CHP bağlamında yaşanan tüm tartışmaları bitirmenin yolu Özel-İmamoğlu-Kılıçdaroğlu’nun aralarında açık ve samimi bir ilişki kurmasına, kapsayıcı, kimseyi dışlamayan bir yönetim anlayışının geliştirilmesindedir. Bu başarıldığında CHP yakaladığı ivmeyi arttırarak sürdürecek, aksi durumda ise bölünme bir risk olarak CHP’nin önünde duracaktır.
Dün Medyascope TV’de “CHP Kurultayı: 30 Haziran'da "mutlak butlan" kararı çıkar mı?” başlığıyla hazırlanan bir programa davet edildim. Siz bu yazıyı okuduğunuzda program yayınlanmış olacak.
Konuklardan birisi de eski Yargıtay Savcısı, Avukat Ömer Faruk Eminağaoğlu idi. Kendisi siyasi partiler mevzuatı konusunda ülkedeki en deneyimli, en birikimli isimlerden birisi.
Göksel Göksu’nun sunduğu programda ilk soruyu Eminağaoğlu’na sordu, iyi de yaptı. Çünkü Eminağaoğlu, 30 Haziran’da gerçekleşecek ve CHP’nin 4-5 Kasım 2023’te yapılan kurultayın mutlak butlan gerekçesi ile iptal olasılığı konusunda kamuoyunda var olan pek çok ezberi bozan bir giriş yaptı.
Eminağaoğlu programda mealen; açıklanan iddianamenin mutlak butlan iddiasını kanıtlamaya yetersiz olduğunu ve en iyi olasılıkla kurultayın iptal davası konusu olabileceğini; bunun da Medeni Kanun kapsamında zamanaşımı nedeniyle mümkün olamayacağını söyledi. Nedenini de; iptal başvurusu için kurultaya katılanların 1 ay, katılmayanların ise 3 ay süre olduğunu ifade etti. Eminağaoğlu devamla; kurultayın hiçbir aşamasında mutlak butlanı gerektirecek bir fiili durumun olmadığını belirtti. Mutlak butlan halinin oluşmasının koşullarından bazılarını Divanın CHP’li olmayan üyelerden olması ve seçimde CHP’li olmayan üyelerin oy kullanması olarak sıraladı. Salonda izlediğimiz 4-5 Kasım 2023 kurultayında böyle bir durum söz konusu olmadı. Bu açıdan Eminağaoğlu mutlak butlan kararını ortaya çıkaracak hukuki bir olmadığını söylüyor bize.
Peki tüm bu hukuki gerçek ortadayken 30 Haziran’da mutlak butlan yönünde bir karar çıkarsa ne olacak?
Açıkçası kamuoyunda böyle bir durumda eski Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında yeni bir dönem başlayacağı beklentisi var.
Bu senaryo konusunda Eminağaoğlu kamuoyunda bilinenin dışında önemli açıklama yaptı. Ve varsayıldığı gibi bir durumun söz konusu olmadığını, bunun olabilmesinin koşulunun davanın istinaf ve Yargıtay süreçleri tamamlanıp, karar kesinleşmesi gerektiğini söyledi.
Programda da ifade ettiğim gibi mevcut CHP yönetimi var olan bu durumun iletişimini yeterince yapabilmiş değil.
Son olarak Eminağaoğlu’nun olası kayyum atanması ile ilgili riskine dikkat çekerek; mutlak butlan durumunda partinin başına kayyum atanıp atanmasının mahkemenin takdirine bağlı olduğunu söyledi. Bu durumda atanan kayyum partiyi dava sonuçlanana kadar yönetebilir. Yani kayyumun partiyi kurultaya götürme yetkisi yok.
Peki bütün bu fotoğrafta CHP yönetimi ne yapmalı?
Konuştuğum hukukçular var olan AYM içtihatlarından hareketle iki seçenek olduğunu ifade ettiler. İlki yeterli sayıda delegenin imzasıyla olağanüstü kurultayı toplamasıdır. İkincisi ise parti yönetiminin 30 Haziran’dan önce hızla olağan kongre sürecinin başlatılması olduğunu ve kayyum atansa bile kurultay sürecinin devam edeceğini ifade ettiler. Ki yasal olarak da CHP bu yılın sonuna kadar yeni bir kurultay yapması gerekiyor.
Yukardaki bölüm süreçle ilgili hukuki kısma dairdi.
Peki ya siyasi olarak durum nedir?
Açıkçası bu süreçte en büyük sorumluluk eski CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na düşmektedir.
Bu sorumluluk başka bir bağlamda ifade ettiğim gibi Kılıçdaroğlu’nun mevcut Genel Başkan Özgür Özel ve tutuklu bulunan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ile helalleşmesidir. Özel ve İmamoğlu da Kılıçdaroğlu ile helalleşmelidir.
Bu karşılıklı helalleşme, CHP için tartışmayı bitirme, 2-3 adamlar ve onlar adına konuştuğunu söyleyenlerin küçük iktidar hırslarının önüne set çekme fırsatı verecektir.
Açıkçası bu çok zor olması gerek. Bütün mesele bu üç liderin açık ve samimi bir ilişki kurmasına, kapsayıcı, kimseyi dışlamayan bir yönetim anlayışının geliştirilmesine bağlıdır. Bu başarıldığında CHP yakaladığı ivmeyi arttırarak sürdürecek, aksi durumda ise bölünme bir risk olarak CHP’nin önünde duracaktır.
Dün Kılıçdaroğlu’nun Silivri’de ziyaret ettiği İmamoğlu ile ilk adımı atmış olduğunu düşünüyorum. İkinci adım Özel’in İmamoğlu’nu ziyaret etmesi; son adım ise Özel ile Kılıçdaroğlu’yla buluşmasıdır.
.png)
Foucault, cezaevi ve Silivri’den keyfi sevkler 
Yorum Yazın