© Yeni Arayış

Adaletin Nabzı: Murat Çalık Dosyası

Bugün Murat Çalık için, yarın adını bile bilmediğimiz bir başkası için konuşabilmek gerek. Çünkü adalet; bir gün hepimize lazım.

Bu mesele artık siyasi değil. Bu mesele, insani. Bu mesele artık cezai değil. Bu mesele, vicdani. Ve unutmayalım ki adalet, bazen bir mahkeme kararı değil; toplumun ortak vicdanıdır.

Zaman zaman bazı davalar vardır ki; mahkeme salonlarından çok, halkın vicdanında görülür. Kanun kitaplarının soğuk satırlarını aşar, bir annenin gözyaşına, bir çocuğun “babam ne zaman dönecek” sorusuna karışır. Bugün, Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık’ın dosyası tam da böyle bir yerden sesleniyor bize. Sadece adaletin değil, insanlığın sınandığı bir eşikten...

Çalık, iki kez kanserle mücadele etmiş bir insan. Bu ülkede milyonlarca insan gibi sabahları bir belediye başkanı olarak uyanıp, geceleri evine bir baba, bir evlat, bir yurttaş olarak dönüyor. Tutuklanması ve cezaevine gönderilmesi, elbette yargının takdiridir. Ancak meselenin bu noktadan sonra aldığı yön, artık yalnızca bir hukuk meselesi olmaktan çıkmıştır.

Bugün bir yurttaş, geçmişte atlatmış olduğu lenfoma hastalığının yeniden nüksettiği kuşkusu ile ameliyat masasına yatıyor. Oysa biz, Anayasa'nın teminat altına aldığı yaşama hakkını, bir siyasi tartışmanın gölgesinde unutmaya başlıyoruz.

Sormak gerekiyor: Suçlu olduğu sabit olmamış bir insanı, ağır sağlık sorunlarıyla birlikte cezaevinde tutmak; hangi hukuk sisteminde “normal” sayılır? Hangi vicdanda yer bulur?

Çalık davası üzerinden bir kez daha hatırlıyoruz ki, “geciken adalet adalet değildir” sözü sadece bir hukuk prensibi değil, aynı zamanda insani bir çağrıdır. Çünkü adalet, yalnızca adil olmakla değil; aynı zamanda zamanında adil olmakla anlam kazanır. Eğer bir kişi, henüz mahkeme önünde suçlu ilan edilmemişse, “masumiyet karinesi” onun en temel hakkıdır. Hele ki sağlığı, yaşamı tehdit altındaysa…

Ve şimdi bir sorunun tam ortasındayız:
Bir belediye başkanı olarak halkına hizmet etmiş, sağlık dosyasında iki kez kanserle yüzleşmiş, cezaevinde 18 kilo vermiş bir insanın tutukluluğu hangi kamu yararını sağlamaktadır?

Bu mesele artık siyasi değil. Bu mesele, insani.
Bu mesele artık cezai değil. Bu mesele, vicdani.
Ve unutmayalım ki adalet, bazen bir mahkeme kararı değil; toplumun ortak vicdanıdır.

Murat Çalık meselesi, sadece bir kişinin hikâyesi değildir. Bu dosya, aslında hepimizin nasıl bir ülkede yaşamak istediğine dair kararını yansıtıyor. Hukukun üstün olduğu, vicdanın sesimizi kısmadığı, insan onurunun her şeyin önünde tutulduğu bir ülke mi?

Yoksa...

İşte tam da bu noktada susmak, suça ortak olmak demektir. Bugün Murat Çalık için, yarın adını bile bilmediğimiz bir başkası için konuşabilmek gerek. Çünkü adalet; bir gün hepimize lazım.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER