MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • GÜNDEM
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat
estheteclinic haber üstü reklam

31 Mart’ın sonrası: CHP irtifa kaybederken

Ana SayfaSi̇yaset31 Mart’ın sonrası: CHP irtifa kaybederken
31 Mart’ın sonrası: CHP irtifa kaybederken
08 Ekim, 2024, Salı 07:20
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Emrah Aslan
Emrah Aslan

31 Mart’ın ardından muhalif kamuoyunun beklentisi, genel seçim anketlerinde de açık ara birinci gözükmeye başlayan CHP’nin, 1 Nisan sabahından itibaren yoğun bir erken seçim baskısı kurarak iktidarı seçime zorlamasıydı. Sürecin doğal uzantısının böyle olması bekleniyordu. Gelin görün ki Ekim 2024 itibariyle geldiğimiz nokta, beklenenin epey uzağında ve hatta heves kırıcı boyutta.

31 Mart yerel seçiminin üzerinden 6 aydan fazla bir süre geçti. CHP, 1977 genel seçimi ve 1989 yerel seçimi ile kıyaslanabilecek düzeyde, tarihi bir başarı elde etti. O kadar ki yerel seçim başarısının ardından ülke nüfusunun yarısından epey fazlası, CHP’li belediye başkanlarının yönettiği kentlerde yaşıyordu. Bu süreçte CHP, bir yıl önceki Cumhurbaşkanlığı seçimi yenilgisinin yarattığı ağır yıkımdan sıyrılmış ve iktidara karşı psikolojik üstünlüğü yeniden ele geçirmişti. 31 Mart’ın ardından muhalif kamuoyunun beklentisi, genel seçim anketlerinde de açık ara birinci gözükmeye başlayan CHP’nin, 1 Nisan sabahından itibaren yoğun bir erken seçim baskısı kurarak iktidarı seçime zorlamasıydı. Sürecin doğal uzantısının böyle olması bekleniyordu. Gelin görün ki Ekim 2024 itibariyle geldiğimiz nokta, beklenenin epey uzağında ve hatta heves kırıcı boyutta.

31 Mart akşamı kazanılan tarihi zaferin ardından CHP liderliğinden beklenen ilk şey, iktidarı güçlü bir şekilde markaja alarak erken seçime zorlaması oldu. Nitekim büyük bir yerel seçim zaferi kazanan CHP, genel seçim anketlerinde de ilk kez birinci parti olarak görülüyordu ve bu durum onlarca yıl sonra bir ilkti. Öte yandan siyasetin evrensel denklemi, yerel seçimi kazanan bir muhalefet partisinin, seçimin ertesi gününden itibaren güçlü bir şekilde erken seçim çağrısı yapması şeklinde ilerler. Dünyanın neresine giderseniz gidin, bunu görürsünüz. Oysa CHP ve daha da spesifik olarak Özgür Özel, erken seçim çağrısı konusunda oldukça isteksiz davrandı ve CHP’nin fiilen ülkenin birinci partisi olduğunu vurgulamayı yeterli gördü.

Uzun yıllar aradan sonra toplumsal muhalefetin CHP’nin arkasında ilk kez bu kadar yoğun şekilde konsolide olduğu ve partinin merkez/merkez sağ seçmenden de destek alabildiği istisnai bir durum oluşmuşken bunu doğru değerlendirememek, ülke genelinde iktidara yürüyecek bir hikayeye evirememek, Özel yönetiminin en büyük eksikliği oldu.Özel’in bu tercihini izah etmekteki yetersizliği ise seçmen nezdinde CHP’yi yeniden tereddütle bakılan bir parti haline dönüştürmeye başladı.

CHP’nin iktidara dönük baskısını arttıracak tüm enstrümanları mevcut olmasına rağmen bunu yapmayıp, iktidarla daha ılımlı ve kontrollü bir ilişki kurmayı tercih etmesi, CHP’yi atalete iten ve partinin “ikinci parti” pozisyonunu bir kez daha tescilleyen bir tercih oldu.

NORMALLEŞME-YUMUŞAMA SÖYLEMİNİN ZAMANSIZLIĞI

Vurgulanması gereken bir diğer nokta, CHP’den erken seçime dönük bir baskının, aradan geçen 6 aya rağmen henüz olmaması ve bunun da ötesinde, Özel’in iktidarla normalleşme-yumuşama sürecine girmekte istekli olması. CHP’nin iktidara dönük baskısını arttıracak tüm enstrümanları mevcut olmasına rağmen bunu yapmayıp, iktidarla daha ılımlı ve kontrollü bir ilişki kurmayı tercih etmesi, CHP’yi atalete iten ve partinin “ikinci parti” pozisyonunu bir kez daha tescilleyen bir tercih oldu.

Muhalif seçmende yaygın bir hayal kırıklığı yaratan bu tercih, CHP’yi Cumhur İttifakı karşısında yeniden savunmacı bir pozisyona iterken, Erdoğan’a da avantajlı ve oyun kurucu aktör pozisyonunu sağlıyor. Salt CHP seçmeninin değil, partili olmamasına rağmen CHP’ye oy vermiş muhalif seçmenin de anlamlandırmakta zorlandığı nokta, CHP’nin baskı kuracak gücü varken ılımlı ve savunmacı bir pozisyonu tercih etmesi. Görüldüğü kadarıyla bunun pratikte ve teoride net bir izahı bulunmuyor.

Değinilmesi gereken bir diğer ve belki de en mühim husus, Ekrem İmamoğlu meselesi. İmamoğlu, CHP’nin 40-50 yılda bir görebileceği türden, çok özel ve özgün bir siyasetçi profilini temsil ediyor. CHP’nin kendini ortanın solunda tanımladığı 1965’ten bu yana Türk sosyal demokratları, milyonları sokağa dökebilen ve adım attığı yerde heyecan dalgası yaratan iki siyasi aktör çıkarabildi: Bülent Ecevit ve Ekrem İmamoğlu. Yani daha açık ifadesiyle belirtmek gerekirse, toplumda büyük bir umut ve heyecan iklimi yaratabilecek siyasetçi çıkarabilmek, CHP için kolay bir iş değil ve hemen hemen 2-3 kuşakta bir denk gelinen bir vaka. Tam da bu nedenle İmamoğlu’nun varlığı ve gücü daha da önem kazanıyor.

Bu denklemde CHP yönetiminden beklenen, bu tarihsel gerçekliğin ve günün dinamiklerinin farkında olarak İmamoğlu’na ne pahasına olursun sahip çıkması, onu daha da güçlendirmek için partinin ve siyasetin tüm gücünü ortaya koymasıydı. Buna karşın Özgür Özel’in geçtiğimiz günlerde yaptığı “İmamoğlu'na siyasi yasak bence İstinaf'ta onanacak.” ifadesi ise, İmamoğlu’na dönük hukuksuzluğun normalleştirilmesinden başka bir şey değildi. Büyük bir halk desteğine sahip İmamoğlu gibi bir aktöre sahip çıkamayan CHP, bu tercihini seçmen önünde izah edecek meşru bir gerekçe bulamayacağı gibi, CHP’deki iç çekişme döngüsünün her şeyin önüne geçtiği algısı daha da güçlenecektir. Son günlerde gördüğümüz ve CHP’yi AKP’nin gerisinde göstermeye başlayan anketler, bu durumun ilk sinyalleri olarak okunabilir.

Özgür Özel’in eli siyaseten çok güçlü. Eldeki enstrümanları doğru şekilde kullanıp yapıcı ve sonuca dönük bir siyaset üretmekse, bir tercih meselesi. Şu günlerdeki tercihler, yakın ve orta vadedeki geleceğimiz üzerinde etkilere sahip olacak. Bekleyip göreceğiz.

NE YAPMALI?

CHP, 31 Mart yerel seçimiyle kazandığı ivmeyi büyük bir hızla yitiriyor ve irtifa kaybediyor. Özgür Özel, elinde tarihi bir yerel seçim zaferi ve Ekrem İmamoğlu gibi oldukça güçlü bir siyasi aktör olmasına rağmen, seçimi kaybetmiş ve elindeki tüm enstrümanlar tükenmiş bir lider gibi davranmayı yeğliyor. Bu durum sadece Erdoğan’ı yeniden güçlenmiş ve oyun kurucu bir aktör haline getirmiyor, aynı zamanda toplumdaki “CHP’liler iç çekişmelerden fırsat bulup ülke yönetemez” algısını da güçlendiriyor. CHP liderliğinin öncelikle bu tehlikenin farkına varması ve yön değiştirmesi elzem.

Özgür Özel, en kısa sürede erken seçim çağrısı yapmalı ve il il, ilçe ilçe gezerek toplumu erken seçim havasına sokmalı. İmamoğlu’nun sahipsiz olmadığı ve CHP’nin bir bütün olarak İmamoğlu’nun yanında olduğu her fırsatta vurgulanmalı. Bir adım daha ileriye gidiyorum, adaylık tartışmalarına son vermek adına, gelecek Cumhurbaşkanlığı seçiminin doğal adayının İmamoğlu olduğu ilan edilmeli ve siyasi iklim, tam anlamıyla seçim sürecine doğru itilmeli.

Özgür Özel’in eli siyaseten çok güçlü. Eldeki enstrümanları doğru şekilde kullanıp yapıcı ve sonuca dönük bir siyaset üretmekse, bir tercih meselesi. Şu günlerdeki tercihler, yakın ve orta vadedeki geleceğimiz üzerinde etkilere sahip olacak. Bekleyip göreceğiz.

  • CHP: Helalleşemeyenlerin partisi  CHP: Helalleşemeyenlerin partisi 
Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?

İlgili Makale

Mehmet Akif Koç
Mehmet Akif Koç

İran’ın Ortadoğu’daki geleceği ve Türkiye’nin önündeki kritik süreç

Cumhuriyet Halk PartisiCHP31 Mart SeçimleriÖzgür ÖzelEkrem İmamoğlu

Yorum Yazın

e-bülten sağ blok
Emrah Aslan
    Emrah Aslan

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    X (Twitter)
    Instagram
    Linkedin
    Mastodon
    Bluesky
    Köşe Yazarları
    Murat Aksoy
    Murat Aksoy Şirin: Bu kitabı alamayacak babalara ücretsiz ulaştırmak istiyorum
    Bahattin Yücel
    Bahattin Yücel İsrail-İran ve Ortadoğu
    Burak Can Çelik
    Burak Can Çelik İsrail-İran geriliminde yeni perde: Son gelişmeler ve bölgesel yansımalar
    Tunay Şendal
    Tunay Şendal İsrail-İran Savaşı’nın dinamikleri ve Türkiye
    Mehmet Hasgüler
    Mehmet Hasgüler Bir AİHM kararı: Kara haber mi müjde mi?
    Gülseren Aydın
    Gülseren Aydın Meltem Arıkan oyunlarına feminist bakış
    Ali Kılıç
    Ali Kılıç BOP tıkır tıkır işliyor: Sessiz kartlar, derin hesaplar
    Hakan Şahin
    Hakan Şahin İsrail’in İran Saldırısı Türkiye’ye Neler Söylüyor?
    Korhan Gümüş
    Korhan Gümüş Yetimhane dünyanın en ilginç mimari koruma projelerinden biri olabilir
    Turgay Bozoğlu
    Turgay Bozoğlu Nükleer gölge ve ekonomik fırtına: Yeni bir krize hazır mıyız?
    Çağatay Arslan
    Çağatay Arslan Bir dostu ölü götürmek
    Bahar Akpınar
    Bahar Akpınar Penelope’nin örgüsünden bugünün kadınlarına: Oyalanmanın, hatırlamanın ve direnmenin ritmi
    Bekir Ağırsoy
    Bekir Ağırsoy 1988-89 En Güzel Futbol Sezonu(muz) (2): Başka türlü bir şey
    Hakan Tahmaz
    Hakan Tahmaz Ferdi Zeyrek’in cenaze töreninin çoklu anlamı 
    Burcu Ağca Karakaya
    Burcu Ağca Karakaya Kopya çekmedim, sadece kendi algoritmamı kullandım!
    Buse Ayazma
    Buse Ayazma Duygusal zekalarımız savaşsın isterdim ama…
    Betül Özdemir Güran
    Betül Özdemir Güran Ötekiyle aynı arasında nefes aralığı: Cehennemden aşka bir yolculuk
    Mesut Balcan
    Mesut Balcan Acının estetiği ve gerçekliği: Werther'den Müslüm Baba'ya uzanan çığlıklar ve acının ortak dili 
    SON GELİŞMELER
    İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
    İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
    Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
    Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
    MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
    MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
    DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
    DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
    instagram gel gel
    tanpınar haber altı
    Yeni Arayış
    KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

    Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı