MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • GÜNDEM
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat
estheteclinic haber üstü reklam

Ah medya!

Ana SayfaMedyaAh medya!
Ah medya!

Sık sık ekranlara çıkacak başka adam mı yok diyoruz. Aslında anlıyoruz tabii ekranlarda gördüğümüz yüzlerin “sağ” olsun, “sol” olsun en ziyade müsaadeye mazhar tipler olduklarını. Biliyoruz arada bir ettikleri “eleştirel” cümlelerin müsamerenin bir parçası olduğunu. Karşımızda” makul” muhalife de iktidar yanlılarına da milyonlar kazandıran bir sistem var.

24 Şubat, 2025, Pazartesi 06:35
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Reha Çamuroğlu
Reha Çamuroğlu

Konut kredisi taksiti 10.000 liraya düştü manşetini gördüğünüzde bunun 4 ya da 5 kişi için “paylaşımlı kredi” abukluğu olduğunu öğrenince ne hissedersiniz?

Uzunca bir zamandır en sık duyduğumuz yakınmalardan biri, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurumlarının tahrip olduğudur.

Bu kurumları tek tek saymaya gerek olduğunu sanmıyorum. Fakat yıpranan yahut “Devlet Kurumu” olmak ciddiyetiyle birlikte çöken kurumlar, bu çöküntüyü bazı özellikleri ile hissettirirler.

Çöken yahut çökmekte olan kurumların en temel ortak özellikleri, sayesinde var oldukları kendi vatandaşlarını aşağılamak, onları aptal yerine koymak ve dahası bu yollarla onlarla alay etmektir.

“Dolarını satmayanlar ağlayacak!”, “Yılın ikinci yarısında enflasyonu kontrol altına alacağız” diyen bir ekonomi bakanı halka yalan söyler.

“Bir yılda evsiz depremzede kalmayacak!” diyen İmar Bakanı yalan söylemektedir.

“Bu halka aya dört şeritli yol yapacağız desek inanırlar!” diyen bakan ise halkla alay etmektedir.

Uçak Gemisi yapmadık.

Altay tankı yapmadık.

Deprem konutlarını söylediğimiz zamanda yapmadık.

Kaan daha senelerce kendisine yüklenen işlevi yerine getiremeyecek.

İha ve Siha’lar savaş uçaklarının yerini tutamaz.

Her sene “düşen” enflasyonu düşüremedik.

Evsiz hayvanları koruyacağız dedik, onun yerine öldürmek daha kolay geldi ama vicdanı da kimseye bırakmadık.

Büyük ve küçük şehirlerimizde güvenliği sağlayacağız dedik her sokakta bir mafya türedi.

İsrail’e yaptığı soykırım nedeniyle çok kızgınız dedik öyle olmadığı ortaya çıktı.

Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygılıyız dedik, sonra İsrail’e bu ülkeyi işgal etmesinde yardımcı olan bir terörist yapının Şam’ı ele geçirip kendisini devletin sahibi ilan etmesini alkışladık.

Resmi kayıtlarımızda terörist ilan ettiğimiz “insanları”, başkentimizde ağırlayarak meşrulaştırılmalarına destek verdik.

Ülkemizin milyonlarca vatandaşına ölüm, toplu katliam çağrıları yapıldığında üç maymunu oynadık, sonra da hiçbir şey olmamış gibi kürsülere çıkıp onlar bizim kardeşimiz diyerek “kardeş” sözcüğünü “tehlike altında olanlar” kılığına soktuk.

Tweet atanı hapse atarken cinayet işleyenleri iki üç ayda serbest bırakıp Türkiye’nin bir “Hukuk Devleti” olduğunu beşuş bir çehreyle iddia edebildik.

Anayasa ihlalinin büyük ve dehşetli bir suç olduğunu söylerken defalarca Anayasayı ihlal ettik.

“Anayasa Mahkemesi kapatılmalıdır” diyerek Hukuk Devleti’nin tabutuna çivi çaktık.

Bunları sıralamak sadece hafızamızı tazeler, çünkü unutkan bir devlet olduk.

Bütün bunlar olurken medyamız ne yapıyordu? Daha doğrusu güvenilir bir medyamız var mıdır?

Hemen her medyayı yakından izlerim. İnternet medyasını da sosyal medyayı da yazılı medyayı da.

Halkla alay etmenin şampiyonluğu kesinlikle medyaya verilmelidir. Yukarıda saydığım her yalanı gerçek gibi göstermenin yahut meşrulaştırmanın medya aracılığıyla yapıldığını gözlemlemek için çok uğraşmak gerekmez.

Sık sık ekranlara çıkacak başka adam mı yok diyoruz. Aslında anlıyoruz tabii ekranlarda gördüğümüz yüzlerin “sağ” olsun, “sol” olsun en ziyade müsaadeye mazhar tipler olduklarını. Biliyoruz arada bir ettikleri “eleştirel” cümlelerin müsamerenin bir parçası olduğunu. Karşımızda” makul” muhalife de iktidar yanlılarına da milyonlar kazandıran bir sistem var.

 “Ev almak kolaylaştı!” manşetini gördüğünüzde ne düşünürsünüz?

“Faizler düştü krediye hücum” manşetini?

“400.000 TL’ye otomobil” manşeti atıp sonra haberi okuduğunuzda bu fiyatın Çin malı bir arabanın Euro üzerinden olan fiyatı olduğunu, aynı otomobilin ülkemizde ancak bir milyon liraya satılabileceğini okuduğunuzda ne düşünürsünüz?

600000 tl’ye otomobil yazan manşet görüp bunun engelli vatandaşlara satılan ÖTV’siz araç olduğunu anladığınızda güler misiniz? Ağlar mısınız?

Konut kredisi taksidi 10000 liraya düştü manşetini gördüğünüzde bunun 4 ya da 5 kişi için “paylaşımlı kredi” abukluğu olduğunu öğrenince ne hissedersiniz?

Konut tanıtımlarından, otomobil reklamlarından ibaret “haberler” size haber olarak anlatıldığında ve aslında bu “haberlerden” saygıdeğer medyamız reklam ücretleri aldığında ne hissedersiniz?

Medyamızın yüzde doksanının Dünya Haberlerini “unuttuğunu” fark ediyor musunuz? Öyle ki eskiden dünya haberciliği yapan TRT’nin 3.sayfa haberlerinden öteye geçemediğini gördüğünüzde bu kuruma verdiğiniz milyarlarca liralık vergiyi helal edebilir misiniz?

Birkaç “Freelancer” gazetecinin çabaları dışında güvendiğimiz, güvenebileceğimiz medya kalmadı. Onlar elbette medyanın onurudur.

Bugün ekranlardan seyrettiğimiz iktidar yanlısı yahut muhalefet yanlısı olduğunu düşündüğümüz gazetecilerin, paralı siyasetçilerin lüks seyahat misafirleri, bedava Hac yahut umre dindarları olduklarını görüyoruz.

Sık sık ekranlara çıkacak başka adam mı yok diyoruz. Aslında anlıyoruz tabii ekranlarda gördüğümüz yüzlerin “sağ” olsun, “sol” olsun en ziyade müsaadeye mazhar tipler olduklarını. Biliyoruz arada bir ettikleri “eleştirel” cümlelerin müsamerenin bir parçası olduğunu. Karşımızda” makul” muhalife de iktidar yanlılarına da milyonlar kazandıran bir sistem var.

Onlar “dükkânı” açık tutuyorlar.

Tıpkı dükkânı açık tutmaktan başka bir işlevi olmayan muhalefet partileri gibi.

Türkiye’nin bir umudu olacaksa eğer bu, mahalle temelinde örgütlenecek siyasi yapılardan geçecektir. Şen şakrak, güvenli sokaklar istiyorsak, hayat dolu mahalleler kurmak zorundayız. Sokakta yoksanız yoksunuz, o kadar basit.

Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?
Yanlış BilgiYalan Haber

Yorum Yazın

e-bülten sağ blok
Reha Çamuroğlu
Reha Çamuroğlu

Bizi Takip Edin
Facebook
X (Twitter)
Instagram
Linkedin
Mastodon
Bluesky
Köşe Yazarları
Murat Aksoy
Murat Aksoy Şirin: Bu kitabı alamayacak babalara ücretsiz ulaştırmak istiyorum
Bahattin Yücel
Bahattin Yücel İsrail-İran ve Ortadoğu
Burak Can Çelik
Burak Can Çelik İsrail-İran geriliminde yeni perde: Son gelişmeler ve bölgesel yansımalar
Tunay Şendal
Tunay Şendal İsrail-İran Savaşı’nın dinamikleri ve Türkiye
Mehmet Hasgüler
Mehmet Hasgüler Bir AİHM kararı: Kara haber mi müjde mi?
Gülseren Aydın
Gülseren Aydın Meltem Arıkan oyunlarına feminist bakış
Ali Kılıç
Ali Kılıç BOP tıkır tıkır işliyor: Sessiz kartlar, derin hesaplar
Hakan Şahin
Hakan Şahin İsrail’in İran Saldırısı Türkiye’ye Neler Söylüyor?
Korhan Gümüş
Korhan Gümüş Yetimhane dünyanın en ilginç mimari koruma projelerinden biri olabilir
Turgay Bozoğlu
Turgay Bozoğlu Nükleer gölge ve ekonomik fırtına: Yeni bir krize hazır mıyız?
Çağatay Arslan
Çağatay Arslan Bir dostu ölü götürmek
Bahar Akpınar
Bahar Akpınar Penelope’nin örgüsünden bugünün kadınlarına: Oyalanmanın, hatırlamanın ve direnmenin ritmi
Bekir Ağırsoy
Bekir Ağırsoy 1988-89 En Güzel Futbol Sezonu(muz) (2): Başka türlü bir şey
Hakan Tahmaz
Hakan Tahmaz Ferdi Zeyrek’in cenaze töreninin çoklu anlamı 
Burcu Ağca Karakaya
Burcu Ağca Karakaya Kopya çekmedim, sadece kendi algoritmamı kullandım!
Buse Ayazma
Buse Ayazma Duygusal zekalarımız savaşsın isterdim ama…
Betül Özdemir Güran
Betül Özdemir Güran Ötekiyle aynı arasında nefes aralığı: Cehennemden aşka bir yolculuk
Mesut Balcan
Mesut Balcan Acının estetiği ve gerçekliği: Werther'den Müslüm Baba'ya uzanan çığlıklar ve acının ortak dili 
SON GELİŞMELER
İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
instagram gel gel
tanpınar haber altı
Yeni Arayış
KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı