MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • GÜNDEM
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat
estheteclinic haber üstü reklam

Trump’ın geri dönüşü: ABD seçimlerinin merkezindeki göç tartışmaları

Ana SayfaDiş Poli̇ti̇kaTrump’ın geri dönüşü: ABD seçimlerinin merkezindeki göç tartışmaları
Trump’ın geri dönüşü: ABD seçimlerinin merkezindeki göç tartışmaları
13 Kasım, 2024, Çarşamba 07:50
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Rabia Karakaya Polat
Rabia Karakaya Polat

Trump’ın göç ve göçmenlere ilişkin söylemleri ne kadar radikal olsa da kendisini sağduyu (common sense) adayı olarak sunup Kamala Harris'i anaakımın dışında kalan ve ortalama ABD’liyi anlamayan radikal bir liberal olarak çerçevelemekte başarılı olduğu söylenebilir. Gerçekten de Trump’ın kutuplaştırıcı yaklaşımı, zaman zaman Demokrat Parti içindeki göç savunucularını tam tersi bir uca sürükledi.

ABD başkanlık seçimini büyük bir farkla kazanan Cumhuriyetçi Parti adayı Donald Trump’ın seçim kampanyasının temel taşlarından birisi göç oldu. ABD seçmeninin ekonomi yönetimi ve düzensiz göçe ilişkin öfke ve hayal kırıklığını gören Trump, bunu kendisi için önemli bir başarıya çevirmiş görünüyor.

Önceki seçim kampanyalarında özellikle Meksika sınırına devasa bir duvar inşa edeceğini söyleyen Trump 2024 seçim kampanyasında sınır kontrolünün de ötesine geçerek halihazırda ABD’de bulunan milyonlarca belgesiz (undocumented) göçmeni sınır dışı etme sözü verdi. Kampanyası boyunca ayrımcı, ırkçı ve göçmenleri şeytanlaştırıcı bir dil kullanmaktan sakınmayan Trump karşısında Demokrat Parti’nin bu konunun önemini yeterince kavramaması, Trump’ın dilini eleştirirken kendi politikalarının ne olacağıyla ilgili ikna edici söylemler geliştirememesi seçimi kaybetmesinde önemli bir rol oynadı.

Özellikle ekonomik gidişatın iyi olmadığı zamanlarda halkın göçe dair tutumlarının olumsuza döndüğü de tarihsel bir gerçek. İşte son seçimlerde Trump’ın başarısı ekonomik durumdaki kötüleşme ile mevcut Başkan Joe Biden’ın göç politikası arasında doğrudan bir ilişki kurması oldu.

TRUMP’IN BAŞARISI

ABD kuşkusuz kuruluşundan beri farklı coğrafyalardan aldığı göç dalgalarıyla büyümüş ve güçlenmiş bir ülke. Göçe ilişkin kamusal tartışmalar da her zaman siyasette önemli bir yer tutmuş. Özellikle ekonomik gidişatın iyi olmadığı zamanlarda halkın göçe dair tutumlarının olumsuza döndüğü de tarihsel bir gerçek. İşte son seçimlerde Trump’ın başarısı ekonomik durumdaki kötüleşme ile mevcut Başkan Joe Biden’ın göç politikası arasında doğrudan bir ilişki kurması oldu. Biden’ın seçim yarışından çekilmesinden sonra kampanyasını tasarlayıp uygulamak için sadece üç aylık bir zamanı olan Kamala Harris ise kendisini Biden yönetiminden yeterince ayrıştıramadı. Dolayısıyla Biden döneminde ABD’ye gelen göçmen sayısındaki patlamanın faturası da Harris’e kesildi.

Biden döneminde ABD’ye gelen göçmen sayısındaki büyük artışın pek çok sebebi var. Kovid salgını sonrası sınır kontrollerinin gevşemesi, Latin Amerika ülkelerindeki ekonomik ve siyasal istikrarsızlık, Haiti depremi gibi büyük felaketler bunlar arasında sayılabilir. Ancak Demokrat Parti’nin göç yönetimi konusunda kapsamlı bir reform gerçekleştirmemiş olduğu da bir gerçek. Göç yönetimi konusunda kongreden iki parti desteğiyle (bipartizan) bir yasa geçirmek hiç kolay değil. Bu alanda yapılan son kapsamlı reform Reagan döneminde gerçekleşti. O zamandan beri ise başkanlar kendi politikalarını genelde kararnameler ile hayata geçirmeye çalıştı. Örneğin, 2016 yılında başkan seçildikten sonra Trump çocukları ailelerinden ayıran sınır kontrolü uygulamaları başlattı. Daha sonra Kovid salgını döneminde güney sınırlarını tamamen kapattı. Müslüman çoğunluklu ülkelerden (ve Kuzey Kore’den) ülkeye girişleri yasakladı. 2020’de göreve gelen Biden ise yine kararnamelerle Trump dönemi uygulamalarının çoğunu tersine çevirdi. Örneğin, sığınmacı sistemindeki yığılmayı rahatlatmak için güney sınırlarından ülkeye girişlerle ilgili uygulamayı gevşetti. Ancak Biden yönetiminin göç yönetimine ilişkin kapsamlı bir yasa tasarısını Cumhuriyetçi Parti desteğiyle Kongre’den geçirme planı bir türlü gerçekleşmedi.

