© Yeni Arayış

Beyan usulü gelir vergisi neden bu kadar düşük?

Dünyanın hiçbir modern vergi sisteminde beyan usulüyle toplanan gelir vergisinin vergi gelirleri içindeki payı yüzde 2.43 gibi komik bir oran olamaz. Bu mali skandalın bir açıklaması olması gerekiyor.

Dünyanın hiçbir modern vergi sisteminde beyan usulüyle toplanan gelir vergisinin vergi gelirleri içindeki payı yüzde 2.43 gibi komik bir oran olamaz. Bu mali skandalın bir açıklaması olması gerekiyor.

Hazine ve Maliye Bakanının göreve başlayıp “rasyonel politikalara dönüş” mecburiyetini açıkladığı günden günümüze bir bütün olarak maliye politikaları kanımca çok kötü yürütülüyor. Eskiden de öyle idi. Aylık yüzde üç ritmine oturmuş gözüken TÜİK enflasyonu bile bu kötü yönetimin net bir göstergesi. Bütçe, ilk dört ayda 900 milyar TL açık verdi. 2025 senesi hedefi 1.9 trilyon TL, başka bir ifade ile de dört ayda açık hedefinin yarısına yaklaştık bile. Bütçe açığı radikal biçimde düşürülmeden enflasyonla mücadele nasıl bir şey anlamak kolay değil ama muhtemelen aynen 2021 sonbaharında olduğu gibi en üst politika yapıcı otorite (kimdir acaba!), istihdam azalması yerine yüksek enflasyonu tercih ediyor.

Enflasyonla mücadele üç ayaklı bir mücadeledir; para politikası, maliye politikası ve evrensel standartlarda tıkır tıkır işleyen bir hukuk devleti. Bu üçlemede para politikası ayağında kısmi bir rasyonalizasyon yaşanıyor ama maliye politikası ve hukuk devleti ayakları kötürüm vaziyette.

Maliye politikası ile hukuk devleti arasında ne ilişki var demesin kimse lütfen. İşte size çok küçük bir örnek: Hazine ve Maliye Bakanı’na bağlı BDDK’nın Başkan Yardımcısı’nın düğününde BDDK’nın denetlemekle mükellef olduğu kurumların denetleyenin düğün hediye torbasını pahada ağır, yükte hafif kıymetlerle doldurduğu ve bu büyük siyasi skandalın soruşturulmadığı bir yerde etkin maliye politikası imkansızdır.

Bir de 2006 tarihli Kurumlar Vergisi Kanunu’nun öngördüğü vergi cennetlerine yasal olarak transfer edilen paradan yüzde 30 stopaj zorunluğu konusu var ama bu maddenin işlerliği için Cumhurbaşkanının Resmî Gazetede vergi cennetleri kabul edilen yerleri yayınlaması gerekiyor ama bu para kimin parasıdır ve ne kadar kıymetlidir ki, bu vergi cennetlerinin adları bir türlü Resmî Gazetede yayınlanmıyor. Yüzde 30 stopaj oranı yüksek bulunabilir, yasada bir değişiklik ile bu düşürülebilir. Utanmazca mükerrer motorlu taşıtlar vergisi salındığı bir yerde vergi cennetlerine giden paradan düşük bir oranda stopaj kesilmemesi pek öyle rasyonel politikaya dönüş gibi durmuyor değil mi Mehmet Şimşek?      

Gelelim artık başlıkta belirttiğim ve benim en çok ilgimi çeken mali istatistik konusuna. Bu büyük bir sorun, hem demokrasi hem mali bir sorun. Ve Mehmet Şimşek bu konuda adım atmakta hiç ama hiç istekli değil.

İş geliyor, devletin saydam bir vergi sistemi istemediği meselesine; aksi takdirde vergi ödeme bilinci yaratmayan dolaylı vergiler bu kadar yüksek olur mu idi.

İlk dört ayda yani Ocak-Nisan aylarında 737 milyar TL* gelir vergisi toplanmış, bu meblağ toplam vergi gelirlerinin yüzde 26’sı ki, bu oran bile tek başına vergi sistemimizin büyük bir sorunu. Modern bir vergi sisteminde çok daha yüksek olmalı ama gelir vergisi tahsilatı konusunda turbun büyüğü bu değil.

Toplanan 737 milyar gelir vergisinin sadece 68 milyarı beyan usulüyle yani olması gerektiği gibi toplanabiliyor, bu son meblağın toplam vergi gelirleri içindeki payı sadece yüzde 2.43.

Stopaj usulüyle toplanan vergi ilk dört ayda 666 milyar TL ve toplam vergi gelirlerinin yüzde 24’ü.

Türkiye’de gerçek bir vergi sisteminin varlığını iddia edebilmek için gelir vergisi tahsilatının çok büyük bir bölümünün beyan usulüyle toplanması gerekiyor ama NEDENSE??? bizim maliye bu işe hiç yanaşmıyor ve komik gerekçeler sunuluyor konu açıldığında da. 

Dünyanın hiçbir modern vergi sisteminde beyan usulüyle toplanan gelir vergisinin vergi gelirleri içindeki payı yüzde 2.43 gibi komik bir oran olamaz. Bu mali skandalın bir açıklaması olması gerekiyor.

Maliyecilere sorarsanız iki gerekçe gösteriyorlar, ikisi de çok saçma.

Birincisi vergi güvenliği meselesi, maliyeciler bu usul ile daha kolay vergi toplayabiliyorlar. Aybaşında vergi sorumlusu gelir vergisini kesiyor ve maliyeye yatırıyor ama bu arada çok büyük demokrasi maliyetleri ortaya çıkıyor.

Tamam, vergi güvenliği için stopaj yapılsın ama yine de herkes gelir beyannamesi versin, tüm gelirlerini eksiksiz maliyeye deklare etsin, maliye sizin ödeyeceğiniz gelir vergisini hesaplasın ve stopaj yoluyla kesilen vergi bu vergi borcundan mahsup edilsin.

Ama maliye bunu istemiyor çünkü vatandaşlarımızın ödedikleri verginin bilincine varmasını istemiyor devlet gibi geliyor bana.

İkinci gerekçe ise vatandaşın beyanname dolduramayacağı saçmalığı; en akıllı telefonları kullanabilen bu mükelleflerin beyanname doldurmada bir sorunla karşılaşmayacağı kesin, üstelik bu mükelleflerin önemli bir bölümü de beyaz yakalı çalışan.

İş geliyor, devletin saydam bir vergi sistemi istemediği meselesine; aksi takdirde vergi ödeme bilinci yaratmayan dolaylı vergiler bu kadar yüksek olur mu idi.      

*Sayıları yuvarlayarak sunuyorum.

             

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER