MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • GÜNDEM
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat
estheteclinic haber üstü reklam

Av. Hüsnü Öndül’ün ardından…

Ana SayfaHukukAv. Hüsnü Öndül’ün ardından…
Av. Hüsnü Öndül’ün ardından…
16 Ocak, 2025, Perşembe 07:40
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Günal Kurşun
Günal Kurşun

12 Eylül 1980 askeri darbesinden hemen sonra başladığı avukatlık faaliyeti, büyük ölçüde siyasi davalarla geçmişti. İşkencenin, “önümüze gelene tekme” şiarıyla yaygın ve sistematik görünüm kazandığı Kenan Evren yıllarında, işkenceyle mücadeleyi yalnızca bir hukuka aykırılıkla mücadele değil, aynı zamanda felsefi bir duruş gereği, insanlık dışı bularak mesleğe adım attığını söylerdi. Mücadelesini de hep bu ilkeler etrafında kurdu.

Büyük bir insan hakları savunucusunu geçtiğimiz 17 Aralık tarihinde kaybettik. İnsan Hakları Derneği’nin kurucularından, uzun süre de Genel Sekreterlik ve Genel Başkanlık yapan kıdemli bir insan hakları savunucusu, benim de çıraklarından biri olmakla övündüğüm Av. Hüsnü Öndül’ün vefatıyla Türkiye’deki insan hakları yıldızlarından bir tane daha kaydı.

Hüsnü Öndül, İnsan Hakları Derneği (İHD), Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) ve Çağdaş Hukukçular Derneği’nin kurucuları arasında yer alarak, yaşamını insan hakları ve adalet mücadelesine adadı. Aynı zamanda yazar kimliğiyle de tanınan Öndül, “Kimiz” adlı şiir kitabı ve “İnsan Hakları Yazıları” isimli eseri kaleme aldı. Evrensel gazetesinin de çok uzun süredir köşe yazarlarından biriydi.

12 Eylül 1980 askeri darbesinden hemen sonra başladığı avukatlık faaliyeti, büyük ölçüde siyasi davalarla geçmişti. İşkencenin, “önümüze gelene tekme” şiarıyla yaygın ve sistematik görünüm kazandığı Kenan Evren yıllarında, işkenceyle mücadeleyi yalnızca bir hukuka aykırılıkla mücadele değil, aynı zamanda felsefi bir duruş gereği, insanlık dışı bularak mesleğe adım attığını söylerdi. Mücadelesini de hep bu ilkeler etrafında kurdu. Senelerce Sıkıyönetim Askeri Mahkemelerinde, sonrasında Devlet Güvenlik Mahkemelerinde, onun sonrası özel yetkili Ağır Ceza Mahkemelerinde hep aynı duruşla savunma görevi yaptı.

Hüsnü Öndül’den öğrendiğim çok şey var, ama birkaçını burada tekrarlamak isterim. İlk olarak, bir insan hakları savunucusunun mütemadiyen ilkesel davranması gerektiğini söylerdi. Bir olaya göre tavır alırken, ona benzeyen bir başka insan hakları ihlalinde büsbütün farklı bir tavır almanın, bir başka deyişle “insan hakları eyyamcılığı” yapmanın kabul edilmezliğinin altını çizerdi.

Hüsnü Öndül, etrafındaki gençlerin seslenişiyle Hüsnü Ağabey, aynı zamanda çok iyi bir araştırmacıydı. Kafasına takılan bir konuyu, bir hukuk probleminin çözümünü saatlerce aramaktan hiç gocunmaz, yazılan bir insan hakları raporunu gözden geçirirken olanca dikkatini kelimeler üzerine vermekten çekinmezdi.

HÜSNÜ ÖNDÜL, AYNI ZAMANDA ÇOK İYİ BİR ARAŞTIRMACIYDI

Bir başka nokta olarak, Öndül’ün sürekli tekrarladığı, bizlere de yeri geldikçe anımsattığı bir bilgi olarak, mağdurun da failin de kimliğine bakmamak gerektiğiydi. Herkesin fareklı kimlik ve kişilik özellikleriyle doğduğunu, bunları bizlerin belirleyemeyeceğini, ancak davranışlarımızı iradi olarak kendimizin belirleyebildiğini defalarca konuştuğumuzu hatırlıyorum. Bu doğrultuda, Kürt, Türk, Alevi, Roman, Ermeni, Süryani, kimliğine bakmaksızın, yalnızca fiile bakarak insan haklarını savundu.

Hüsnü Öndül, etrafındaki gençlerin seslenişiyle Hüsnü Ağabey, aynı zamanda çok iyi bir araştırmacıydı. Kafasına takılan bir konuyu, bir hukuk probleminin çözümünü saatlerce aramaktan hiç gocunmaz, yazılan bir insan hakları raporunu gözden geçirirken olanca dikkatini kelimeler üzerine vermekten çekinmezdi.

Akademik özgürlükler konusunda da büyük bir hassasiyeti vardı. Üniversiteden KHK ile ihraç edildiğimi öğrenince hemen arayarak “hepiniz döneceksiniz, hiç merak etme” demiş, ilk karşılaşmamızda da kütüphanesinden getirdiği Haldun Özen’in “Entelektüelin Dramı” kitabını okumamı önermişti. Okuduktan sonra kitabı iade etmek için gittiğimde,

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne ek 4 numaralı protolün hikayesini ilk ondan dinlemiştim. Bu protokol, hem sadece sözleşmeden doğan bir yükümlülüğün yerine getirlmemesinden dolayı özgürlükten yoksun bırakmayı yasaklıyor, hem de seyahat özgürlüğünün bir parçası olarak pasaport hakkını teminat altına alıyordu. Türkiye, 4 Numaralı Protokol’ü 19 Ekim 1992 tarihinde imzalamış ve onaylamış, 23 Şubat 1994 tarih ve 3975 sayılı Onaya Uygun Bulma Kanununu, 26 Şubat 1994 tarih ve 21861 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştı. Protokol’ün onaylanmasını kararlaştıran 9 Haziran 1994 tarih ve 94/5749 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ve Protokol’ün resmi Türkçe çevirisi de 14 Temmuz 1994 tarih ve 21990 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştı. Buna karşın, onay belgeleri halen Avrupa Konseyi Genel Sekreterliği’ne tevdi edilmemiş durumdaydı, halen de böyle... Bu durumda, Protokol iç hukuk bağlamında yürürlüğe girmiş, ancak uluslararası yükümlülük doğurmamış kabul ediliyor, bu nedenle iç hukuk yollarında Protokol’deki haklara dayanılabilse de bu haklara ilişkin olarak Türkiye’den Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne bireysel başvuru yapmak mümkün olamıyordu. Hüsnü Ağabey, “nasıl hukuk devleti ama” diyerek heyecanla anlatmıştı.

Türkiye’nin hukuk devleti kavramıyla kurduğu ilişkide ne yazık ki bir iyileşme hala olamadı. Türkiye’nin demokratikleşmesi ve insan haklarına dayalı bir düzene geçmesi konsunda da ufukta bir ışık belirmiyor. Tüm bu durum içinde, yine Hüsnü Öndül’ün umut dolu yaklaşımını hatırlamakta fayda var: “Esas şimdi bizlere, insan hakları savunucularına daha çok ihtiyaç var, esas şimdi daha çok çalışmak zamanı” derdi. İnsan hakları savunucularının, belki de kendilerini en çok yalnız hissettikleri bir zaman diliminin içinden geçerken, hele de Hüsnü Ağabeyin kaybıyla daha da yalnızlaşmışken, bu düşünceyi hatırlamakta büyük yarar olduğuna inanıyorum.

Hüsnü Öndül’ü saygıyla anıyorum.

Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?
Hüsnü Öndülİnsan Hakları DerneğiTürkiye İnsan Hakları VakfıÇağdaş Hukukçular Derneği

Yorum Yazın

e-bülten sağ blok
Günal Kurşun
Günal Kurşun

Bizi Takip Edin
Facebook
X (Twitter)
Instagram
Linkedin
Mastodon
Bluesky
Köşe Yazarları
Murat Aksoy
Murat Aksoy Şirin: Bu kitabı alamayacak babalara ücretsiz ulaştırmak istiyorum
Bahattin Yücel
Bahattin Yücel İsrail-İran ve Ortadoğu
Burak Can Çelik
Burak Can Çelik İsrail-İran geriliminde yeni perde: Son gelişmeler ve bölgesel yansımalar
Tunay Şendal
Tunay Şendal İsrail-İran Savaşı’nın dinamikleri ve Türkiye
Mehmet Hasgüler
Mehmet Hasgüler Bir AİHM kararı: Kara haber mi müjde mi?
Gülseren Aydın
Gülseren Aydın Meltem Arıkan oyunlarına feminist bakış
Ali Kılıç
Ali Kılıç BOP tıkır tıkır işliyor: Sessiz kartlar, derin hesaplar
Hakan Şahin
Hakan Şahin İsrail’in İran Saldırısı Türkiye’ye Neler Söylüyor?
Korhan Gümüş
Korhan Gümüş Yetimhane dünyanın en ilginç mimari koruma projelerinden biri olabilir
Turgay Bozoğlu
Turgay Bozoğlu Nükleer gölge ve ekonomik fırtına: Yeni bir krize hazır mıyız?
Çağatay Arslan
Çağatay Arslan Bir dostu ölü götürmek
Bahar Akpınar
Bahar Akpınar Penelope’nin örgüsünden bugünün kadınlarına: Oyalanmanın, hatırlamanın ve direnmenin ritmi
Bekir Ağırsoy
Bekir Ağırsoy 1988-89 En Güzel Futbol Sezonu(muz) (2): Başka türlü bir şey
Hakan Tahmaz
Hakan Tahmaz Ferdi Zeyrek’in cenaze töreninin çoklu anlamı 
Burcu Ağca Karakaya
Burcu Ağca Karakaya Kopya çekmedim, sadece kendi algoritmamı kullandım!
Buse Ayazma
Buse Ayazma Duygusal zekalarımız savaşsın isterdim ama…
Betül Özdemir Güran
Betül Özdemir Güran Ötekiyle aynı arasında nefes aralığı: Cehennemden aşka bir yolculuk
Mesut Balcan
Mesut Balcan Acının estetiği ve gerçekliği: Werther'den Müslüm Baba'ya uzanan çığlıklar ve acının ortak dili 
SON GELİŞMELER
İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
instagram gel gel
tanpınar haber altı
Yeni Arayış
KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı