MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • GÜNDEM
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat

Kalkınmayı vergisiz düşünmek: Bir hayalin peşinde Türkiye

Ana SayfaEkonomi̇Kalkınmayı vergisiz düşünmek: Bir hayalin peşinde Türkiye
Kalkınmayı vergisiz düşünmek: Bir hayalin peşinde Türkiye

Bu noktada “vergi reformu” teknik bir revizyon değil; toplumsal ve ekonomik bir zorunluluk.

20 Temmuz, 2025, Pazar 09:22
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Turgay Bozoğlu
Turgay Bozoğlu

Güçlü bir kalkınma vizyonu için güçlü bir vergi sistemi gerekir. Ama bu sistem, sadece güçlü değil; adil, kapsayıcı ve geleceği gözeten bir yapı olmak zorundadır. Türkiye'nin kalkınma rotasında vergi reformu, artık ertelenemez bir ihtiyaç değil, varoluşsal bir zorunluluk haline gelmiştir.

Kalkınma ve vergi birbirine sıkı sıkıya bağlı iki olgu. Ülkemizde büyümeyi sıkça konuşuruz, kalkınma  pek gündeme gelmez. Vergi ise çok da sevimli olmayan bir kavram. Ancak her ikisi de birbirine sıkı sıkıya bağlı ve biz bunu pek konuşmuyoruz. İşte bu yazıyı birazda bir tartışmanın fitilini ateşlemek için yazıyorum.

Kalkınma, bir ülkenin ekonomik büyümesinden ibaret olmayan, çok boyutlu bir ilerleme süreci. Eğitim, sağlık, altyapı, sosyal adalet, çevre duyarlılığı ve demokratik katılım gibi alanlarda sağlanan gelişmeler de kalkınmanın temel bileşenleri. Bu nedenle kalkınma sadece daha fazla üretim değil, aynı zamanda daha nitelikli ve kapsayıcı yaşam koşulları demek.

Vergi ise, bireylerin ve işletmelerin, devletin sunduğu hizmetlerin karşılığında kamu otoritesine yasal zorunlulukla ödediği parasal katkı. Vergi sözcüğü birçok insan için genellikle korkutucu, baskılayıcı ya da negatif bir çağrışım yapar. Bunun temelinde psikolojik, ekonomik ve tarihsel pek çok neden yatmaktadır.  Bu ayrı bir yazı konusu olur. Başlıklar halinde bu nedenleri şöyle sıralamak mümkün olur: Zorunluluk ve Denetim Çağrışımı, Gelir Kaybı Duygusu, Adaletsizlik Algısı, Karmaşık ve Yük Getiren Süreçler, Devlete Duyulan Güvenin Eksikliği, Tarihsel Travmalar ve Kültürel Bellek, Vergi Bilincinin Eksikliği.

Ancak vergi sadece bir gelir aracı değil; aynı zamanda devletin ekonomik yapıya müdahalesinin en etkili araçlarından biri, hatta toplumsal sözleşmenin ekonomik boyutudur. Vergi sistemi adaletli değilse, devletin meşruiyeti sorgulanır; kalkınma eşitlikçi değilse, ekonomik büyüme toplumsal çöküşü beraberinde getirebilir.

Her kalkınma hamlesinin bir maliyeti var. Bu maliyet, altyapı yatırımlarından eğitim reformlarına, tarım desteğinden dijital dönüşüme kadar geniş bir yelpazeye yayılır. İşte bu noktada kalkınmanın finansmanı, yani devletin bu büyük projeleri hangi kaynakla hayata geçirdiği sorusu gündeme gelir.

Sağlıklı bir kalkınma finansmanı yapısı için temel gereklilik, vergi gelirlerinin yeterli, adil ve sürdürülebilir olmasıdır. Gelişmiş ekonomiler, kamu hizmetlerini büyük ölçüde vergi gelirleriyle karşılar. Buna karşılık Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde borçlanma, özelleştirme gelirleri veya kısa vadeli sermaye girişleri gibi kırılgan kaynaklara başvurulur. Bu da ekonomik istikrarı bozar, kalkınmanın sürdürülebilirliğini ortadan kaldırır.

Vergi gelirleri konusunda genel verilere bakalım. Türkiye’de dolaylı vergilerin toplam vergi gelirleri içindeki payı %65,2 düzeyindedir. OECD ortalaması ise %32,3’tür. Aradaki fark neredeyse iki kat. Almanya (%28,4), Fransa (%25,1), İsveç (%27,8) gibi sosyal refah devletleriyle kıyaslandığında Türkiye’nin tüketim üzerinden aldığı vergi yükü oldukça yüksektir.

Bir başka deyişle, devlet gelirinin büyük kısmı, bireylerin harcamalarından alınan vergilerden sağlanıyor. Yani bir işçi marketten ekmek aldığında, bir öğrenci telefonuna kontör yüklediğinde; aynı oranda vergi ödüyor. Bu sistemde gelir seviyesi arttıkça vergi oranı artmıyor, aksine düşük gelirli kesim daha fazla oranda yük taşıyor.

Üstelik, dolaylı vergilerin bu oransal artışı uzun vadede büyümenin kalitesini de bozuyor. Çünkü tüketim yerine üretimi, tasarrufu ve yatırımı teşvik etmek için doğrudan vergilerin yani gelir ve kurumlar vergisinin daha büyük pay alması gerekir.

Türkiye’de bu oran zamanla daha da bozulmuş durumda. 2005 yılında dolaylı vergi oranı %61,5 seviyesindeydi. 2024 yılı bu oran %65,9’a ulaşmış durumda. Yıllar içinde bu oranının yüzde 70’lere dayandığını gördük. Artık yüzde 65-70 aralığına dolaylı vergilerin oranının dayandığını söylemek mümkün.  Aynı dönemde doğrudan vergilerin payı ise düşmüştür. Bu eğilim, vergi sisteminin giderek daha az üretim dostu ve daha az adaletli hale geldiğini gösteriyor.

Bunun yanında, Türkiye’de vergi gelirlerinin GSYH’ye oranı da düşüşte. 2005’te bu oran %17,5 iken, 2024 itibarıyla %15,5’e kadar gerilemiş durumda. OECD ülkelerinde bu oran ortalama %34 civarında seyrediyor. Bu da Türkiye’nin kamu hizmetlerini yeterince vergiyle finanse edemediği anlamına geliyor. Aradaki fark sıklıkla borçlanmayla, fon transferleriyle ya da varlıkların satışıyla kapatılıyor

Bu tablo Türkiye için büyük riskler içeriyor:

* Mali sürdürülemezlik: Vergi gelirleri yetersiz olduğu için bütçe açıkları artıyor, kamu borcu yükseliyor.

* Yatırım ortamı bozuluyor: Vergi sistemi karmaşık, dengesiz ve öngörülemez oldukça, yatırımcı güveni azalıyor.

* Sosyal adalet zedeleniyor: Geliri az olanlar nispeten daha yüksek vergi öderken, büyük sermaye grupları birçok teşvik ve muafiyetle vergi yükünden kaçabiliyor.

Üstelik bu yapı kalkınmanın finansmanını doğrudan etkiliyor. Eğitim, sağlık, çevre, tarım gibi alanlara yapılan kamu harcamaları artırılmak isteniyorsa, bunun finansmanı adil ve geniş tabanlı bir vergi sistemine dayanmak zorunda.İşte bu noktada vergi sistemi, sadece gelir toplama aracı olmaktan çıkar, stratejik bir kalkınma enstrümanına dönüşür.

Bu noktada “vergi reformu” teknik bir revizyon değil; toplumsal ve ekonomik bir zorunluluk. Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu reform sadece oranları değiştirmek değil; vergi sisteminin felsefesini dönüştürmektir. Vergi sistemi sadece yasalardan oluşmaz. Bunun içinde vergi idaresi, denetimi ve yargısı da yer alır

Bu ilişkinin vergi reformunun bir parçası olmasının temel nedenleri şunlardır:

1 - Sürdürülebilir Kamu Finansmanı:

* Kalkınma projeleri genellikle büyük ölçekli ve uzun vadelidir. Bu projelerin finansmanı için istikrarlı ve öngörülebilir vergi gelirleri hayati öneme sahiptir.

* Mevcut vergi sistemindeki adaletsizlikler, kayıt dışılık ve karmaşıklık gibi sorunlar, vergi gelirlerinin potansiyelinin altında kalmasına neden olur. Bu durum, kalkınma projelerinin finansmanını zayıflatır ve devleti daha çok borçlanmaya iter. Bir vergi reformu, vergi tabanını genişleterek ve vergi tahsilatını iyileştirerek kalkınma için gerekli mali alanı yaratır.

2 - Yatırım ve Üretimi Teşvik Eden Vergi Yapısı:

* Vergi reformu, sadece kamu gelirlerini artırmayı değil, aynı zamanda yatırımı, üretimi ve istihdamı teşvik etmeyi de hedeflemelidir. Örneğin, Ar-Ge harcamalarına yönelik vergi teşvikleri, belirli sektörlerdeki yatırımlara uygulanan indirimler veya ihracat odaklı işletmelere yönelik avantajlar, stratejik sektörlerin büyümesini hızlandırabilir.

* Yüksek dolaylı vergilerin tüketimi kısıtlaması veya kayıt dışılığı teşvik etmesi yerine, reformla birlikte vergi yükünün üretim ve yatırım lehine kaydırılması, kalkınma hedeflerine ulaşmada kilit rol oynar.

3 - Gelir Dağılımı Adaleti ve Sosyal Refah:

* Kalkınma, sadece ekonomik büyüme demek değildir; aynı zamanda gelir dağılımında adaleti sağlamak ve toplumsal refahı artırmak anlamına gelir. Adil olmayan bir vergi sistemi, gelir eşitsizliklerini derinleştirerek kalkınmanın toplumsal faydalarını sınırlayabilir.

* Vergi reformu, özellikle servet vergilerinin güçlendirilmesi ve dolaylı vergilerin payının azaltılmasıyla daha kapsayıcı bir kalkınma modeli oluşturmaya yardımcı olabilir. Bu da, toplumun tüm kesimlerinin kalkınma sürecine katılımını ve bu süreçten adil pay almasını sağlar. Yoksullukla mücadele ve sosyal güvenlik gibi alanlar da vergi gelirleriyle doğrudan finanse edildiği için, vergi reformu sosyal kalkınmayı da destekler.

4 - Kayıt Dışı Ekonomiyle Mücadele ve Rekabet Gücü:

* Kayıt dışı ekonominin yaygın olduğu bir ülkede, kayıtlı firmalar haksız rekabetle karşı karşıya kalır. Bu durum, verimli firmaların büyümesini engeller ve potansiyel yatırımları caydırır.

* Vergi reformu, kayıt dışılığı azaltmaya yönelik düzenlemeleri içerdiğinde (basit vergi sistemleri, etkin denetimler, teknoloji kullanımı), hem vergi tabanı genişler hem de kayıtlı ekonominin rekabet gücü artar. Bu da genel ekonomik kalkınmaya olumlu yansır.

5 - Kaynakların Verimli Kullanımı ve Hesap Verebilirlik:

* Vergi reformu sadece vergi toplama yöntemlerini değil, aynı zamanda toplanan vergilerin nasıl harcandığını da etkileyebilir. Şeffaf ve hesap verebilir bir kamu maliyesi yönetimi, vergi mükelleflerinin sisteme olan güvenini artırır. Bu güven, gönüllü vergi uyumunu teşvik eder ve kamu kaynaklarının kalkınma hedefleri doğrultusunda daha verimli kullanılmasını sağlar.

Bu noktada “vergi reformu” teknik bir revizyon değil; toplumsal ve ekonomik bir zorunluluk. Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu reform sadece oranları değiştirmek değil; vergi sisteminin felsefesini dönüştürmektir. Vergi sistemi sadece yasalardan oluşmaz. Bunun içinde vergi idaresi, denetimi ve yargısı da yer alır.

Vergi, devletle yurttaş arasında kurulan sessiz ama güçlü bir anlaşma. Eğer bu anlaşma adil değilse, toplumda güven de sürdürülebilirlik de kalmaz. Türkiye’nin ekonomik kalkınmasını sürdürmesi, sadece büyüme rakamlarına değil, gelirin nasıl toplandığı ve nasıl paylaşıldığına bağlıdır. Türkiye’de özellikle iş dünyasının artık bu konuyu tartışması şart. Aksi halde gelişmiş bir ülke hayal edemedikleri gibi, bürokrasinin kapılarında dolaşmaya devam ederler.  

Güçlü bir kalkınma vizyonu için güçlü bir vergi sistemi gerekir. Ama bu sistem, sadece güçlü değil; adil, kapsayıcı ve geleceği gözeten bir yapı olmak zorundadır. Türkiye'nin kalkınma rotasında vergi reformu, artık ertelenemez bir ihtiyaç değil, varoluşsal bir zorunluluk haline gelmiştir.

Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?
KalkınmaVergi

Yorum Yazın

Turgay Bozoğlu
    Turgay Bozoğlu

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    X (Twitter)
    Instagram
    Linkedin
    Mastodon
    Bluesky
    Köşe Yazarları
    Murat Aksoy
    Murat Aksoy Kamusal alandan sonra sıra vatandaşlık tanımında mı?
    Bahattin Yücel
    Bahattin Yücel Koçgiri ile başlayan ve Ümmete uzanan ilginç bir siyasal yolculuk
    Turgay Bozoğlu
    Turgay Bozoğlu Kalkınmayı vergisiz düşünmek: Bir hayalin peşinde Türkiye
    Yavuz Saltık
    Yavuz Saltık Yemekle gelen yoksulluk: Türkiye’nin sessiz salgını
    Nilden Bayazıt
    Nilden Bayazıt Necati Özkan’dan bir tane var
    Tuğba Yıldırım
    Tuğba Yıldırım Genç bir gazeteci gözünden duayene veda
    Korhan Gümüş
    Korhan Gümüş Ani Katedrali’ni "Fethiye Camii" olarak adlandırmak ne anlama geliyor?
    Tunay Şendal
    Tunay Şendal Türk-Kürt-Arap birliği modelinin Türkiye için riskleri
    Bilgehan Uçak
    Bilgehan Uçak Zakintos’un plajları ve restoranları
    Herkül Millas
    Herkül Millas Taner Timur ve Modernleşme
    Başak Yağmur Eray
    Başak Yağmur Eray Kötülüğün sıradanlığı üzerinden Türkiye’ye bakmak
    Onur Tuğrul Karabıçak
    Onur Tuğrul Karabıçak Altun’un ardından: Boğaziçi, İletişim Başkanlığı, iktidar ve kültürel hegemonya
    Bahar Akpınar
    Bahar Akpınar Bir hafıza ve direniş ritüeli olarak Fatih Altaylı’nın koltuğu
    Bekir Ağırsoy
    Bekir Ağırsoy Zamanı Ölçmek - Takvimin Doğuşu (1)
    Çağatay Arslan
    Çağatay Arslan Batı Karadeniz’in ruhunda pedal çevirmek
    Betül Özdemir Güran
    Betül Özdemir Güran Dağın öteki yüzü
    Hakan Tahmaz
    Hakan Tahmaz Cumhurbaşkanı’nın ittifak çıkışı ve silahsızlanma sürecinin gölgesinde muhalefet
    Burcu Ağca Karakaya
    Burcu Ağca Karakaya Yeni Proje Okulları Yönetmeliği ne getiriyor, mevcut uygulamalardan ve IB DP’den nasıl farklılaşıyor?
    Özgür Çoban
    Özgür Çoban Polonya'da TVP vakası: Devletin televizyonu, iktidarın borazanı
    Ali Kılıç
    Ali Kılıç İran: Sükûnetten doğan fırtına
    Oğuz Demir
    Oğuz Demir Politika faizi mi, Saray’ın faizi mi?: Bütçe alarm verirken iktidarda çatlak sesleri
    SON GELİŞMELER
    İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
    İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
    Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
    Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
    MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
    MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
    DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
    DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
    instagram gel gel
    Yeni Arayış
    KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

    Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı