Erdoğan’ın Yeni Osmanlısı
SİYASETKısacası “Kürtlerle neden barıştın, hani onlar teröristiler?” sorusunu soracak olanlara Erdoğan aslında diyor ki “Yanlış yaptık! Beyaz Toroslar, faili meçhuller, köy yakmaları bütün bunlar Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Kürtlere yaptığı yanlış uygulamalardı.
Tarihe bakarsanız biz Kürtlerle, Araplarla (Araplar nereden çıktı diye sormayın?) bir olduğumuzda başarılı olduk. İşte yeniden Türkiye Yüzyılı’nı başarılı kılmak için Kürtlerle barışmamız lazımdı. Biz de bu adımı attık”. Dediği bu!
Uzun zamandır çeşitli çevrelerde iktidarın Kürt sorunu çerçevesinde attığı adımlar, hani ne derler “Bayram değil seyran değil eniştem beni niye öptü?” deyişiyle uyumlu bir biçiminde tartışılıyordu. Neden Bahçeli, Mecliste, “devlet” elini DEM partililere yöneltip de onların elini sıktı? Bununla da kalmayıp neden Öcalan’ın Meclis’te gelip konuşmasını önerdi? Erdoğan da bu tutuma önceleri “düşük profille” sonraları ise daha net biçimde neden destek verdi? İktidara ne oluyordu? Ortadoğu’nun bu karmaşasından çıkmak için Erdoğan kendi Kürtleriyle barışıp Türkiye için demokratik bir çıkış mı planlıyordu?
Eğer iktidarın CHP’ye olan tavrı giderek daha anti-demokratik olmasaydı insan böyle bir gelişmeyi demokrasinin çıtasının yükseltileceğine dair bir işaret olarak okur ve Kürt sorunu ile ilgili gelişmeleri heyecanla alkışlardı. Daha net bir ifadeyle Kürt sorununu çözecek yaklaşım demokrasinin çıtasını yükseltecekse, Ekrem İmamoğlu ve arkadaşlarına oynanan anti-demokratik uygulamalar da nesiydi?
Tartışmalar dün itibariyle, PKK’nın söz verdiği gibi silahların bırakılmasıyla yeni bir düzeye çıkarken bugün Erdoğan’ın yaptığı konuşmayla daha da netleşti. Netleşti diyorum ama daha tartışılması gereken çok konu var.
Bana göre bugün Erdoğan Türkiye’nin önüne “yeni” bir Osmanlı hayali (ya da Türklük hayali) koydu. Tarihte ne vakit Türkler, Kürtler ve Araplar birlikte olmuşlar o zaman hepsi birden başarılı olmuşlar, ne vakit ayrılmışlar hepsi birden yenilmişler. Şu cümleye bakın: “Türkler, Kürtler ve Arapların ittifak yaptığında atlarının rüzgarı Çin denizinden Adriyatik'e serin esintiler yaydı” , "Atlarımızın şahlanışından coğrafyaya huzur yayıldı. Kılıç şakırtıları bu bölgeye barış getirdi. Kılıçlarımızı gerektiğinde kınından çıkarıp omuz omuza savaştık”.
Kısacası “Kürtlerle neden barıştın, hani onlar teröristiler?” sorusunu soracak olanlara Erdoğan aslında diyor ki “Yanlış yaptık! Beyaz Toroslar, faili meçhuller, köy yakmaları bütün bunlar Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Kürtlere yaptığı yanlış uygulamalardı. Tarihe bakarsanız biz Kürtlerle, Araplarla (Araplar nereden çıktı diye sormayın?) bir olduğumuzda başarılı olduk. İşte yeniden Türkiye Yüzyılı’nı başarılı kılmak için Kürtlerle barışmamız lazımdı. Biz de bu adımı attık”. Dediği bu!
Doğrusu bu mahsuplaşma Kürtlerden bir özürle ifade edilebilseydi çok çok değerli olurdu. Tıpkı Willy Brandt’ın,1970’de Varşova Gettosu Anıtı'nın önünde diz çökerek Yahudilerden özür dilemesi gücünde etkisinde olurdu. Ama Erdoğan öyle biri değil. Zaten öyle biri olsaydı attığı ve benim de desteklediğim bu adımları demokratik düşünceler çerçevesinde ifade eder ve bütün dünyaya kimliklerimizi “Biz Türküz!” kimlikçiliğine sıkıştırmayacağını, Abdullah Öcalan’ın önerdiği gibi her bir kimliğin kendi kimliğini yaşayabileceği ve hiçbir kimliğin diğeri üzerinde egemenlik taslayamayacağı yeni bir demokrasiyi kuracağımızdan söz ederdi. Oysa dediğim gibi Erdoğan öyle biri değil.
Yanılıyor muyum? Doğrusu çok isterdim. Ama hala Demirtaş’ın, Kavala’nın, İmamoğlu ve arkadaşlarının ve daha yüzlerce insanımızın suçları olmadığı halde cezaevlerinde olması böyle düşünmemi ve umutlanmamı önlüyor.
Bir de silah bırakma törenindekilerin söyledikleri çok çok önemliydi. Onun için Erdoğan’ın “Şimdi AK Parti, Milliyetçi Hareket Partisi, DEM en azından üçlü olarak bu yolu beraber yürüme kararı verdik” sözlerini Erdoğan’ın yerinde olsam bir de bu açıdan değerlendirirdim. Çünkü kimilerinin ima ettiği gibi DEM de İttifaka katılacak beklentisi tümüyle yanlıştır. DEM’in AKP ile yürüyeceği yol yalnızca barış sürecidir.
Bese Hozat’ın konuşmasında "Demokrasi ve sosyalizm mücadelemizi, demokratik siyaset ve hukuk yöntemiyle yürütmek amacıyla ve demokratik entegrasyon yasalarının çıkarılması temelinde sizlerin huzurunda silahlarımızı özgür irademizle imha ediyoruz" sözü DEM’in de benimseyebileceği bir söz olduğuna göre nasıl olacak da yeni bir Türk milliyetçiliği arayışında olan Erdoğan DEM’le siyaset yapacaktır? Bu ham bir hayaldir!
İlginizi Çekebilir