ideoloji üretimi için güçlü entelektüel bir tabakaya ihtiyaç duyulurken Kemalizm’in böyle bir imkânı olmamıştır. Kemalistler bir grup iyi yetişmiş (biraz da el yordamıyla) askerî bürokratik elit ve gazeteci aydınlardan ibarettir. Buradan Marksizm, Sosyalizm, Komünizm veya Liberalizm gibi bir ideoloji çıkmaz haliyle.
Ancak Kemalizm’in düşünsel yapısının seyrek kalmasına koşut kendi içerisinde çoğulcu bir iklim yakalamıştır. Kemalizm’in çoğul olanakları, 1930’lar ve sonrasında Sosyalist, sosyal demokrat, muhafazakâr, liberal ve benzeri Kemalist yorumların önünü açmıştır.
Kemalizm’in merkezi özellikleri bakımından sola ve sağa esneyen yapılarla girdiği ilişkilerin soru işaretlerini rezerv olarak bulunduruyorum. Ama Kemalizm, çoğul olanaklar sayesindedir ki geniş bir tabana yayılabildi.
Bugün siyasî yelpazenin farklı noktalarında konumlanan kesimler, kendisini Kemalist olarak takdim edebiliyorsa aynı çoğul olanaklar kaynaklıdır. Keza tarihsel süreçte Kemalizm hep kendisini hissettirdi. Karizmatik lideri, Millî Mücadele ruhu, devrimlerin sınanması ve başarılı bir proje olduğunun görülmesiyle Kemalizm her daim tekrar vücut buldu.
Öbür taraftan Kemalizm’in çağdaşı olan son derece katı ve tahakkümcü ideolojiler vardır. Şimdilerde esamisi okunmuyor. Çünkü çok fazla tahakküm güdüldüğü için tabiatı gereği karşıtlarını üretmiştir. Buna karşın Kemalizm halen canlı kalmak bir yana Türkiye’nin çıkış yolu için reçete sunabileceği üzerinde duruluyor.
Kemalizm anlatıldığı gibi baskıcı ve kısıtlayıcı yapısından ötürü muarızlarını iktidara taşıdıysa bu kadar üstünde tepinmeyle çoktan tarihe karışırdı. Tahakkümcü totaliter çağdaşlarına benzer biçimde tarih kitaplarından okurduk. Oysa Kemalizm halen canlı ve günceldir.
İlginizi Çekebilir