Cumhuriyetçiler Biden’in istese kararnamelerle pek çok değişiklik yapabileceğini ve böyle bir yasaya gerek olmadığını savunurken, Demokratlar Cumhuriyetçilerin (özellikle adaylığı kesinleştikten sonra Trump’ın) bu yasayı kongrede ‘öldürerek’ (İngilizce ifadesiyle ‘kill the bill’) göç konusunu seçimlerde istismar etmeyi planladıklarını iddia etti. Haziran 2024’te Joe Biden, anketlerde göç politikalarıyla ilgili memnuniyetsizliğin ne kadar ciddi boyuta ulaştığını fark edip çıkardığı bir kararname ile sığınmacı başvurularına bir sınır getirdi. Gerçekten de bu kararnameden sonra ülkeye girişlerde ciddi bir azalma sağlandı. Ancak birçoklarına göre bu müdahale çok geç geldi ve yetersiz kaldı. Cumhuriyetçi Parti adayı Donald Trump’ın kampanyası çoktan ivme kazanmıştı ve Trump göç konusunu en kaba şekilde kullanmaktan çekinmedi. Göçmen politikalarına dair memnuniyetsizliğin bu kadar arttığı bir ortamda bu memnuniyetsizliği görmezden gelerek bu fırsatı altın tepsiyle Trump’a sunan Biden-Harris yönetimi oldu demek yanlış olmaz. Harris’in adaylığı kesinleştikten sonra özellikle orta sınıfın ekonomik koşullarını iyileştirmek için neler yapacağını anlattığı 82 sayfalık politika kitabının (policy book[1]) içinde göç, göçmen, mülteci gibi kelimelerin tek bir kez bile geçmiyor oluşu göç sorununun görmezden gelindiğine dair iyi bir örnek. 

Trump’ın göçe ilişkin söylemlerinin temelinde göçmenlerin öncelikle ekonomik bir tehdit olduğu iddiası yer aldı. Göç literatürü ve tecrübesi bizlere uluslararası göçün uzun vadede göç alan ülkenin ekonomisi için faydalı olduğunu söylüyor. Ama burada iki sorun var. Birincisi, göçün ekonomiye yaptığı katkı toplumdaki tüm kesimleri aynı şekilde etkilemiyor. Örneğin, orta-üst gelir grubunda bir aile düşük ücretle çalışacak göçmen bir bebek bakıcısı bulduğuna memnun olurken aynı iş için rekabet eden alt gelir grubundan bir işçi buna tepki verebilir. İkincisi, göçmenlerin ekonomiye yaptıkları üretkenlik, talep artışı gibi katkılar daha çok uzun vadede kendini gösterirken kısa vadede yerel halk içinde özellikle düşük gelirli gruplar kira artışı, ücretlerin düşmesi gibi bedelleri göğüslemek zorunda kalabilir.

Trump, kampanyası boyunca düzensiz göçmenlerin sadece ekonomik bir tehdit değil aynı zamanda güvenlik tehdidi olduğunu iddia etti. Düzensiz göçmenleri ‘suçlu, uyuşturucu taciri, tecavüzcü’ olarak tanımladığı konuşmaları Cumhuriyetçi seçmen kitlesinde büyük coşku yarattı. Kamala Harris ile çıktığı televizyon münazarasında Ohio’daki Haitili göçmenlerin yerel halkın evcil hayvanlarını yediklerini iddia etmesinin yarattığı şok bile Trump’a zarar vermedi.

ABD seçimlerinde bir kez daha gördük ki bir yandan seçmenlerin göçe dair endişe, kaygı ve korkularını ciddiye alırken bir yandan da göçmenlerin haklarını gözeten ve onları düşmanlaştırmayan söylemler geliştirmek ve göç konusunu şeffaf ve demokratik bir tartışma ortamında ele almak bir zorunluluk haline geldi.

GÖÇ KONUSUNDA ŞEFFAF BİR TARTIŞMA ZORUNLULUK

Bu olay üzerine CNN’de bir programa katılan başkan yardımcısı adayı J.D. Vance Trump’ı savunarak Amerikan medyasının uzun zaman Amerikan halkının çektiği acıları görmezden geldiğini ve dikkatleri çekmek için bu tür ‘hikayeler’ yaratmak gerekiyorsa bunu yapacaklarını söyledi.

Kısacası, Trump’ın göç ve göçmenlere ilişkin söylemleri ne kadar radikal olsa da kendisini sağduyu (common sense) adayı olarak sunup Kamala Harris'i anaakımın dışında kalan ve ortalama ABD’liyi anlamayan radikal bir liberal olarak çerçevelemekte başarılı olduğu söylenebilir. Gerçekten de Trump’ın kutuplaştırıcı yaklaşımı, zaman zaman Demokrat Parti içindeki göç savunucularını tam tersi bir uca sürükledi. Bu da partinin radikal/liberal bir parti olarak algılanmasına hizmet edip partiyi ortalama seçmenden uzaklaştırmış olabilir.

Seçimi kazandıktan sonra yaptığı ilk konuşmada Trump artık görevinin ‘ülkeyi kurtarmak’ olduğunu ve Amerikan halkının bu seçimle ülkenin kontrolünü yeniden kazandığını ilan etti. Son yıllarda Avrupa’da gerçekleşen seçimlerde de pek çok siyasal partinin göç konusunda kontrolün kaybedildiğini iddia ederek seçmenlerin kaygı ve korkularına hitap ettiğine tanık olduk. ABD seçimlerinde bir kez daha gördük ki bir yandan seçmenlerin göçe dair endişe, kaygı ve korkularını ciddiye alırken bir yandan da göçmenlerin haklarını gözeten ve onları düşmanlaştırmayan söylemler geliştirmek ve göç konusunu şeffaf ve demokratik bir tartışma ortamında ele almak bir zorunluluk haline geldi. Aksi takdirde, bu konu radikal sağ partilerin ayrımcı ve ırkçı söylemlerine malzeme olmaya devam edecek.

--- 

[1]https://kamalaharris.com/wp-content/uploads/2024/09/Policy_Book_Economic-Opportunity.pdf

Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?
Rabia Karakaya PolatABDGöçmenDonald Trump

Yorum Yazın

e-bülten sağ blok
Rabia Karakaya Polat
    Rabia Karakaya Polat

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    X (Twitter)
    Instagram
    Linkedin
    Mastodon
    Bluesky
    Köşe Yazarları
    Murat Aksoy
    Murat Aksoy Şirin: Bu kitabı alamayacak babalara ücretsiz ulaştırmak istiyorum
    Bahattin Yücel
    Bahattin Yücel İsrail-İran ve Ortadoğu
    Burak Can Çelik
    Burak Can Çelik İsrail-İran geriliminde yeni perde: Son gelişmeler ve bölgesel yansımalar
    Tunay Şendal
    Tunay Şendal İsrail-İran Savaşı’nın dinamikleri ve Türkiye
    Mehmet Hasgüler
    Mehmet Hasgüler Bir AİHM kararı: Kara haber mi müjde mi?
    Gülseren Aydın
    Gülseren Aydın Meltem Arıkan oyunlarına feminist bakış
    Ali Kılıç
    Ali Kılıç BOP tıkır tıkır işliyor: Sessiz kartlar, derin hesaplar
    Hakan Şahin
    Hakan Şahin İsrail’in İran Saldırısı Türkiye’ye Neler Söylüyor?
    Korhan Gümüş
    Korhan Gümüş Yetimhane dünyanın en ilginç mimari koruma projelerinden biri olabilir
    Turgay Bozoğlu
    Turgay Bozoğlu Nükleer gölge ve ekonomik fırtına: Yeni bir krize hazır mıyız?
    Çağatay Arslan
    Çağatay Arslan Bir dostu ölü götürmek
    Bahar Akpınar
    Bahar Akpınar Penelope’nin örgüsünden bugünün kadınlarına: Oyalanmanın, hatırlamanın ve direnmenin ritmi
    Bekir Ağırsoy
    Bekir Ağırsoy 1988-89 En Güzel Futbol Sezonu(muz) (2): Başka türlü bir şey
    Hakan Tahmaz
    Hakan Tahmaz Ferdi Zeyrek’in cenaze töreninin çoklu anlamı 
    Burcu Ağca Karakaya
    Burcu Ağca Karakaya Kopya çekmedim, sadece kendi algoritmamı kullandım!
    Buse Ayazma
    Buse Ayazma Duygusal zekalarımız savaşsın isterdim ama…
    Betül Özdemir Güran
    Betül Özdemir Güran Ötekiyle aynı arasında nefes aralığı: Cehennemden aşka bir yolculuk
    Mesut Balcan
    Mesut Balcan Acının estetiği ve gerçekliği: Werther'den Müslüm Baba'ya uzanan çığlıklar ve acının ortak dili 
    SON GELİŞMELER
    İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
    İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
    Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
    Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
    MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
    MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
    DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
    DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
    instagram gel gel
    tanpınar haber altı
    Yeni Arayış
    KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

    Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı