MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat

Yalıtım, nesnenin ölümüdür

ANA SAYFAFELSEFEYalıtım, nesnenin ölümüdür
Yalıtım, nesnenin ölümüdür

Yalıtım, nesnenin ölümüdür

22 Temmuz, 2024, Pazartesi 04:45
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Yeni Arayış
Yeni Arayış
yazı içi reklam
Varlığın kendisi yoktur, kurduğu, kurabileceği, kurabildiği varsayılan ilişkileri vardır. Tüm ilişki kurma kapasitesinin sona ermesi ise ölüm olarak görülebilir; bağlamdan ve zihinlerden geri çekilerek ilişki kurabilme yetilerinin ve olasılıklarının sonlandıran bir varlık: yokluk.Bakışımıza yakalanan hiçbir şey kendisini zihnimize çevresinden yalıtılmış bir varlık olarak sunmaz. Gözlerimiz etrafımızı tararken, tek bir nesneye odaklansa da, göz merceklerimiz o nesnenin dışındaki tüm varlıkları bulanıklaştırarak yalnızca onu netlese de, bakışımıza geçici bir tekel kurmuş gibi görünen o nesne bize çevresinden kurtularak açılmaz.Zihnimizde, içine bırakıldığı ortamın tüm tınılarını koruyarak çınlar. Biz bir nesne görmeyiz, bakış açımızın içerisine giren tüm ortamın bir parçasını görürüz. Odaklandığımız nesne tasavvurumuza bir bütün olarak değil, bütünle ilişki halinde bulunan bir parça şeklinde düşer. O, kendinde bir varlık değildir, ortamda bir varlıktır. Ortam değiştikçe, bakışımızın geçici tekelini kazanmış nesne değişmediği halde algımız değişir.Bizim zihnimize sızan görüntüler varlıklarını köklerinden değil, çevrelerindeki diğer varlıklarla kurduğunu düşündüğümüz ilişkilerden alırlar. Bir nesneye bakarız fakat bir nesne görmeyiz, diğer nesnelerle o nesne arasındaki ilişki ağını görürüz. Her bir nesne, içerisine bırakıldığı ortamla birlikte farklı bir göstergeye dönüşür. Bu ilişki ağı zihnimizde değil, dışarıdadır.Bu ilişkiler aynı zamanda bir anlam ağına denk gelir. Fakat ilişki ağının aksine, anlam dışarıdan çok zihnimizdedir. Zihnimizin dışında değişen ortam, bağlam, hiçbir zaman arı bir şekilde kendi başına değerlendirilemeyecek olan nesneyi ve ürettiği görselliği farklılaştırırken, bu farklılaşmanın her bir aşamasına atadığımız içerik dışarıdan çok zihnimizdedir.
Varlık, kendisine baktığım şeyden en uzak şeydir. O bir bağlam, zihin ve zihinler arası uzlaşının her saniye tekrarlandığı bir göstergedir. Anlamı en az kendisine, en çok kendisi olmayanlara bağımlı olan bir gösterge.
Toplumsal kabullerin, kişisel eğilimlerin, kişisel deneyimlerin, alınan eğitimin, içerisinde yaşanılan ahlaksal yapının, görüntülerle ilişkilendirdiği değerlendirmeler nesnelerin kendilerinde taşıdıkları anlamlar değil, zihinde onlarla eşlenen inşalardır. Varlık, zihnimizin dışında da, içerisinde yalnız değildir. Her yerde kalabalığın içerisindedir. Varlığı görmeye ve değerlendirmeye kendisinden değil, her şeyden başlarız.Çevremizi ilkin fiziksel ortamın bağlamıyla, ardından önceden hazırladığımız ya da hazır bularak zihnimize tıkıştırdığımızklişelerle görürüz. Her şey apaçıklık içerisine gizlenmiştir. Varlık, evraklara boğulmuş şişman bir dosya gibidir. Dosyanın yüzlerce sayfasının içerisinde o yalnızca bir cümledir. Fakat dosyanın geri kalanına göre ifade ettiği şey defalarca değişir. Okuyanın ön yargılarına göre de anlamı sürekli dönüşür. Baktığımız hiçbir şey baktığımız şey değildir; o dev bir gürültü içerisinde minicik bir melodidir. Ve kulağa iyi gelip gelmediği, melodi ile o melodiyi çevreleyen gürültü arasındaki armoniye bağlıdır. Bir melodi kendisindeki kıymeti ya da değeriyle değil, gürültüyle sağladığı uyumla değerlendirilir.

Geçmişin zihinlerinin, bugünün zihinlerinin, bugünün ortamının ve gelecekte olması beklenen ortam ve zihinlerin anlık bir oylamasının geçici göstergesidir.

Tüm bu değerlendirmede zihnimiz de tek başına değildir. Her an ötekilerin zihinlerinin aynı meseleye verdiği anlamı ve gerçekleştirdiği değerlendirmeyi de hesaba katar. Böylece varlık içinde bulunduğu bağlam, ona bakan benim zihnim ve ben olmayan diğer insanların ona bakan zihinlerinin ürettikleri sayısız değerlendirmeyle her an değişmekte olan oynak bir yapı kazanır.Varlık, kendisine baktığım şeyden en uzak şeydir. O bir bağlam, zihin ve zihinler arası uzlaşının her saniye tekrarlandığı bir göstergedir. Anlamı en az kendisine, en çok kendisi olmayanlara bağımlı olan bir gösterge. Kendisi olarak değil, başka varlıklarla nasıl ilişki kurduğu bağlamında var olan, değerlendirilen ve anlamlandırılan bir oluştur o.Geçmişin zihinlerinin, bugünün zihinlerinin, bugünün ortamının ve gelecekte olması beklenen ortam ve zihinlerin anlık bir oylamasının geçici göstergesidir. Her anda, her zihinde sürekli olarak ufak tefek farklılıklarla temsil edilen ve daima bir bütünsel uzlaşının sonucu olarak geçici şekilde anlam kazanan bir kaypaklıktır. Varlık, kendisinden başka her şey gibidir. O kendisi olarak değil, başka nesnelerle, atmosferle ve zihinlerle kurabildiği ilişkiler bağlamındadır.Varlığın kendisi yoktur, kurduğu, kurabileceği, kurabildiği varsayılan ilişkileri vardır. Tüm ilişki kurma kapasitesinin sona ermesi ise ölüm olarak görülebilir; bağlamdan ve zihinlerden geri çekilerek ilişki kurabilme yetilerinin ve olasılıklarının sonlandıran bir varlık: yokluk.
Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?

Yorum Yazın

yazı altı ebülten
Yeni Arayış
    Yeni Arayış

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    X (Twitter)
    Instagram
    Linkedin
    Mastodon
    Bluesky
    Köşe Yazarları
    Bahattin Yücel
    Bahattin Yücel Düyunu Umumiye ve Reji Deneyi
    Reha Çamuroğlu
    Reha Çamuroğlu Değişen savaşlar, değişen insanlar
    Murat Aksoy
    Murat Aksoy Özel'n atmadığı adım
    Fahri Bakırcı
    Fahri Bakırcı  “Bilimci” ve “Yiyimci” Makyavelizm üzerine (3)
    Tunay Şendal
    Tunay Şendal Karşı-Devrimci hafızanın intikamcı tarih anlatısı
    Mustafa Ergen
    Mustafa Ergen Yeni Aracılar Çağı: Reklamdan akademiye, Agentic Web ve ArXiv’in yükselişi
    Herkül Millas
    Herkül Millas Milli açıklamaların yetersizliği
    Deniz Nas
    Deniz Nas Dönüşen CHP, sol popülizm ve Özgür Özel
    Bilal Sambur
    Bilal Sambur Hakimiyet saplantısı, hassasiyet değildir
    Semih Çoban
    Semih Çoban Bir öğle arası: Stephansplatz’da 20 dakika
    Aydan Bakan
    Aydan Bakan Pijamalı balon
    Hakan Tahmaz
    Hakan Tahmaz İktidarın hukuksuz planları ve CHP’de derinleşen kriz
    Çağatay Arslan
    Çağatay Arslan Nas nasıl Riba’ya dönüştü?
    İlter Turan
    İlter Turan Vakit kaybetmeden sosyal güvenlik reformu yapmamız gerekiyor
    instagram gel gel
    Yeni Arayış
    KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

    Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı