Özet
2025 New York şehri belediye başkanlığı seçimi, Trump sonrası dönemde ABD siyasetinin yönünü etkileyecek en kritik yerel yarışlardan biri olarak öne çıkıyor. Demokrat Parti’nin sol kanadını temsil eden Zohran Mamdani, Uganda-Hint kökenli Müslüman bir göçmen aileden gelen, demokratik sosyalist bir politikacı olarak çalışan sınıfların, göçmenlerin ve gençlerin sesi haline geldi. Mamdani’nin kira dondurma, ücretsiz otobüs, kamusal konut ve servet vergisi gibi önerileri, ABD koşullarında “sosyal belediyecilik mümkün mü” tartışmasını somutlaştırıyor. Filistin dayanışmasını açıkça savunarak İsrail’in Gazze politikalarını “suç” olarak nitelendirmesi, ABD siyasetinde cesur ve istisnai bir duruş olarak öne çıkıyor. Mamdani’nin yükselişi karşısında finans çevreleri ve Demokrat Parti’nin merkez kanadı Cuomo’ya yönelirken, Trump onun yurttaşlığının iptalini dahi gündeme getirdi. Mamdani’nin olası zaferi, solun ABD’de yeniden doğuşunun sembolü olabilir.
Anahtar Kelimeler: New York, Mamdani, Cuomo, Sosyalizm, ABD, Sosyal Belediyecilik, Sınıf Siyaseti
xxx
Giriş
İki hafta sonra, 4 Kasım 2025’te toplam 20 yılımı geçirdiğim ve halen yaşadığım New York şehrinde Belediye Başkanlığı seçimi yapılacak. Normal koşullarda New York belediye seçimleri için Türkiyeli okuyucuya yönelik bir yazı yazmayı düşünmezdim, ama bu sefer durum epey değişik. Bu seçimler New York’un çok ötesinde ABD siyaseti ve hatta giderek faşizanlaşan dünyamızda sol muhalefet için önemli işaretler barındırabilir.
“New York” dediğimizde:
1. Eyalet düzeyinde bir New York var. Yaklaşık 20 milyon nüfus ve Türkiye’nin %18’i kadar bir toprak (tüm Marmara Bölgesi’nin iki katı kadar) parçası. Seçimle gelen bir vali ve kendi meclisi var. Geleneksel olarak hep Demokrat Parti hegemonyasında bir eyalet. New York eyaletinin bir önceki Demokrat valisi Andrew Cuomo, şimdiki belediye seçimlerinde önce Demokrat Parti’den aday olmak istedi, önseçimleri kaybedince şimdi bağımsız aday. Cuomo, 2011-2021 arasında üç dönem seçilerek eyalet valiliği yapmış ve sonunda mahkûm olmasa da hakkında ondan fazla kadının yaptığı cinsel taciz suçlamaları ve bunlara bağlı soruşturmalar nedeniyle istifa etmek zorunda kalmıştı.
2. Şehir düzeyinde bütün dünyanın bildiği tanıdığı, Manhattan, Brooklyn, Queens, Bronx, Staten Island ilçelerinden ibaret olan bir New York var. Yerleşik resmi nüfusu 9 milyon. Dünya finans-kapitalinin merkezi; dünyanın en kozmopolit şehirlerinden biri (belki de birincisi, şehir ahalisinin yaklaşık %40’ı ABD dışında doğmuş); sınıfsal eşitsizliklerin tavan yaptığı (en üst %1’lik gelir grubu tüm gelirin %40’ını alırken, en alt %40’lık gelir grubu tüm gelirin ancak %8’ini alabiliyor); bir yandan bilim, sanat, kültür alanlarında dünya merkezi ama öte yandan mesela ağır bir evsizlik-barınma sorununun yaşanabildiği bir şehir.
Sınıf ve ırk-etnisite-din meselelerinin iç içe geçtiği ABD siyasetinde New York şehri için şu rakamları da bilelim: “Beyazlar” %31, “Hispanik-Latino (Orta-Güney Amerikalılar) %28, Afrika kökenliler (“Siyahlar”) %20, Asyalılar %16; Hristiyanlar %56, Museviler %10, Müslümanlar %8, herhangi bir dine bağlı olmayanlar %24.
New York şehrinde nadir istisnalar dışında belediye başkanlığını Demokrat Parti’nin merkez eğilimine yakın adaylar kazanmaktadır. İstisnai durumlarda kazanan Cumhuriyetçi Parti adayları da o partinin görece ılımlı-liberal, merkeze yakın adayları olmuştur. Bilindiği gibi, ABD siyasi sahnesi iki büyük partili bir sahnedir ve bu iki büyük parti de haliyle geniş koalisyonlar halindedir. Cumhuriyetçi Parti, en ırkçı-faşist-dinci kesimlerden merkez-sağa uzanan bir yelpazeyi kapsarken, Demokrat Parti de merkez-sağdan merkez-sola uzanan bir yelpazeyi kapsamaktadır. ABD standartlarında Cumhuriyetçi Parti’ye göre “solcu” (daha doğrusu ABD’de “solcu” yerine “liberal”) sayılan Demokrat Parti, dünya standartları açısından baktığımızda aslında bir merkez partisidir, parti içindeki merkez-sol sayılabilecek eğilimler bile oldukça cılızdır. 4 Kasım’daki seçimi olağanüstü kılan tam da budur. New York tarihinde ilk kez açıkça “demokratik sosyalist” olduğunu söyleyen, Demokrat Parti’nin dışında ve epey solunda yer alan bir örgütlenmeden gelip Demokrat Parti içinde önseçimleri kazanan ve şu anda kazanmaya en yakın adayımız Zohran Mamdani herkesi şaşırtmaya devam etmektedir.
3. Metropolitan bölge olarak New York ise şehir New York’la iyice bütünleşmiş olan (New York ve New Jersey eyaletleri içinde yer alan) birçok başka ilçe ve şehri de içermektedir ve nüfusu 20 milyon civarındadır. Metropolitan New York’un bugünkü konumuzla ilgisi yoktur.
4 Kasım 20025 New York Belediye Seçimlerinde Kimler Aday?
New York Belediye Başkalığı seçimleri geleneksel olarak iki iddialı aday arasında geçmesine rağmen, bu sefer neredeyse dört adaylı olacaktı. Seçime iki hafta kala üç adaylı bir yarış devam ediyor. Adaylara kısaca bakarsak:
1. Zohran Mamdani:ABD Demoratik Sosyalistleri’nin New York örgütünün üyesi olan Mamdani, 2020’den itibaren New York Eyalet Meclisi’nde Queens temsilcisi olarak iki kez seçilmiş olarak görev yapıyordu ve Haziran 2025’te Demokrat Parti’nin New York şehri Belediye Başkanlığı önseçimlerinde yarışıp, 11 aday arasında ilk turda %43, iki adaylı final turunda ise %56 oy alarak partinin resmi adayı oldu. Şu anda kamuoyu yoklamalarında %40-45 ile ön sırada görünüyor.
2. Andrew Cuomo: Mamdani’nin sürpriz bir şekilde kazandığı önseçimlerde, Demokrat Parti merkezinin desteklediği Cuomo, ikinci oldu. Parti’nin ağır toplarının ve muhtemelen Trump’ın örtük desteğiyle kendi partisinden aday olamayınca bağımsız aday oldu.
3. Curtis Sliwa: Cumhuriyetçi Parti’nin adayı. Bir önceki seçimde de bu partinin adayı olarak %29 oy almıştı. Sivil sokak devriye örgütü Guardian Angels’in kurucu başkanı, sağ popülist bir radyo programcısı.
4. Eric Adams: Demokrat Parti’nin mevcut Belediye Başkanı. Geçen yıl Türkiye devleti ve çeşitli iş insanlarıyla rüşvet benzeri ilişkilere girme iddialarıyla hakkında dava açılmış ve Trump’ın girişimleriyle dava oldukça karanlık bir şekilde düşürülmüştü. Bu yüzden itibar sarsıntısı yaşadı ve kendi partisinin önseçimine giremedi ama bağımsız aday oldu. Ancak pek bağış ve oy toplayamayacağını anlayınca 28 Eylül’de adaylıktan çekildi. Ama geç çekildiği için ismi hala oy pusulasında yer alacak.
Irk meselelerinin ABD siyasetinde hala önemli bir faktör olması nedeniyle, Mamdani’nin Hintli- Amerikalı, Cuomo ve Sliwa’nın beyaz, Adams’ın Afrika kökenli Amerikalı olduğunu da not etmiş olayım.
NYC 2025 Belediye Başkanlığı Seçimi – Son Kamuoyu Yoklamaları
Aşağıdaki tablo, 2025 New York şehri belediye başkanlığı (4 Kasım) seçimleri için yapılmış en son kamuoyu yoklamalarını göstermektedir. Veriler 2025 Eylül–Ekim dönemine aittir.
Anketi Yapan Kurum | Mamdani (%) | Cuomo (%) | Sliwa (%) | Adams (%) |
45 | 25 | 9 | 8 | |
45 | 24 | 17 | 14 | |
52 | 28 | 14 | 2 | |
46 | 33 | 15 | 6 |
Anket sonuçlarından görülebileceği gibi Mamdani kazanmaya çok yakındır. Yarıştan çekilen Adams’ın oylarının çoğunun Cuomo’ya gideceği düşünülebilir. Son iki hafta içinde Trump’ın baskısıyla Sliwa da Cuomo lehine yarıştan çekilirse, ancak o zaman Mamdani’nin işi biraz zora girebilir, ama her durumda kazanmaya oldukça yakın görünüyor. Kimdir bu sosyalist Mamdani ve nasıl olabildi böyle şaşırtıcı bir durum?
New York’ta sosyalist bir belediye başkanının seçilmesi, sembolik olduğu kadar pratik düzeyde de sarsıcı bir gelişme olacaktır. Mamdani’nin önerileri, servet vergilerinin artırılması, emlak rantlarının sınırlanması, büyük şirketlerin denetlenmesi ve kamu hizmetlerinin yaygınlaştırılması (ücretsiz otobüs, ücretsiz kreş) gibi klasik sosyalist talepleri içeriyor. Bu yönelim, ABD’de uzun süredir bastırılmış sınıf siyaseti tartışmalarını yeniden gündeme taşıyor. Bu çıkış, uzun zamandır neredeyse sadece kimlik siyasetine sıkışmış olan solun kendisini yenilemesi açısından önemli bir eşik olabilir.
Mamdani Kimdir?
Zohran Kwame Mamdani, 18 Ekim 1991’de Uganda’nın başkenti Kampala’da doğmuş, yani beş yıl önce New York Eyalet Meclisi’ne seçildiğinde 29, şu an 34 yaşında. Babası Columbia Üniversitesi’nde antropoloji ve siyaset bilimi alanlarında profesör olarak çalışan, Hint-asıllı Ugandalı-Amerikalı, ünlü sosyalist düşünür-yazar-akademisyen Mahmood Mamdani, annesi ise Hint-Amerikalı, Missippi Masal, Monsoon Wedding, Salaam Bombay gibi unutulmaz filmlerin yönetmeni Mira Nair’dir. Babası Gujaratlı Müslüman, annesi Pencaplı Hindudur. Beş yaşına kadar Uganda’da, ardından Güney Afrika’da yaşadıktan sonra yedi yaşında ailesiyle birlikte New York’a taşınmıştır.
Mamdani, New York’un sınavla girilen en kaliteli 4-5 devlet lisesinden biri olan Bronx High School of Science’dan mezun olmuştur. Üniversite eğitimini Bowdoin College’da Afrika Çalışmaları bölümünde tamamlamıştır. Öğrencilik yıllarında Students for Justice in Palestine (Filistin’de Adalet için Öğrenciler) adlı örgütte aktif olarak yer almıştır.
Siyasi kariyerine 2020’de New York Eyalet Meclisi’ne seçilerek başlayan Mamdani, son yıllarda ABD siyasetinde adını duyuran Bernie Sanders, Alexandria Ocasio‑Cortez (AOC), Rashida Tlaib gibi kendisini açıkça demokratik sosyalist olarak tanımlamakta ve Demokrat Parti’yi daha sola çekmeye çalışmaktadır.
Zohran Mamdani, demokratik sosyalizmi “çalışan insanların ve sıradan yurttaşların yalnızca hayatta kalabildiği değil, onurlu ve anlamlı bir yaşam sürebildiği bir ekonomik ve siyasal düzen kurma çabası” olarak tanımlamaktadır. Ona göre bu düzen, “ekonomik kararların bir avuç elitin ya da şirketin çıkarına göre değil, doğrudan toplumun ihtiyaçlarına göre alındığı” bir yapıyı gerektirir; amaç özel mülkiyeti tümüyle ortadan kaldırmak değil, “kamu hizmetlerinin ve çalışanların söz hakkının” güçlendirilmesidir. Bu perspektifte demokratik sosyalizm, devletin merkeziyetçi kontrolüyle değil, aşağıdan yukarı örgütlenen demokratik katılımla biçimlenir. Mamdani’nin politik söylemi, kira artışlarının sınırlandırılması, toplu ulaşımın kamusal ve düşük maliyetli hale getirilmesi, gıda erişimini kolaylaştıracak kamusal marketlerin kurulması ve büyük şirketlerden alınacak ek vergilerle gelir eşitsizliğinin azaltılması gibi somut adımlara dayanmaktadır (Al Jazeera, 2025; Jacobin, 2020; Time, 2025, Washington Post, 2025).
Mamdani, sol, seküler ve modern bir hayat tarzına sahiptir ama aynı zamanda Hintli, Afrikalı ve Müslüman köklerini bir kültürel miras olarak sahiplenmektedir.
Finans-kapitalin merkezinde sınıf siyaseti
New York, sadece ABD’nin değil, küresel kapitalizmin de merkezlerinden biridir. Finans kapitalin kalbinde yükselen bir sol adayın güçlü çıkışı, yalnızca yerel değil, uluslararası bir politik anlam da taşıyacaktır.
New York’ta sosyalist bir belediye başkanının seçilmesi, sembolik olduğu kadar pratik düzeyde de sarsıcı bir gelişme olacaktır. Mamdani’nin önerileri, servet vergilerinin artırılması, emlak rantlarının sınırlanması, büyük şirketlerin denetlenmesi ve kamu hizmetlerinin yaygınlaştırılması (ücretsiz otobüs, ücretsiz kreş) gibi klasik sosyalist talepleri içeriyor. Bu yönelim, ABD’de uzun süredir bastırılmış sınıf siyaseti tartışmalarını yeniden gündeme taşıyor. Bu çıkış, uzun zamandır neredeyse sadece kimlik siyasetine sıkışmış olan solun kendisini yenilemesi açısından önemli bir eşik olabilir.
Nitekim, seçim kampanyası boyunca sınıfsal dizilimin izlerini bütün açıklığıyla gördük. Mamdani’ye onbinlerce sıradan insan mütevazi düzeylerde kampanya bağışlarında bulunurken, rakipleri ise sayıca az ama cebi şişkin sermayedarların bağışlarını topladı. Medyada, Mamdani’nin hızlı yükselişi karşısında özellikle finans çevrelerinde açık bir panik havası oluştu. Şehirdeki en varlıklı kesimler ve büyük emlak-finans çıkar grupları, Mamdani’nin ‘zenginleri vergilendirme’ ve ‘kiraları dondurma’ vaatleri karşısında ayrıcalıklarının ellerinden alınacağı korkusuyla milyarlarca dolarlık bir karşı kampanya başlattı” (The Guardian, 22 Eylül 2025).
New York finans çevrelerinde Mamdani için “komünist geliyor” söylemi bir tür refleksif panik sloganına dönüştü (Bloomberg, 2025). Mamdani, her fırsatta New York halkına sunmayı planladığı hizmetleri gerçekleştirmek için zenginlerden ve büyük şirketlerden yaklaşık dokuz milyar dolarlık bir vergi toplamayı hedeflediğini anlatıyor. Rakipleri ise buna karşı çıkıyor ve o zenginlerden büyük bağışlar topluyor. Bu sınıfsal çelişki o kadar keskinleşti ki Mamdani Demokrat Parti’nin resmi adayı olmasına rağmen, parti merkezi sermaye sınıfıyla iç içe olduğu için partinin önde gelen bir çok ismi “aşırı” veya “komünist” olduğu için Mamdani’yi değil, Cuomo’yu destekliyor (The Wall Street Journal, 2025). Bütün bunlar bize aynı zamanda Demokrat Parti’deki ağır krizi ve Trump’ın nasıl olup da yoksul ve orta-alt sınıflar üzerinde yanılsamalar yaratıp kazanabildiğini de gösteriyor. Zira görece yoksul kesimlerin gözünde iki büyük parti arasında uygulanan sınıfsal politikalar açısından büyük farklar yok. Mamdani ise bu konuda partisinin epey solunda konumlanarak Trump çizgisine nasıl karşı konulabileceğinin önemli bir pilot çalışmasını yapıyor, hem de bir kasabada değil, New York gibi bir dünya metropolünde.
Anti-Siyonizm ve küresel adalet söylemi
Mamdani’nin kampanyasında Filistin dayanışması dikkat çekici biçimde görünür durumda. İsrail’in Gazze’ye yönelik politikalarını açıkça eleştiriyor ve açık bir biçimde anti-siyonist, anti-işgal ve anti-apartheid bir tavır alıyor (JNS, 2025). ABD siyasetinde ağır bir İsrail ve Siyonizm hegemonyası olduğu düşünüldüğünde, bu tavır hem istisnai hem de etkileyici. Kampanyasında Filistin meselesini merkezî bir adalet sorunu olarak konumlandırıyor ve partisinin sessizliğine rağmen bu konuda konuşmaktan geri durmuyor. Mamdani, uluslararası hukuk normlarına dayanarak, “eğer Uluslararası Ceza Mahkemesi (ICC) tarafından hakkında tutuklama kararı bulunan İsrail Başbakanı Netanyahu New York’a gelirse, şehir o kararı uygulamalıdır” diyerek dikkat çekici bir çıkış yaptı (Fox News, 2025). Mamdani’nin İsrail-Filistin konusundaki bu net duruşu ABD siyasetinde alışılmadık bir cesaret örneği ve bu duruş, özellikle genç, göçmen kökenli ve eğitimli seçmen tabanında oldukça güçlü bir yankı buluyor.
Trump karşısında bir metropolde solun ışığı
2025 Kasım seçimleri, ABD’de Trump sonrası dönemin en kritik yerel seçimlerinden biri olacak. New York gibi bir metropolde sol bir adayın yükselişi hem Demokrat Parti’nin iç dengelerini hem de ulusal düzeydeki politik yönelimleri etkileyebilir. Mamdani’nin kazanmasıyla:
- Partinin “merkez” kanadına karşı sol kanadı güçlenerek; sosyalist belediyeciliğin “Amerikan koşullarında da mümkün” olduğu tezi somutlaşabilir;
- ABD’de şimdiye dek yaygın olmayan “sosyal belediyecilik” modelleri (kira kontrolü, ücretsiz ulaşım, kamusal konutlar) güçlenebilir;
- Demokrat Parti içinde sol kanat, ulusal düzeyde daha fazla söz sahibi olabilir ve bir sonraki başkanlık seçiminde faşizan gidişatı durdurabilecek bir yol yordam geliştirmeye başlayabilir;
- Avrupa ve Latin Amerika’daki sol kent yönetimleriyle dayanışma ağları gelişebilir.
Mamdani’nin kazanması, bir belediye seçiminin ötesinde, ABD’de sol siyasetin yeniden doğuşu anlamına gelebilir. O yüzden Trump tehlikeyi sezmiş ve Mamdani’nin “ABD’yi içeriden zayıflattığını ve bu yüzden yurttaşlığının iptal edilmesi gerektiğini” söylemişti (Guardian, 2025).
Sonuç
Zohran Mamdani’nin yükselişi, sadece New York için değil, küresel sol düşüncenin yeniden sahneye dönüşü için de önemli bir adım olabilir. Finans kapitalin kalbinde sosyalist bir adayın bu kadar görünür hale gelmesi, “sınıf siyaseti”nin geri döndüğünün açık göstergesi. Kasım ayında Mamdani kazanırsa, bu sadece New York’un değil, Amerika’nın siyasal ufkunu da köklü biçimde değiştirebilir.
Genç, sempatik, karizmatik, kültürel melezliğini çok iyi taşıyan, zeki, hazır cevap, esprili ve hepsinden önemlisi sahici ve samimi bir başkan adayı Mamdani. Uzun zamandır yenilenme sancıları çeken sol parti ve hareketlerin New York’u izlemelerinde fayda var.

Yorum Yazın