MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat

"Bin Dokuz Yüz Seksen Dört" geleceğimiz mi olacak?

ANA SAYFATEKNOLOJİ"Bin Dokuz Yüz Seksen Dört" geleceğimiz mi olacak?
"Bin Dokuz Yüz Seksen Dört" geleceğimiz mi olacak?
26 Nisan, 2024, Cuma 21:30
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Mehmet Şafak Sarı
Mehmet Şafak Sarı
yazı içi reklam

İnsanların davranışları, örneğin birbirine sarılması, sigara içmesi, kavga etmesi veya içki içmesi gibi belirli olayları tespit eden ve takip edilen kişinin gündelik hayatının akışına uygun olmayan “anormallikleri” otomatik olarak tespit eden yapay zeka destekli yazılımlarla çalışan kameraları bir düşünün. Her olayın analiz edilerek bir yerlerde depolanıp veya iletilmesini hâyal edin. Dünya nereye gidiyor değil mi?

Bir önceki yazımda tüm elektronik cihazlarımızdaki sensör, kamera ve algoritmalarla tüm davranışlarımız izlenip, bizi reklam veren şirketlere nasıl bir ürün olarak pazarlandığımızdan dem vurmuştum. Kimisi için tüm bu süreçler rahatsızlık verici olmayabilir. Ama bu durumu bireysel ölçekten çıkarıp toplumsal ölçeğe çıkardığımızda karşımıza çıkan tablo hiç iç açıcı değil. Çünkü milyonlarca insanın verisi birleşince, o kadar insanın davranışını kökten değiştirmek de mümkün olabiliyor. Mahremiyetin ortadan kalkışı, şirketlerin ve bu şirketlerin yazılımlarını kullanan devletlerin yurttaşların tüm anını izleyebiliyor oluşu ciddi bir problem. Her ne kadar anti-sovyet ve anti-komünist bir anlatı olarak görülse de, ironiye bakın ki günümüzde birçok açıdan modern 'demokratik' hükümetler tarafından yönetim biçimleriyle deneyimlediğimiz, George Orwell’in ‘Bin Dokuz Yüz Seksen Dört’ romanında ‘oligarşik kolektivitizm’le olarak tanımlanabilecek diktatörlükler dünyasında olabilir miyiz? Kitapta ana karakter Winston, Okyanusya devletinde yaşamaktaydı. Devletin temel üç slogan biri “bilgi iktidardır” önermesiydi. Betimlediği dünyada bütün yurttaşlar ‘tele ekran’ adı verilen alet yardımıyla izlenmekteydi. Romandaki tele ekran hem verici hem alıcı işlevini görüyor, aynı anda hem yayın, hem kayıt yapabiliyordu. ‘Düşünce polisi’ bu alet sayesinde herkesin ne dediğini ve ne yaptığını sürekli izleyebiliyordu. Böylelikle yurttaşlar sürekli devletin takibi altında yaşar ve devletin istediği gibi davranıyordu.

İnsanların davranışları, örneğin birbirine sarılması, sigara içmesi, kavga etmesi veya içki içmesi gibi belirli olayları tespit eden ve takip edilen kişinin gündelik hayatının akışına uygun olmayan “anormallikleri” otomatik olarak tespit eden yapay zeka destekli yazılımlarla çalışan kameraları bir düşünün.

Hiç yabancı gelmedi değil mi? Günümüz dünyasında özellikle birçok dijital haklar eylemcilerinin ifşaları ve sızıntıları sayesinde aslında nasıl bir gözetim altında olduğumuzu görmekteyiz. Snowden, Wikileaks, Panama Papers gibi sızıntılarda bizzat devlet kurumları ve etkilileri arasındaki yazışmalar birçok ülkede yasadışı bir şekilde oluşturulmuş ve faaliyet yürüten gözetim mekanizmasını ayyuka çıkarırken, bu mekanizmaların ve teknolojilerin nasıl yurttaşlardan gizlendiğini ve şirketlerle yapılan korkunç anlaşmalar da ifşa edilmişti. İnsanların davranışları, örneğin birbirine sarılması, sigara içmesi, kavga etmesi veya içki içmesi gibi belirli olayları tespit eden ve takip edilen kişinin gündelik hayatının akışına uygun olmayan “anormallikleri” otomatik olarak tespit eden yapay zeka destekli yazılımlarla çalışan kameraları bir düşünün. Her olayın analiz edilerek bir yerlerde depolanıp veya iletilmesini hâyal edin. Dünya nereye gidiyor değil mi? Ders dinlerken öğrencilerin dersten verim alıp almadığını yüz ifadelerinden anlayan ve bunu okul müdürüne raporlanmasının yapıldığı bir dönemdeyiz. Kameraların başında insanlar değil, yapay zeka destekli yazılımlar mikrofon ve kameralarla bunları tespit edip analizlerini yapıyor. Sokaklarda kitlesel gözetleme için sadece yüz değil ‘yürüyüş tanıma’ yazılımı bile kullanılıyor. Bu yazılımla insanları vücut şekilleri ve yürüyüş biçimleriyle tanımlayan bir yapay zeka kullanılıyor. Yani artık sadece izleme yapılmıyor, yürüyüş şeklininiz kimliğinizin bir parçası ve yapay zeka destekli gözetim teknolojileri milyarlarca insandan sizi ayırt edebilecek kapasitede. Bazı mağazalar, optik tanıma sistemleri ile müşterilerin hareketlerini, hangi reyonda ne kadar durduklarını analiz edebiliyor. Bu analizler sonucunda pazarlama stratejileri geliştirebiliyor, hatta kameraların optik tanımlama sistemleri sayesinde, müşterilerin yüz ifadeleri de değerlendirilebiliyor. Aynı işi yapan açık hava panoları var. Yani mimikleriniz bile toplanarak bir veriye dönüştürülüp size daha fazla ürün satmak için kullanılıyor. Böylesine bir süreçte gözetim teknolojileri, yapay zeka ve algoritmalarla ilişkimizi nasıl kurgulayacağız? Bunu ciddi ciddi düşünmemiz gerekiyor.

Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?

Yorum Yazın

yazı altı ebülten
Mehmet Şafak Sarı
Mehmet Şafak Sarı

Bizi Takip Edin
Facebook
X (Twitter)
Instagram
Linkedin
Mastodon
Bluesky
Köşe Yazarları
Armağan Öztürk
Armağan Öztürk Terörist İsrail Türkiye’ye saldırabilir mi?
Murat Paker
Murat Paker CHP üzerinden narsisizm, haset ve politik liderlik
Başak Yağmur Eray
Başak Yağmur Eray Biz ne yaşıyoruz, biz ne yapıyoruz?
Kübra Evliyaoğlu
Kübra Evliyaoğlu Gösteri toplumu: Yaşamı geri alabilir miyiz?
Hakan Tahmaz
Hakan Tahmaz CHP’nin direniş maratonu ve Türkiye’nin yol ayrımı
Erol Katırcıoğlu
Erol Katırcıoğlu Parti değiştiren başkan, başkanlığı da bırakmalıdır!
Murat Aksoy
Murat Aksoy CHP yönetiminin hiç mi suçu yok?
Hasan Çetin
Hasan Çetin Bunsen Komite Raporu: David Koridoru ve Suriye’de Adem-i Merkeziyet
Sema Erder
Sema Erder Yolsuzluktan isyana: Devlet-Toplum ilişkilerinde meşruiyetin sorgulanması*
Eser Karakaş
Eser Karakaş Voleybol, basketbol, futbol, Ali Koç, liyakat, rekabet
Korhan Gümüş
Korhan Gümüş 6-7 Eylül Sergisi’ne yapılan saldırı kendisini nasıl deşifre etti?
Akın Özçer
Akın Özçer Yanlışta ısrar
Yüksel Işık
Yüksel Işık 12 Eylül’ü yenersek, geleceği kazanırız
Murat Kartalkaya
Murat Kartalkaya Beleş darının güvercini çok olur!
Çağhan Uyar
Çağhan Uyar Kemal Bey’e açık mektup
instagram gel gel
Yeni Arayış
KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı