Gazze, Ortadoğu ve CHP
SİYASETSorunun komisyon görüşmeleri yerine, tam demokrasi, uluslararası hukuka uygunluk çerçevesinde ve eşit yurttaşlık temelinde çözüleceğinin, kamuoyuna açıklanması kaçınılmaz hale geliyor. Son günlerde Cumhurbaşkanlığı Çalışma Ofisinden yapılan bazı açıklamaların, içeriklerinin parti politikalarına zarar verebileceği de unutulmamalı.
Gazze’de on binlerle ifade edilen, sivil can kayıplarının ardından barış süreci başladı. Ateşkes ve rehinelerin kısa sürede özgürlüklerine kavuşmaları bekleniyor. Filistin’in Akdeniz’deki kıyı bölgesinde, eski İngiliz Başbakanı Blair’in yöneteceği bir yapılanmadan söz ediliyor.
Barışın her koşulda savaştan daha iyi olduğuna hiç kuşku yok. Bu yüzden ilk bakışta, gelişmelerin Bölge ile çok yakınlaşan, Türkiye açısından sevindirici olduğu öne sürülebilir. Ancak bir ayrıntıyı gözden kaçırmamak koşuluyla. ABD Başkanı Trump’ın; Gazze’deki ateş kesin ardından Ortadoğu’nun yeniden yapılandırılacağına ilişkin açıklaması, BOP Başkan Yardımcılığı ile başlatılan, sürecin yeni bir aşaması olabilir.
Suriye’de iktidara getirilen, HTŞ siyasal hareketi ile Türkiye’de gündemleştirilen, “Türk-Kürt-Arap” üçlemesine dayalı “ümmet” anlayışı, sözü edilen yeniden yapılanmanın ileri adımı mıdır? Yakında ortaya çıkacaktır.
İktidar ortakları TBMM’deki uzun adlı komisyonunun “Kürt Sorununu” çözeceğine ilişkin beklentileri, sürekli yükseltiyorlar. MHP Liderinin beklenmedik bir anda gündeme getirdiği, “umut hakkı” tartışmalarının Ortadoğu için hazırlanan, yeniden yapılanmadan bağımsız olduğunu düşünmek; bu koşullarda çok güç.
Cumhur İttifakının birden bire ayrım yüzyıllık sorunu, PKK ile sınırlanan bir düzlemde çözme girişimi çok ilgi çekici. CHP merkezli muhalefeti hedef tahtasına oturtan, her hafta seçilmiş belediye başkanlarını görevlerinden uzaklaştıran, tutumu ile birlikte değerlendirildiğinde, son girişimlerde dış etki kuşkusunu güçlendiriyor.
Konunun bu yanını ayrıntıları ile bilmemiz, bu aşamada olanaksız.
DEM Parti sözcülerinin tam demokrasiyi önceleyen, eşit yurttaşlık kavramlarını medyadaki eleştirileri öne sürerek, bir anda reddetmelerini anlamak söz konusu olamaz. Üstelik sürekli yakındıkları baskıların, bu kez medyaya uygulanmasını savunmaları, akıl almaz bir yaklaşım. Açıklamalar; tarafların kalıcı barış isteminden çok kısa süreli siyasal çıkar üretmek amacıyla, bir araya geldiklerini çağrıştırıyor. İktidarın istediği anayasa değişikliklerinin, halkoyu yerine TBMM içinde gerçekleştirilmesine ilişkin henüz kamuoyu ile paylaşılmayan, uzlaşmaya varıldığı kuşkusu uyandırıyor.
Gelişmeler; haklı nedenlerle birinci parti olduğunu seslendiren, CHP yönetimine büyük bir sorumluluk yüklüyor. Sorunun komisyon görüşmeleri yerine, tam demokrasi, uluslararası hukuka uygunluk çerçevesinde ve eşit yurttaşlık temelinde çözüleceğinin, kamuoyuna açıklanması kaçınılmaz hale geliyor.
Son günlerde Cumhurbaşkanlığı Çalışma Ofisinden yapılan bazı açıklamaların, içeriklerinin parti politikalarına zarar verebileceği de unutulmamalı.
İlginizi Çekebilir