MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat

İstanbul ve deprem 

ANA SAYFASİYASETİstanbul ve deprem 
İstanbul ve deprem 

Son depremin ardından tanık olduğumuz gelişmeler, küçük kıyamete yakın büyüklükteki sarsıntıların, II.Beyazıd döneminde alınan önlemlerin çok gerisinde kalındığını gösteriyor.

25 Nisan, 2025, Cuma 06:25
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Bahattin Yücel
Bahattin Yücel
yazı içi reklam

Rant temelli imar planlarının ürünü  çarpık yapılaşmanın, olası bir deprem sonrasında İstanbul’a ve dolaylı olarak ülke ekonomisine yükleyeceği, zararları dikkate alacak farklı bir çözümün kaçınılmaz hale geldiği ortada.

İstanbul ile deprem arasındaki ilişkinin geçmişi çok eskilere uzanır. II. Beyazıd döneminde 1509 yılında yaşanan, 7,2 -bazı kaynaklara göre- 8 büyüklüğündeki deprem , bunlardan en şiddetlisiydi. Kent nüfusunun yüzde onunun öldüğü ya da yaralandığı “küçük kıyamet” sonrasında kentin yeniden inşa edildiğini söyleyebiliriz.

Son depremin ardından tanık olduğumuz gelişmeler, küçük kıyamete yakın büyüklükteki sarsıntıların, II. Beyazıd döneminde alınan önlemlerin çok gerisinde kalındığını gösteriyor.

Geleneksel umursamazlığımız, zaman geçtikçe yerini hızla karamsarlığa bırakıyor. Uzman bilim insanlarının yorumları ve geleceğe ilişkin öngörüleri paylaşılıyor. İktidar ve muhalefetin sözcüleri, TV kanallarında deprem sonrası alınacak önlemlere ilişkin farklı görüşleri seslendiriyorlar.

En üst düzeyde toplantılar yapılıyor. Kısaca; eyleme gelince değişen fazla bir şey yok. Aslında tartışılması gereken, deprem sonrasını değil, öncesinde yapılacaklar olmalıydı.  Yaklaşık 30 yıl boyunca sorunun bu yanı üzerinde bir türlü durulamadı. 

Örneğin kapsamlı bir deprem tatbikatı yapılabilirdi. İlk anda yıkılma riski yüksek yapıların, bulundukları bölgelerde; alınacak sonuçlara bağlı olarak, arama-kurtarma çalışmalarını kısa sürede  sonuçlandıracak, önlemler sıralanabilirdi.

İlk anda bölgeye ulaşımın önündeki engeller belirlenerek, bunların aşılması planlanabilirdi. Deprem anında iletişim talebini karşılayacak alt yapı tasarlanırdı. Olmadı.

Hala geç kalınmış değil. 

İnisiyatifi konuya ilişkin deneyimleri sınırlı idarecilere  bırakılan, önlem ve arama-kurtarma çalışmalarından alınan sonuçlara bakınca, yapılacak çok şey olduğu ortaya çıkıyor.

Birkaç örnekten söz edelim.

Türkiye’nin başarılı  “lojistik” şirketlerinden, özellikle deprem sonrası destek alınabilmesinin koşulları şimdiden belirlenebilir. İstanbul’a gelecek yardım malzemelerinin deniz ve havayolu ile ulaştırılmasını ve dağıtımı ve depolanmaları konusunda bu kuruluşların görevlendirilmeleri önemli bir adım olacaktır.

Sayılarının 700 binin üzerine çıktığı varsayılan, ilk anda yıkılacak konutlar ile İBB’ye göre;sahipleri tarafından boş  tutulan konutlara ilişkin kapsamlı bir çalışma yapılabilir. 

Öncelikle toplanma alanlarının çoğunun, imar planı değişiklikleri ile AVM’lere tahsis edildikleri göz önünde tutularak, depremden sonra sığınma yapıları olabilecekleri düzenlemeler yapılabilir.

Deprem sırasında ilk anda yıkılma olasılığı yüksek binalar ile boş tutulan dairelerin kullanımlarını sağlayan  bir finansman modeli tasarlanabilir.

Rant temelli imar planlarının ürünü  çarpık yapılaşmanın, olası bir deprem sonrasında İstanbul’a ve dolaylı olarak ülke ekonomisine yükleyeceği, zararları dikkate alacak farklı bir çözümün kaçınılmaz hale geldiği ortada.

Tehlike oranı yüksek yapıların hızla kamulaştırılmaları ve ardından yıkılmaları dahil, İstanbul’u kurtaracak kaynağın bulunması için ayrılacak ödeneğin miktarı, Türkiye’nin geleceğinden daha büyük değildir.

  • Varufakis’in digital feodalleri ve bizdeki ünlü Beşli Varufakis’in digital feodalleri ve bizdeki ünlü Beşli
Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?
İstanbulDepremRant

Yorum Yazın

yazı altı ebülten
Bahattin Yücel
    Bahattin Yücel

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    X (Twitter)
    Instagram
    Linkedin
    Mastodon
    Bluesky
    Köşe Yazarları
    Gönen Orhan
    Gönen Orhan Su krizi, belediyeler ve otonom çözüm
    Erdem Bağcı
    Erdem Bağcı FED kararları ve resesyon beklentisi
    Murat Aksoy
    Murat Aksoy Ekonomi kötü, geçinemiyorum diyor Cumhur İttifakı’na oy veriyor…
    Ali Kılıç
    Ali Kılıç Kadın, yaşam, özgürlük: Mahsa’nın yankısı
    Burcu Ağca Karakaya
    Burcu Ağca Karakaya Ergenlikte mantık nereye gider?  
    Armağan Öztürk
    Armağan Öztürk Terörist İsrail Türkiye’ye saldırabilir mi?
    Murat Paker
    Murat Paker CHP üzerinden narsisizm, haset ve politik liderlik
    Başak Yağmur Eray
    Başak Yağmur Eray Biz ne yaşıyoruz, biz ne yapıyoruz?
    Kübra Evliyaoğlu
    Kübra Evliyaoğlu Gösteri toplumu: Yaşamı geri alabilir miyiz?
    Hakan Tahmaz
    Hakan Tahmaz CHP’nin direniş maratonu ve Türkiye’nin yol ayrımı
    Erol Katırcıoğlu
    Erol Katırcıoğlu Parti değiştiren başkan, başkanlığı da bırakmalıdır!
    Hasan Çetin
    Hasan Çetin Bunsen Komite Raporu: David Koridoru ve Suriye’de Adem-i Merkeziyet
    instagram gel gel
    Yeni Arayış
    KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

    Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı